7 Eylül 2013 Cumartesi

ÖSYM'den, 2009/4 KPSS tercih duyurusu

ÖSYM'den, 2009/4 KPSS tercih duyurusu

Geçen hafta yayınlanmış olduğumuz haberde Sosyal Güvenlik Kurumunun 700 personel alacağını duyurmuştuk. Buna ilişkin resmi duyuru ÖSYM tarafından 16 Temmuz 2009 tarihi itibariyle yayımlandı. Buna göre sadece Sosyal Güvenlik Kurumu için değil Türkiye İş Kurumu için de 4/B'li sözleşmeli personel alımı yapılacak. Başvurular 17 Temmuz'da başlayıp 20 Temmuz'da sona erecek. ÖSYM'nin resmi açıklaması için başlığa tıklayınız.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının sözleşmeli pozisyonlarına yerleştirme yapmak için adaylardan 17-20 Temmuz 2009 tarihleri arasında tercih alınacak.

11. sınıf matematik Logaritma soruları ve cevapları

1.Soru
f(x) = log x tabanında 10
fonksiyonunun tanımlı oldugu en geniş aralık ?
cevap : (0,sonsuz) - {1}


2.Soru
f(x)=log x tabanında (6-x)
fonksiyonu x in kaç farklı tam sayı degeri için tanımlıdır ?
cevap : 4


3.Soru
e üssü 5 sayısının dogal logaritması ?
Cevap : 5


4.Soru
f(x) = ln (x-2)+log(x-1)
fonksiyonun en geniş tanım aralığı ?
Cevap : ( - sonsuz , 2 )


5.Soru
f(x) = ln(-x üssü 2 + 7x -12)
fonksiyonunun en geniş tanım aralığı ?

Cevap (3,4)

6.Soru
f(x)=log 5 tabanında (2x-5)
olduguna göre f(3)=?
Cevap : 0


7.Soru
f(x)= log(x-1) tabanında (2x-5)
old. göre f(4)=?
Cevap : 1

11. sınıf kimya dersi kimyasal tepkimelerde tepkime derecesi nasıl bulunur açıklama

Tepkime derecesi nasıl bulunur?


Cevap :


Tepkime Derecesi: Hız denkleminde yer alan maddelerin derişimlerinin üstlerinin toplamıdır.(m+n) sayıları toplamı tepkimenin derecesini verir.

 

11. sınıf felsefe ders kitabı 79. sayfa cevapları

2)AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

İYİ:İnsanın yapması gereken davranışlardır.Ahlakça değerli olandır.
KÖTÜ:İnsanın yapmaması gereken davranışlardır.
ÖZGÜRLÜK:İrade ile “iyi” ve “kötü” davranışlardan birisini seçme gücüdür.
ERDEM (FAZİLET):İyi olana yönelmedir.
SORUMLULUK:İnsanın kendi eylemlerinin ya da yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesidir.
VİCDAN:Tutum ve eylemlerimizin ahlakça değerli olup olmadığını yargılama bilincidir.Bir çeşit iç mahkemedir.
AHLAK YASASI:uyulması ahlak açısından gereken,genel-geçer kurallardır.
AHLAKİ KARAR:Ahlak kurallarına özgürce uymaktır.
AHLAKİ EYLEM:Ahlaka uygun davranışı gerçekleştirmedir.Ahlaka uygun eylem davranış olarak dışa yansır.Eylemin dışa yansımayan yönü ise tutumdur.

ÖRNEK: Derse geç gelen öğrencinin öğretmene gerekçeyi belirtirken doğruyu söylemesi “İYİ”, yalan söylemesi “KÖTÜ”, bu davranışlardan birini seçmesi “ÖZGÜRLÜK”, Doğru söylemeyi seçmesi “ERDEM” dir

6. SINIF TÜRKÇE Çalışma Kitabı Sayfa 122 123 125 126 127 cevapları

6. SINIF TÜRKÇE Çalışma Kitabı Sayfa 122 cevapları,6. SINIF TÜRKÇE Çalışma Kitabı Sayfa 123 cevapları,6. SINIF TÜRKÇE Çalışma Kitabı Sayfa 125 cevapları,6. SINIF TÜRKÇE Çalışma Kitabı Sayfa 126 cevapları,6. SINIF TÜRKÇE Çalışma Kitabı Sayfa 127 cevapları

1.Etkinlik

Eş Anlam

Doğa=Tabiat
Yaşam=Hayat
Uyum=Ahenk
İlgi=Alaka
Büyülü=Sihirli
Anı=Hatıra
Duru=Berrak
Zıt Anlamlı
Küçük=Büyük
Canlı=öLü
Güzellik=Çirkinlik
Temiz=Kirli
Sabah=Akşam
Çukur=Tümsek
Sonra=Önce
Gerçek-Mecaz Anlam
Örnek=Bu Sakız Çok Tatlı
Bu Ekmek Çok Taze
Temiz Bir Odası Var

2.Etkinlik
1.Güneş Doğmak Üzereyken Ortalıkta Kimse Yoktu...
3.Kuşların Sesi Çok Güzeldi....
4.Daldan Düşen Adam Gövdelerini Meydana Çıkarıyor
5.Yer Yüzünde Toprak, Su Çok Güzeldi....
6.Suyu Ağaca Döktüm....
5.Etkinlik
Y
D
D
D
2.Ağaçları Kesilmemesini İsterim.....
Ağaçların Sulanmasını İsterim....

6.Etkinlik

1.Ceveli 200 mm lik almış
2.TRT'de Güzel Müzikler Var....
3.TÜSİAD'ın AB Temsilcisi
4.Tübitak'ın Kitabı çok güzeldi
5.FİSKOBİRLİK'in kuruluşu fındıkla kutlandı....

Bilgisarayları bozulunca tamirciye götürdük.....
Gelecekte ülkeyigüzel günler bekliyor....
Atatürk,bilim ve teknolojiyi büyük önem vermiştir....
İnternet tüm dünyayahızla yaygınlaşıyor....
Evleri güneş enerjisiyle ısıtılıyormuş.
Defterleri sıranın üstünde duruyordu..
Kardeşi ikinci sınıf da okuyormuş...
Anne ve babam kardeşim televizyon izliyorlar.
Yurtlarıdüşmanlardan Atatürk kurtarmıştır.
Anladıkki bu konu da yeterli bilgisi yok.

2.Çalışmamda az da olsa yanlışlar var daha dikkatlı olmam gerekiyor...

10. sınıf felsefe dersi psikoloji Behaviorizm (Davranışçılık) konu anlatımı

Behaviorizm (Davranışçılık) :

 Birinci Dünya Savaşı sıralarında behaviorist denilen bir grup Amerikan psikoloğu, yapısalcılığa ve işlevselciliğe karşı çıkmışlardır. Bilincin iç gözlem yöntemi ile incelenmesine kuşku ile bakmışlardır. Bilinç hallerinin değil, ama davranışların, gözlenebilir durumların incelenmesi gereklidir. Psikolojinin bilim haline gelebilmesi için gözlenebilir, ölçülebilir fenomenlerin doğa bilimlerinde kullanılan objektif ve bilimsel yöntemlerle incelenmesi gerekir. Gerek yapısalcıların, gerekse işlevselcilerin kullandıkları iç gözlem yönteminin kullanılması bilime aykırıdır. Davranışçıların önde gelen temsilcileri Watson, Pavlov ve Dashil'dir. Bunlar bilinç kavramını bir yana bırakıp davranışları incelemişlerdir. Davranışçılara uyaran (stimulus)-tepki (response) psikologları da denir. Davranışçılara göre objektif tekniklerle gözlenebilen sadece çevresel uyarıcılara, insanların bu uyaranlara karşılık gösterdikleri tepkilerdir. Davranışçılar, gözlem ve deney yöntemini kullanırlar. Davranışçılar, organizma ve çevre ilişkilerinin insan ve hayvanlarda birbirinin aynı olduğu kanısındadırlar. Bu nedenle hayvanlar üzerinde psikolojik araştırmalar yapmışlardır. Örneğin Pavlov koşullu öğrenme deneylerini köpekler üzerinde yapmıştır.

11. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 136. ve 137. sayfa cevapları

sayfa 136

2-)ahmet haşim, emin bülent, hamdullah suphi, şehabettin süleyman, izzet melih, ali canip, ali suha, faik ali ozansoy, mehmet behçet, köprülüzade mehmet fuat, yakup kadri karaosmanoğlu

sayfa 137
ölçme değerlendirme
1-)(D)
(Y)
(D)

2-)sanat şahsi ve muhteremdir

3-)B
4-)E

11. sınıf lise 3 coğrafya kitabı sayfa 3 11 13 16 27 32 cevapları

SAYFA 3’DEKİ ETKİNLİK
Coğrafi şartlar biyomların belirlenmesinde temel etken olmuştur.Bu etkenler içerisinde en önemlisi iklim şartları olarak kendini gösterir.
Bölgedeki iklim şartlarının etkisi toprak bitki örtüsü yaşam koşullarını belirlemiş bu bölgedeki canlıların yaşam alanları için bir sınır oluşturmuştur.Örnek vermek gerekirse tundra kutba yakın bölgelerde görülen bir biyom alanıdır ve bu bölgedeki iklim şartları coğrafi koşullar toprak bitki örtüsü özellikleri sadece bu bölgede yaşayabilecek canlıları karşımıza çıkartır.Tundra biyom alanında yetişen bir bitki yada yaşayan bir hayvan türünü çöl biyomunda yaşatmak yada yetiştirmek pekde mümkün değildir.Bunun için canlı yada bitkinin yapısında değişiklikler olması yada bu değişikliklere açık olması gerekir.Aksi takdirde o bitki yada canlılar bölgeye uyum sağlayamayarak yok olacaktır.

DEVAMINI AŞAĞIDAKİ LİNKTEDİR İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN
11. sınıf coğrafya kitabı sayfa 3 11 13 16 27 32 cevapları

11. sınıf lise 3coğrafya kitabı sayfa 52 cevapları

SAYFA 52’DEKİ ETKİNLİK
Sütün üretim aşamasından soframıza gelene kadar etkili olan doğal faktörler içerisinde özellikle iklim şartları hayvancılık yapılan bölgeyi o bölgedeki çayır yetişmesini direk etkiler buda üretim miktarı üzerinde etkili olur.

Yaz yağışının olduğu alanlarda gür otlaklar yetişeceğinden verim artar maliyet azalır.Aksi takdirde hayvanları hazır yemle beslemek zorunda kalırsınız buda maliyeti arttırır.

Olumsuz iklim koşulları ulaşımı olumsuz etkileyerek ulaşım maliyetlerini
arttırır. Süt ürünlerinin bozulmaması için soğutmalı kamyonlarla taşınması
gerekir bu durum dağıtım maliyetlerini arttırır.

İklim şartları insanların tüketim alışkanlıkları üzerinde de etkili olur

Yine üretim yapılan bölgedeki yer şekilleri ulaşım üzerinde ve beraberinde dağıtım üzerinde etkili rol oynar.Uygun ulaşım koşulları maliyeti düşürür.Kışın kapanan yollar dağıtımı olumsuz etkiler.Yine dağlık ve engebeli arazi ulaşımda zorluklara oluşturacağı için fabrika yeri olarak seçilmez buda süt ile fabrika arasındaki mesafeyi arttırır beraberinde sütün taşınması sonucu maliyet artar.

9. sınıf matematik dersi üslü ifade soru ve çözümleri

11. sınıf biyoloji ders kitabı 66. sayfa cevapları

1.ısı, sıcaklık, nem miktarı, ses, koku, Ph gibi...
2.int araştırdım bulamadım maalesef...
3.
4.aksonlardan dentritlere doğru olur.
5.beyinciğin gelişmesiyle başlar.beyincik denge ile görevlidir ve bebek ayakları üzerinde dengeyi sağladığında yürümeye başlar.
6.Herşeye bir tepki üretirdik ve sinir hücrelerimiz yıpranırdı
7.
8.ikisindede kemoreseptörler vardır alınan uyarı mukus içinde çüzünerek olduğu için
9.deri organımızda bulunur.acı ve ağrının hissedilmesini sağlar.
10. etkiler göze gelen ışınlar ilk önce burada kırıldığı için gürüntü net algılanmaz
11.etkiler kulak zarı sesin iletimine etkendir kulak zarı titreşerek sesi iletir.
12.
13.omurilik soğanı tarafından kontrol edilir.omurilik le beyin arasında köprüdür.bu yüzden hayat ağacıda denir yokluğu ölüme neden olur
14.adrenalin ve glukagon salgısı azlaır çünkü insilünün görevi kan şekerini düşürmektir diğerinin ise yükseltmek yüksek kan şekeriolduğuna göre adrenalin ve glukagon azalır.
15.
16.hem endokrin hemde ekzokrin bir bezdir.alfa taneciklerinden glukagan beta taneciklerinden insilün salgılanırç insilün kan şekerini normal düzeye indirmekle glukagon ise normal seviyeye yükseltmekle mükelleftir.
17.adrenalin ve kortizol hormonları faaliyete geçer.
18.yumurtalıktan salgılanan östrojen ve progesteron hormonları ile olur.
19.hipotalamus RF salgılar hipofiz uyarılır Fsh salgılar yumurtalığı uyarır yumurtalıkta östrojen salgılayarak hipofizi uyarır ve uyarıyı keser fsh salgılanmaz.
20.kanın Ph değeri 7.4 türç organizma bu değeri çok hassas şekilde korur eğer herhangi bir hastalık nedeniyle 0,5 lik bir değişme bile insanı etkiler ve ölür.
21.STH yani büyüme hormonunun az salgılanması ile olur.
22.Tiroid bezinin tiroksin hormonu ile alakalıdır.yeterli iyot olmadığı zaman tiroksin hormonu azalır veye durur ve hipofiz sürekli TSH hormonu salgılar ve guatr hastalığı oluşur.

12. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 115. 119. sayfa cevapları

sayfa 115
teması anadolu insanı,savaş realizm akımı vardır

119=
anadolu=savaş,asker,yokluk,is yan,göç,

11. sınıf sosyoloji dersi 3. ünite konu anlatımı KÜLTÜR ve TOPLUMSAL KURUMLAR

3. Ünite: KÜLTÜR ve TOPLUMSAL KURUMLAR (Lise Müf. Göre)


III. Ünite : KÜLTÜR ve TOPLUMSAL KURUMLAR


A. KÜLTÜR

1- Kültürün Anlamı
Bir toplumun ortaklaşa meydana getirdiği, benimsediği, kuşaktan kuşağa aktardığı maddi ve manevi değerlerin tümüdür. İnsanların yaptığı aletler, kullandığı araçlar kültürün maddi boyutunu; gelenek, görenek, eğitim, din gibi unsurlar ise kültürün manevi boyutunu oluşturur. Kültürün bu "maddi" ve "manevi" öğeleri arasında karşılıklı etkileşim vardır. Birinde meydana gelen bir değişme diğerini de etkiler. Kültürün maddi öğeleri, manevi öğelerine oranla daha hızlı değişirler.

Kültürün Özellikleri:
• Kültürü toplum üretir.
• Kültür duygu, düşünce ve hayat tarzıdır.
• Toplumdan topluma ve zamanla değişir.
• Kültür kuşaktan kuşağa aktarılır.
• Kültürün taşıyıcısı dildir.
• Kültür birleştirici ve bütünleştiricidir.
• Kültür öğrenme ile kazanılır.
• Kuşaktan kuşağa aktarılarak devam eder.



ÖRNEK :

Atalarımızın yaratıp bize miras bıraktığı kültür, bizi yaratırken bizim o mirasa kattıklarımızla birlikte gelecek kuşaklara miras kalır, onları yaratır.
Burada, kültürün hangi yönü üzerinde durulmaktadır?

A) İnsanların hem kültürden etkilenip hem de kültürü etkilemesi
B) Her toplumun kendine özgü bir kültürünün olması
C) Kültür öğelerinin etkileşim halinde olması
D) Kültür birliğinin ulusal dayanışmayı güçlendirmesi
E) Kültürlerin giderek birbirine benzemesi

(1987/ÖYS)

Çözüm :
Kültür, insanların ortak yaşamlarında ortaya çıkan ve kuşaktan kuşağa aktarılarak zenginleşen birikimlerin ve değerlerin bütünüdür. Bu yönüyle içerisine toplumu tarihsel geçmişi de girmektedir. Aynı şekilde bugünün toplumsal yaşamı da yarınlar için “geçmiş” değeri taşıdığında, toplumun günümüz yaşantısı, gelecek kuşaklar için “tarihsel birikim” olacaktır.
Bu sebeplerle, toplumsal yaşam içerisinde kültür, hem o anda ki toplumu etkiler, ayrıca kendisinden sonra gelen kuşakları da etkiler.
Bu nedenle cevap: A’ dır.


2- Kültürün İşlevleri
Kültür, toplumun tarihsel süreç içerisinde sahip olduğu tüm değerlerin insandan insana aktarılarak yaşatılmasını sağlar. Ayrıca bu aktarım sırasındaki eğitimle bireyin sosyalleşmesine de katkıda bulunur. Ortak bir kültür etrafında birleşen bir toplum, çok daha iyi bir dayanışma ortaya koyacaktır. Yani kültürün birleştirici ve bütünleştirici bir yönü vardır.

3- Kültürün Kazanılması
İnsan doğumuyla zaten belli bir toplumun içerisinde bulunur. Bu şekilde bu toplumun üyesidir de aynı zamanda. Bulunduğu toplumun kültürünü ilk olarak sadece ailesinden, sonra buna ek olarak arkadaşlarından ve okulundan, daha ileriki dönemlerde de iş ortamından kazanır. Kültürü kazanma, bulunulan toplumun değer yargılarını ve genel kabullerini benimsemesidir. Buna “kültürlenme (kültüre katılma)” denir. Bu toplum kültürünün tüm öğelerini kazanıncaya kadar geçen bir “sosyalleşme” sürecidir. Bu süreç ile birlikte toplumuyla benzer özellikler kazanmanın yanı sıra kişilik oluşumunda da olgunlaşmayı sağlar.

ÖRNEK :

Bazı yörelerimizde erkek evleneceği kızın babasına başlık parası öderken, Yunan töresinde kızıyla evlenecek erkeğe drahoma (para) öder; Japonlar pirinci çubukla, İngilizler çatalla yer; Hintliler ineği kutsal sayıp etini yemezken çoğu toplumlar ineğin etinden ve sütünden yararlanır.
Bu tür davranış örneklerinde, kültürün hangi özelliği üzerinde durulmaktadır?

A) Doğal koşullardan etkilenme
B) Dil aracılığıyla taşınabilme
C) Zamanla değişikliğe uğrayabilme
D) Toplumdan topluma farklılık gösterme
E) Kuşaktan kuşağa aktarılma

(1990/ÖSS)


Çözüm :
Anlatılan tüm özellikler farlı toplumlarla karşılaştırma yapmak amacıyla seçilmiştir. Kültürün en önemli özelliklerinden birisi de biricik olmasıdır. Yani her kültür sistemi, ait olduğu topluma özgüdür. Bu nedenle kültür ile ilgili olguları değerlendirirken her kültürel yapıyı kendi toplumu içerisinde değerlendirmekteyiz.
Paragrafın bize özellikle belirttiği durum, kültürün, “toplumdan topluma farklılık göstermesidir”.
Bundan dolayı doğru yanıt: D’ dir.


4- Kültürel Süreçler

• Kültürlenme: İnsanın kendi toplumunun kültürünü almasıdır.
• Kültürleşme: Kişinin başka bir kültürle etkileşim halinde olarak o kültürden etkilenmesidir.
• Kültür Şoku: Bir kültürden başka bir kültüre geçen bireyin yeni kültür karşısında yaşadığı bunalımdır.
• Kültürel Yozlaşma: Bir kültürün eskimiş ve artık işlevsizleşmiş kısımlarının gereksiz yere korunmaya devam edilmesiyle oluşan değer boşluğudur.
• Kültürel Çözülme: Normalde bir kültürü oluşturacak maddi ve manevi öğelerin bir toplumda bir araya gelememesidir.


ÖRNEK :

“Toplumun bireyleri tarafından yaratılan ve kullanılan her türlü araç ve gereç ‘maddi kültür’, toplum yaşamını düzenleyen tüm değerler ve inançlar ise ‘manevi kültür’dür. Bu iki kültür birbirini etkiler.”
Aşağıdakilerden hangisi maddi veya manevi kültürden birinin diğerini etkilemesine bir örnek olabilir?

A) Eğitimde demokratik tutumun kişilerde bağımsız davranma eğilimini artırması
B) Kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle, bölgeler arası değer farklılıklarının azalması
C) Ulaşım araçlarının gelişmesiyle ticaretin kolaylaşması
D) Eğitim düzeyinin yükselmesiyle eski inançların zayıflaması
E) Tarımda makineleşmenin üretimi artırması

(1985/ÖYS)

Çözüm :
Toplumsal yapılar kendi içlerinde iki grupta toplamaktayız: Maddi yapı (günlük yaşamda kullandığımız araçların, mimarinin, teknolojinin… somut bilgisi) ve Manevi yapı (toplumun inandığı değerler, insanların arasındaki ilişkiler, anlaşmalar…gibi soyut bilgiler).
“A” ve “D” seçeneklerinde iki, manevi yapının birbirini etkilemesine yönelik örnekler görmekteyiz. “C” ve “E” seçeneklerinde ise maddi yapının manevi yapıyı şekillendirmesine örnekler verilmiştir. Oysa “B” seçeneğinde maddi yapılardan olan “kitle iletişim araçlarının”, ”değerler” gibi bir manevi yapıları nasıl şekillendirdiğine örnek vermiştir.
Doğru yanıt: B’ dir.


B. TOPLUMSAL KURUMLAR

1- Toplumsal Kurumun Anlamı
Toplumun temel ve önemli bir ihtiyacını gidermek amacıyla bir araya gelmiş, örgütlenmiş, bütünleşmiş insanların tüm inançlar, kurallar, simgeler, kalıp davranışlar, değer ve normlar bütünüdür. Başka bir ifade ile kurum; toplumda yaşayan bireylerin ihtiyaçlarından doğan toplumsal yapının ve değerlerin korunması için zorunlu, bazı yönlerden sürekli, bazı yönlerden ise geçici kurallar bütünüdür.
Kurumlar kuruluşlardan farklıdır. Kuruluş somut, kurum ise soyuttur. Aynı amaca yönelik çok sayıda kuruluş bir isim altında toplanarak kurumları oluşturur. Örneğin okul, parlamento, hastane, adliye, cami birer kuruluştur. Oysa bunların işlevi olan eğitim, din, siyaset ve ekonomi ise birer kurumdur.
Bütün toplumlarda beş temel kurum vardır:
1. Aile kurumu
2. Ekonomi kurumu
3. Siyaset kurumu
4. Din kurumu
5. Eğitim kurumu

Toplumsal Kurumların Özellikleri:
• Bir toplum içinde belli bir ihtiyacı gidermek için vardırlar.
• Toplumsal ihtiyaçlardan doğmuşlardır.
• Aynı kurum, toplumlar arasında ve bir toplumda zamanla biçim ve işlev değişikliğine uğrayabilir.
• Bir toplumsal kurumdaki değişme, diğer kurumlarda da değişmeye yol açar.
• Yeni ihtiyaçlar, yeni kurumları ortaya çıkarır.
• İşlevini tümüyle yitiren, toplum içerisinde hiçbir ihtiyacı karşılayamayan kurumlar ortadan kalkar
• Toplumsal kurumların değişme hızları birbirleriyle aynı değildir. Herhangi bir kurum çok hızlı değişirken bir başkası daha yavaş değişebilir.



ÖRNEK :

Türkiye’de cumhuriyetin ilanından hemen sonra eğitimde, dinde, yönetimde, hukukta, ekonomide, sanatta, aile yapısında gerçekleştirilen devrimlerle kültürel yaşamda önemli değişmeler sağlanmış ve toplum yeni bir kültürel yapıya kavuşmuştur.
Buna göre, toplumun yeni bir kültürel yapıya kavuşturulması aşağıdakilerden hangisindeki değişikliklerle sağlanmıştır?

A) Toplumsal kurumlar
B) Toplumsal roller
C) Toplumsal statüler
D) Toplumsal dayanışma
E) Toplumsal işbölümü

(1994/ÖYS)

Çözüm :
Herhangi bir toplumda değişikliğe gidilmesiyle birlikte insanlar arasında var olan tüm ilişki biçimleri de değişim göstermektedir. Çünkü gerek toplum bireyi belirlemektedir; gerekse de birey toplumu…
Cumhuriyetin ilanından hemen sonra çok büyük bir ilişki değişimi geçirmiştir. Ancak ilişkilerin değişebilmesinin yegâne yolu, toplumsal kurumları değiştirmektir. Eğer kişi karşılaştığı tüm kurumlarda da eski ilişkilerini yaşabiliyorsa, yeni yaş***** yer açma ihtiyacını hissetmeyecektir.
Bu nedenle en köklü değişim, kurumların da birlikte değişebildiği değişimlerdir.
Bu nedenle doğru yanıt: A’ dır.

2- Kültür–Toplumsal Kurum İlişkisi
Toplumun değerler bütünü olarak kültür, insanların nasıl davranacaklarını ve hangi temel de bir araya geleceklerini belirler. Toplumsal kurumlar ise kültürün taşıyıcıları konumundadır. Topluma yeni katılacak olan birey kültürü toplumsal kurumlarda kazanır. Bunun yanında topluma zaten üye olmuş bireylerinde toplum normlarından ve değer yargılarından uzaklaşması engellenir.

3- Toplumsal Kurumların Çeşitliliği
Toplum yaşamı için vazgeçilmez durumda olan temel özelliklerin her biri karşımıza birer toplumsal kurum olarak çıkar. Bunlar: aile, din, ekonomi, siyaset, hukuk…


« Son Düzenleme: Eylül 17, 2007, 10:38:56 ÖS Gönderen: LAGIMCI » Logged

--------------------------------------------------------------------------------

Aydınlatmak için YANMAK gerek!..


LAGIMCI
Moderator
Jr. Member

Offline

Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 61



Ynt: III. Ünite: KÜLTÜR ve TOPLUMSAL KURUMLAR (Lise Müf. Göre)
« Yanıtla #1 : Eylül 17, 2007, 01:32:59 ÖÖ »

--------------------------------------------------------------------------------

C. TEMEL KURUM OLARAK AİLE

1- Ailenin Anlamı
Aile, toplumun en küçük temel kurumudur. Dolayısıyla kişinin toplum değerleriyle ilk karşılaşması ailede olur. Kişi ilk olarak bulunduğu ailede sosyalleşmeye başlar. Aile, kan veya akrabalık bağıyla birbirine bağlı olan, aralarında toplumca belirlenmiş hak ve ödevler olan bireylerin oluşturduğu bir kurumdur. Aile, bütün toplumlarda evrensel olarak bulunur. Ailenin üyelerinin birbirleriyle ilişki biçimi tarihsel süreç içinde çeşitli değişimler geçirmiştir. Ailenin bu değişiminde etkili olan önemli faktörlerden biri de toplumdaki "üretim ilişkileri" olmuştur.

Bu değişimi sırasıyla şöyle özetleyebiliriz:

Aile Çeşidi Üretim İlişkisi Ailedeki Otorite
I. Anaerkil Aile Toplayıcılık ve Avcılık Anne
II. Ataerkil Aile Yerleşik Tarım Baba
III. Çekirdek Aile Sanayi ve Hizmet Anne+Baba

a. Aile ve Akrabalık
Aile sadece anne, baba ve çocuklardan oluşmaz. Bunun yanında kan bağıyla aile üyelerine bağlı bulunan diğer insanlar da geniş anlamda aileyi (sülaleyi) oluşturur. Temel olan çekirdek aileye eklenmeler ilk olarak doğrudan kan bağıyla (teyze, hala, dayı, amca) sonradan da dış evlenmelerle (enişte, yenge) olur. Toplumsal ilişki biçimlerine göre bu kan bağı daha da uzaklara götürülebilir. Tüm bu kişiler akrabalık ilişkisini oluşturmaktadır. Akrabalık, bireyin sosyalleşmesinde ikinci adımı sağlar.

b. Ailenin Temel İşlevleri
• Neslin devamını sağlama
• Çocuğu sosyalleştirme
• Bireyin psikolojik ihtiyacını karşılama
• Üretim ve tüketim birimi olma
• Bireylere kimlik ve kişilik kazandırma


2- Evlilik Türleri
İnsanların aile oluşturmak için bir araya gelmeleri evlilik ile olmaktadır. Ancak evlilik biçimleri de toplumdan topluma ve bir toplumda zaman içerisinde değişim gösterebilmektedir. Bunlar:

I. Eş sayısına göre:
a. Monogami (Tek Eşlilik): Kadın veya erkeğin tek bir kişi ile yaptığı evliliktir.

b. Poligami (Çok Eşlilik): Kadın veya erkeğin aynı zamanda birden fazla kişiyle yaptığı evliliktir. Poligami, şu şekilde ikiye ayrılır;
– Polijini : Erkeğin birden fazla kadınla evlenmesi.
– Poliandri : Kadının birden fazla erkekle evlenmesi.


II. Eş seçimine göre:
a. Endogami (İçten Evlilik): Evlenenin, eşini kendi akraba ya da kabilesinden seçmesidir. Genellikle tarıma dayalı toplumlarda, sahip olunan toprağın çeyizliklerle dağılmasını önlemek için yapılmaktadır.

b. Egzogami (Dıştan Evlilik): Ait olunan aile veya kabilenin dışından evlenmedir. Kaynakların yetersiz olduğu ya da geçim sıkıntısının olduğu toplumlarda ortaya çıkmıştır. Ailenin veya kabile üyelerinin diğer aile veya kabilelerle birleşmesini sağlayarak yeni kaynaklar yaratmak amacıyla yapılmıştır. Özellikle günümüzde tıp alanındaki ilerlemelerle bu biçimdeki evliliğin olumlu sonuçları ortaya çıkınca modern toplumlarda teşvik edilmiştir.


III. Oturma Yerine göre:
a. Matrilokal (Ana çevresi): Evlenen erkeğin, kadının aile çevresine katılması ve onlarla aynı mekanda yaşaması (iç güveyilik). Anaerkil toplumlarda genellikle veya ataerkil toplumlarda ancak kadının aile çevresinde yetişkin erkek birey yoksa görülür.

b. Patrilokal (Baba çevresi): Evlenen kadının erkeğin ailesine katılması ve onlarla aynı mekanda yaşaması. Ataerkil toplumlarda genellikle veya anaerkil toplumlarda ancak erkeğin aile çevresinde yetişkin kadın birey yoksa görülür.

c. Bilokal (İki yerlilik): Hem kadının hem de erkeğin ailesinin yanında evliliği sürdürme. Göçebe toplumlarda görülür. Eşlere yeni bir çadır kurulmaz.

d. Neo-lokal (Ev Açma): Evlenen çiftin bağımsız yeni bir evde oturmaları. Modern toplumlarda görülür. Özellikle çalışma koşulları aileden farklı bir şehirde yaşamayı dayattığı için yaygınlaşmıştır.


IV. Dul Eşlerin evlenmelerine Göre:
a. Levirat: Eşi ölen kadının, kocasının evli veya bekar kardeşlerinden biri ile evlenmesi.

b. Sorarat: Eşi ölen erkeğin, bekar baldızlarından biri ile evlenmesi.


3- Aile Türleri
Toplumlarda görülen aile biçimleri, ailelerin kapsadığı birey sayısına ve ailede egemen olan cinsiyete göre ikiye ayrılır. Bunlar:
I. Bireyin sayısına göre:
a. Geniş Aile: İkiden fazla kuşağın bir arada ve aynı mekanda yaşadığı ailedir. Genellikle geleneksel toplumlarda bulunur. Otorite babada ya da evin en büyük erkeğindedir.

b. Çekirdek Aile: Anne, baba ve evlenmemiş çocuklardan oluşan bir ailedir. Modern toplumların yaygın aile biçimidir. Otorite eşler arasında paylaşılmıştır.

II. Otoriteye göre:
a. Anaerkil Aile (Maderşahi) Aile: Anne hukuku ve otoritesinin egemen olduğu ailedir. Hem ailede, hem de toplumda egemen konumda bulunan kadındır. Ailenin genel yaşam biçimini belirleyen kadın ve kadının yaşama biçimidir. Bazı ilkel toplumlarda görülür.

b. Ataerkil (Pederşahi) Aile: Baba otoritesi ve hukukunun egemen olduğu ailedir. Hem ailede, hem de toplumda egemen konumda bulunan erkektir. Aile, erkeğin yaşama biçimine göre biçimlenir. Tarım toplumlarında yaygın aile biçimidir


ÖRNEK :

“Çekirdek aile tipinin yaygın olduğu toplumlarda, ölümün verdiği büyük kederin nedeni, bu aile tipinin yapısında aranabilir. Anne, baba ve çocuklardan oluşan bu aile tipinde başlıca görevler birer kişi tarafından yerine getirilir. **en üyenin yeri, bir başkası tarafından kolayca doldurulamaz. Oysa geniş aile tipinin yaygın olduğu toplumlarda, ölen üyenin görevini aileden bir başkası hemen üstelenebilir.”
Bu açıklama, aşağıdakilerden hangisi için bir örnek olabilir?

A) Aile yapısı karmaşıklaştıkça duygular abartılır.
B) **enin ardından duyulan yasın derecesi, ailenin yapısı ile ilgilidir.
C) Geniş aile tipinin yaygın olduğu toplumlarda, yas tutulması hoş karşılanmaz.
D) Çekirdek ailede yas, ölene duyulan sevgiye dayanır.
E) Çekirdek ailede yasın yoğun olması, az sayıda kişi tarafından paylaşılmasından kaynaklanır.

(1981 /ÖSS)


Çözüm :
Paragrafta iki ayrı toplumda aile üyelerinden herhangi birinin ölümünde, nasıl davranacakları üzerine yapılan araştırma anlatılmaktadır. Buna göre, özellikle çekirdek ailede (anne, baba, ve kardeşlerden oluşan aile tipi) bir ölüm durumunda aile bireylerinin çok üzüleceği vurgulanmıştır. Bunun yanında geniş aile tipinde ise ölenin ardından çok büyük yaslar tutulmadığı bildirilmiştir.
Kısaca, insanların ölüm haberine karşı verdikleri tepki, bulundukları ailenin yapısıyla yakından ilgilidir.
Bu sebepten yanıt: B’ dir.


4- Boşanma ve Sonuçları

Aileyi oluşturan anne ve babanın birlikte yaşayamayacaklarına karar vermesiyle yasal yollarla birbirinden ayrılmalarına boşanma denir. Tarih içerisinde bazı toplumlarda boşanma tümüyle yasaklanmış, bazılarında ancak ağır şartlar altında izin verilmiştir. Bu uygulamaların temel nedeni aile kurumunun korunmasıdır. Oysa günümüz modern toplumlarında temel öğe birey olduğu için boşanmalarda geniş bir esneklik tanınmaktadır.

Boşanma nedenleri şöyle sıralanabilir:
• Eşlerden herhangi birinin bir başka kişiyle zinası (yasak ilişki kurması).
• Eşlerin uzun bir zamandır zaten birbirlerinden ayrı yaşıyor olmaları.
• Eşlerin birbirleriyle ilişkilerinde şiddetli geçimsizlik.
• Eşlerden herhangi birinin kötü alışkanlıkları.
• Aile içerisinde eşlerden birinin diğerine uyguladığı fiziksel şiddet.
• Akıl sağlığı bozukluğu.


D. DİN

1- Sosyolojik Açıdan Din
İnsanların doğa içerisinde anlamadıkları ve karşısında aciz kaldıkları olayları doğaüstü, yüce ve mistik nitelikli bazı güçlerle açıklamaya çalışmalarıdır.
Tarih içerisinde çeşitli toplumlarda çok farklı din biçimleri ortaya çıkmıştır. Ancak yine de dinlerin kaynaklarında yatan temel nedenler, din inancının insanlara vermiş olduğu iç rahatlık, güven ve engellenemeyecek olaylar (hastalık, sakatlık ve ölüm gibi durumlar) karşısında gönül huzuru vermesidir.
Bir bilim dalı olarak sosyoloji, dini verdiği bilgilerle ya da buyruklarıyla araştırarak asla yargılamaz. Sosyolojinin yaptığı şey, dinin toplum yaşamındaki yerini belirlemeye çalışmaktır.

Dinlerin ilkel dönemlerden günümüze kadar geçen sürede ortaya çıkış biçimleri ve geçirdiği evreler şöyle sıralanabilir:
• Totemizm (Totemcilik)
• Natürizm (Doğa güçlerine tapınma)
• Politeizm (Çok tanrılı din)
• Monoteizm (Tek tanrılı din)

2- Dinin Temel İşlevleri
• Güvenlik ve düzen sağlama.
• Toplumsal kontrolü kolaylaştırma.
• Toplumdaki bireylerin birbirleriyle dayanışmasını kuvvetlendirme.
• Toplumsal ahlakı oluşturma ve yaygınlaştırma.

3- Din ve Laiklik
Laiklik temel anlamıyla din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması ve birbirlerine müdahale etmesinin önlenmesidir. Bu yönüyle laiklik, dine karşı olmak değildir. Aksine inanç sahibinin baskı altında kalmasının önlenmesidir. Demokrasi: eşitlik ve özgürlüğü savunduğu için, lâik olmak demokratik toplumlar için vazgeçilmezdir.


Logged

--------------------------------------------------------------------------------

Aydınlatmak için YANMAK gerek!..


LAGIMCI
Moderator
Jr. Member

Offline

Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 61



Ynt: III. Ünite: KÜLTÜR ve TOPLUMSAL KURUMLAR (Lise Müf. Göre)
« Yanıtla #2 : Eylül 17, 2007, 02:05:22 ÖÖ »

--------------------------------------------------------------------------------

E. EKONOMİ

1- Ekonominin Anlamı
İnsanlar yaşamları boyunca bir çok şeye gereksinim duyarlar. Bu gereksinimlerinin büyük bir kısmını doğadan elde ederler. İnsan, doğadan ihtiyaçlarını karşılarken elinde oldukça sınırlı miktarda doğa aracı vardır.
Yaşamlarını devam ettirmek isteyen insanların doğayı emek harcayarak dönüştürme ve ihtiyaçlarını karşılama sırasında gösterdikleri faaliyetler ekonominin alanına girer. Ekonomi, insanın bu faaliyetlerinden en çok verimi almasının yollarını araştırır. İnsanın doğayı dönüştürme faaliyetinden ortaya “ekonomik mal” çıkar.

Ekonomik Olarak Mal:İnsanın her türlü gereksinimlerini karşılayan maddi unsurlara denir.
Ekonomi içerisinde mallar, üretiminde kullanılan emeğe göre ikiye ayrılırlar:

I. Serbest Mallar:
Hiçbir emek veya çaba harcanmayan, doğada zaten hazır halde bulunan mallardır. Serbest mallar, coğrafi mekana, iklimsel özelliklere bağlı olarak bölgeler ve mevsimler arasında değişikliğe uğrar. Örneğin: hava, su, ağaç… gibi.

II. Ekonomik Mallar:
Üretilmesinde veya elde edilmesinde belli bir emek ve masraf harcanmış olan, ancak çaba karşılığında elde edilebilecek mallardır.

Ekonomik mallar da kendi içlerinde kullanılışlarına göre ikiye ayrılır:

a. Üretim Malı: İnsanların ihtiyaçlarını dolaylı olarak karşılayan mallardır. Üretim malları, doğrudan tüketilemezler; ancak bu mallarla insanın doğrudan tüketebileceği mallar üretilebilir. Örneğin: ekmek pişirmek için kullanılan odun, taş fırın ocağı, ekmek hamurunun hazırlandığı ekmek teknesi…

b. Tüketim Malı: İnsan ihtiyaçlarını doğrudan gideren mallardır. İnsan tüketim mallarını doğrudan tüketebilir. Örneğin: ekmek, meyve…
Tüketim malları, insanın onlardan sağladığı faydanın süresine göre ikiye ayrılır:

• Dayanıklı Mallar: Faydası bir ya da birkaç kez kullanmakla bitmeyen, uzun süreli kullanılan mallardır: araba, buzdolabı...

• Dayanıksız Mallar: Bir ya da birkaç kez kullanmakla faydası biten mallardır: ekmek, süt...

Hizmet:
İnsanlar, sadece ekonomik olarak mala ihtiyaç duymazlar. Bunun yanında hizmete de ihtiyaç duyarlar. Hizmet, bir insanın yapabileceği her işe denir. Hizmet içerisinde en önemli alanlar: sağlık, eğitim, konaklama, eğlence ve ulaştırmadır.


ÖRNEK :

“— Hava, el sürülmemiş topraklar, kendi kendine yetişen ağaçlar vb. mal değildir.
— Kendisi için bir kazak ören kişi mal üretmemiştir.
— Ortaçağda köylülerin derebeyi için ürettikleri tahıl mal değildir.
— Ürettiği tereyağını pazara götürüp satan ve elde ettiği parayla şeker alan bir köylünün sattığı tereyağı maldır.”
Bilgilere göre bir nesnenin “mal” niteliği kazanması neye bağlıdır?

A) İnsanın bir ihtiyacını gidermesine
B) Çok sayıda insan tarafından kullanılmasına
C) Üretiminde birden çok insanın rol almasına
D) İşlendikten sonra kullanılır hale gelmesine
E) Değişim amacıyla üretilmesine

(1983/ÖSS)


Çözüm :
Verilen örneklere bakıldığında herhangi bir varlığa “mal” denmediğini görüyoruz. Bir şeyin “mal” olmasını sağlayan, taşıdığı özelliklerdir. Öncelikle üretilmiş ve değişim değeri olan bir şey “mal” olmaktadır. Ama bu ürünün nasıl üretildiği, malın kıstasları içerisinde bulunmamaktadır. Mal konusunda paragraftan bilinmesi gereken en önemli şeyin, belli bir değişim ilişkisi içerisinde bulunan ürünün mal olduğudur.
Bu nedenle yanıt: E’ dir.


2- Ekonominin Temel Unsurları

a. Üretim
İnsanların ihtiyaçlarını gidermek amacı ile herhangi bir şeyin yapısında, şeklinde ya da yerinde bir değişikliği yaparak yeni bir şeyler elde etmeye "üretim" denir. Üretim, ihtiyaç duyulan bir konuda kişiye fayda sağlamak için yapılır. Üretimin yapılabilmesi için birtakım faktörlerin olması gerekir. Bunlar: Doğa, Emek, Sermaye ve Teşebbüstür.

b. Tüketim
Bir mal ya da hizmetin insanlara sunmuş olduğu tüm faydanın yine insanlar tarafından kullanılmasıdır. Tüketim illa ki bir malın yok edilmesi anl***** gelmez. Bir çamaşır makinesinin kullanılması da bir tüketimdir. Buna göre, tüketim sonucunda bir malın veya hizmetin tümüyle kullanılmaz hale gelmesi de, uzun süreli kullanılabilmesi de mümkündür.

c. Bölüşüm
Üretim sonucunda ortaya çıkan malı veya hizmeti tüketenler, elde ettikleri faydaya karşılık belli bir değer öderler. Bu süreç sonunda elde edilen para veya değerin, üretime katılanlar tarafından paylaşılmasına bölüşüm denir.
Bölüşümde, üretimde etkisi olan doğaya, kira; işgücüne, ücret (maaş); Sermayeye (yatırımda kullanılan anaparaya), faiz ve girişimciye (üretim araçlarının sahibine) kâr olarak ödeme yapılır. Örneğin: Düzenlenen bir konser sonrasında konserde harcanan emeğe katkısı geçenlerin (orkestra elemanlarının, organizatörlerin, arka plan hizmetlilerinin, konser salonu sahibinin…), bilet gelirinden elde edilen değeri aralarında, konsere katkılarına göre, paylaşması.


d. Değişim
Bir malın başka bir mal ya da para ile değiştirilmesidir. Başka bir ifade ile üretilen herhangi bir mal, pazara sürülerek elden çıkarılır ve başkasının eline geçer. Sonrasında malı elde eden kişi isterse malı tekrar değişime açabilir. Bu şekilde malın değeri arttırılabilir de. Örneğin: bir satıcının ürünlerini pazarda satışa sunması, açık arttırma ile antika bir tablonun satılışı…


e. Değer
Kullanıma sunulan bir mala veya hizmete ne kadar ihtiyaç duyulduğunu gösteren belirleyici özelliktir. Para, ürüne yüklenmiş olan değerin simgesel ifadesidir. Para sayesinde ürünün piyasada rahat dolaşımı sağlanmış olur.


Bir ürünün iki türlü değeri bulunur:

I. Kullanım değeri: Bir ürünün alıcısının ihtiyacını giderme kapasitesidir. Ürün, kullanıcının ihtiyacını ne kadar çok gideriyorsa o kadar değerlidir.

II. Mübadele (değişim) değeri: Bir ürünün birçok alıcısının olması durumudur. Piyasa içerisinde eğer ürünün alıcısı çok ise bu durumda ürünün değeri de yükselir.


Değeri açıklayan çeşitli kuramlar vardır. Bunlar:

• Emek – Değer Teorisi: Bir malın veya hizmetin üretilmesi sırasında harcanan emek miktarına göre değerinin belirlendiğini söyleyen anlayış. Örneğin: İyi bir ustanın elinden bin bir zahmetle çıkmış bir elbise, her zaman fabrika üretimi elbiseden değerlidir.

• Yarar (Fayda) Teorisi: Bir malın veya hizmetin, kullanıcısına ne kadar çok fayda sağlıyorsa o kadar değerli olduğunu savunan anlayış. Örneğin: Aynı kalitedeki iki televizyondan birçok fonksiyonu bulunan model, daha az özelliği bulunan diğer modelden daha değerlidir.

• Azlık – Çokluk Teorisi: Bir malın veya hizmetin ne kadar çok ihtiyaç duyan kişisi varsa değeri o ölçüde artar. Eğer mal veya hizmet çok bulunuyor ve ona kimse ihtiyaç duymuyorsa değersizdir. Örneğin: Beğeneni daha fazla olan komedyenin gösterisinin biletleri, beğeneni çok az olan komedyenin gösterisinin biletlerinden daha değerlidir.


ÖRNEK :

“1876 yılında Amerika’da 1000 sigara yapımı için işçilere ödenen para bir dolar kadardı. 1881 yılında icat edilen sigara sarma makinesi, 1000 sigara yapımı için işçilere ödenen parayı %97 oranında azalttı. Bu makinelerden bir teki bile Amerika’da, bir yılda elle sarılan tüm sigaralar kadar sigara sarabiliyordu.”
Bu durum aşağıdakilerden hangisine iyi bir örnek oluşturur?

A) Üretimde kalitenin yükselmesine
B) Maliyette emek payının düşürülmesine
C) Tüketicinin malı daha ucuza almasına
D) Yeni iş alanlarının açılmasına
E) İşçilerin çalışma saatlerinin kısalmasına

(1983/ÖSS)

Çözüm :
Bir malın üretimi sırasında çeşitli etkenler görev almaktadır. Bunlardan birisi de işgücüdür. İşgücü, malın üretimi sırasında üretim araçlarını kullanarak hammaddenin “ürün” haline gelmesini sağlayan işçidir. İşgücü, malın üretimi sırasında “emek” harcar. Buna karşılık olarak ise “maaş” alır. Maaş, diğer gider gruplarıyla beraber, “üretim maliyetini” oluşturur.
Verilen örnekte, daha önce 1000 sigara için 100 birim ücret verilirken yeni makinelerin kullanımı sonrasında 1000 sigara için 3 birim ödenmeye başlanmıştır. Her iki ücret arasındaki muazzam uçurum, malın üretimindeki emeğin rolünü de düşürmektedir.
Bu nedenle doğru yanıt: B’ dir.


f. İşbölümü
Toplumsal yaşam geliştikçe insanlar, daha farklı şeylere ihtiyaç duymuşlardır. İhtiyaç, ihtiyacı gidermek için üretimi teşvik eder. Üretim alanlarının gelişmesi ise işlerde uzmanlaşmayı doğurur. İnsanların üretimin farklı alanlarında uzmanlaşmasıyla birlikte bir malın üretiminin yapılması için bu uzmanlaşmış bireylerin bir araya gelerek üretim yapmalarını gerektirir. Bu planlı üretim biçimine işbölümü denir. Yani işbölümü, bir toplumda işlerin farklılaşması ya da bir iş kolunda üretimin bölümlere ayrılmasıdır.

İşbölümü niteliğine göre ikiye ayrılır:
• Mesleki İşbölümü: Üretilen ekonomik malların veya hizmetlerin farklılaşmasından doğan işbölümüdür. Örneğin: işçi, öğretmen, doktor…

• Teknik İşbölümü: Üretilen ekonomik malların veya sunulan hizmetlerin daha karmaşık ve yüksek teknoloji ile üretilmesi sonucu oluşan uzmanlaşmadır. Bunun sonucunda böylesi bir malın üretimi çok sayıda insanın bir arada çalışması gerekir. Farklı bir ifade ile teknik işbölümü, bir üretimin çeşitli aşamalarında meydana gelen uzmanlaşmadır. Örneğin: Bir otomobil fabrikasında, kaporta, motor… aksamlarda uzmanlaşmış belirli kişilerle bir otomobil üretilmesidir.

İşbölümünün Yararları:
1. Emek ve zamandan tasarruf sağlar.
2. İnsanların istekli ve yetenekli olduğu alanlarda çalışması imkânını verir.
3. Üretimi arttırır.
4. Malın kalitesi yükselir.


İşbölümünün Zararları:
1. Bireylerin diğer alanlardaki yeteneklerinin kaybolmasına yol açar.
2. Yıllarca aynı işi yapmak bireyin toplumuna ve kendine yabancılaşmasına yol açar.
3. Otomatlaşmış davranışlar, kişide stres ve stresten kaynaklı psikolojik gerilimlere neden olabilir.


g. Ekonomi Modelleri
İnsanlara sunulacak malların ne olacağı, bu mallardan kimlerin yararlanacağı ve bu malları kimin üreteceği en temel ekonomi sorunudur. Bu sorunun çözümü için farklı alternatifler sunulmuştur.
Bu modeller şunlardır:
• Kapitalist ekonomi mo****: Bu modele göre üretimi sağlayan araçlar kişilerin özel mülkü durumundadır. Sistem, serbest rekabet ve girişim özgürlüğü sayesinde kendini devam ettirir. Bu model ile tekelleşme ve çok uluslu şirketler ortaya çıkmaktadır.

• Sosyalist ekonomi mo****: Bu modelde üretimi sağlayan araçlar devletin elinde topluma aittir. Ortak mülkiyet ve ihtiyaç duyulan malların toplu üretimi esasına dayanır. Toplumsal dayanışma sistemi devam ettirir. Sosyalist ekonomi mo****, komünist toplum (devlet gibi denetim ve para gibi sömürü araçlarının ortadan kaldırılacağı sınıfsız toplum) için hazırlık dönemi olarak kabul edilir.

• Karma ekonomi mo****: Bu modelde üretimi sağlayan araçlar hem devletin hem de özel girişimcilerin elindedir. Devlet genelde toplumun devamı için hayati önemdeki alanlarda (enerji, iletişim, sağlık… gibi) üretim yapar.


Logged

--------------------------------------------------------------------------------

Aydınlatmak için YANMAK gerek!..


LAGIMCI
Moderator
Jr. Member

Offline

Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 61



Ynt: III. Ünite: KÜLTÜR ve TOPLUMSAL KURUMLAR (Lise Müf. Göre)
« Yanıtla #3 : Eylül 17, 2007, 02:23:22 ÖÖ »

--------------------------------------------------------------------------------

F. SİYASET

1- Siyasetin Anlamı
Siyaset, bir yönetme yoludur. Siyasetle, insanlar kendi yaşamlarını, yöneticiler bir kurumu ve hükümetler bir devleti yönetebilirler. Siyaset, bir ülkedeki yönetimi meydana getiren en alt tabakadan en üst tabakaya kadar tüm kademeleri, kurumları ve kuralları ifade eder.

Devlet:
Bir ülke üzerinde, insanların yönetimini amaçlayan yazılı kurallarla belirlenmiş, hukuksal bir kurumdur. Bir devletin meydana gelebilmesi için, sınırları belli bir toprak parçası, belli sayıda insan ve sağlam bir otoritenin olması gerekir.

Devletin Temel Özellikleri:
• İnsanlar üzerinde bulunan en üstün otoritedir.
• Kapsamı açısından insan topluluklarının oluşturduğu en geniş kurumdur.
• Devletin yönetebilmek için yetkisini yine halktan aldığı zor kullanma yetkisi vardır.
• Devlet, diğer bütün kurumları içine alan bir “üst kurum”dur.
• Devlete giriş ve çıkışlar (üyelik) bireyin iradesinin dışındadır.



Devlet Şekilleri
Devletler, iç yapılarına, uyguladıkları ekonomik modele ve kendilerini belirleyici temel niteliklerine bağlı olarak üç farklı gruba ayrılırlar.

Bunlar:
I. İç Yapılarına Göre
a. Üniter (Tekçi) Devlet: Siyasal iktidarın tek bir kaynağa dayandığı tek meclisi, tek tip kanunu bulunan devletlerdir. Örnek: Türkiye, Fransa, İtalya...

b. Federal Devlet: Kendi içinde bağımsız ve farklı hukuk kurallarına sahip, birden fazla federe devletin oluşturduğu devlettir. İç işlerinde serbest, dış işlerinde federal devletin çatısı altında ortak hareket ederler. Örnek: Almanya, ABD…

II. Ekonomik Yapılarına Göre
a. Sosyalist Devlet: Üretim araçları devletin elindedir. Kolektif çalışma ve toplumsal dayanışma vardır. Merkezden planlı ve ihtiyaç ölçüsünde üretim yapılır.

b. Kapitalist Devlet: Üretim araçları özel mülkiyet sayesinde kişilerin elindedir. Ekonomiyi ve üretimi büyük firmaların faaliyetleri yönlendirir.

III. Niteliklerine Göre
a. Sosyal Devlet: Toplumsal refahı, toplum içinde eşit bir biçimde dağıtmayı hedefleyen devlettir. Sosyal devlet ilkesine sahip toplumlar, gelir dağılımını adil ve eşit biçimde yapmaya ve sınıflar arası uçurumları en aza indirilmeye çalışır.

b. Liberal (Özgürlükçü) Devlet: Adalet, savunma ve güvenliğin dışında tüm faaliyetlerin toplumsal kesimlere bırakıldığı devlettir. Devletin temel amacı insanların özgürlüğünü maksimum düzeyde tutmaktır.

c. Laik Devlet: Din ve devlet işlerinin birbirinden tamamen bağımsız olarak yürütüldüğü devlettir. Din işleri devlet dışında farklı organlarca idare edilir. Devlet din işlerine karışmaz. Kişilerin din ve vicdan özgürlükleri ise devletin güvencesi altındadır.

d. Teokratik Devlet: Dini kurallara göre yönetilen ve yöneticileri din adamları içerisinden seçilen devlettir. Tüm kurallar dine dayanır. Yöneticiler din adamı zümresinden gelir.

e. Hukuk Devleti: Devletin kurum, kuruluş ve faaliyetlerinin tamamen hukukça belirlendiği devlettir. Kanunlar karşısında herkes eşittir. Hiçbir kişi veya kurumun ayrıcalığı yoktur. Yasama, yürütme ve yargı ayrı ellerde toplanmıştır. Buna “güçler ayrılığı” ilkesi denir. Böylelikle kanunların üstüne çıkmayı amaçlayan herhangi bir gücü diğer güçler engellerler.

f. Demokratik Devlet: Yönetenlerin halk tarafından seçildiği, böylelikle çoğulculuğu amaçlayan devlettir. Özgür düşünce ve düşüncenin özgür ifadesi, demokratik devletin temelinde yatar. Halk, devlet karşısında eşittir. Demokrasinin gelişmesini sağlayan üç temel faktör vardır.

Bunlar:
• Ekonomik Gelişme: Sanayi devriminden sonra toplumsal refahın artması, merkezi krallıkların yıkılmasını ve kişi haklarını gözeten devletlerin ortaya çıkmasını hızlandırmıştır.

• Morfolojik Gelişme: Nüfusun artması ve şehirlerin büyümesi insan faaliyetlerini arttırmış, hareketli bir düşünce ortamı ortaya çıkarmıştır.

• Düşünce Akımları: Savunulan görüş ne olursa olsun, düşünce akımlarının gelişimi özgür düşüncenin ve dolayısıyla demokrasinin gelişimini sağlamıştır.


ÖRNEK :

Devlet yönetiminde, aşağıdakilerden hangisinin yapılması kişi hak ve özgürlüklerinin korunmasında diğerlerinden daha etkili olur?

A) Hukuk kurallarının yazılı olarak belirlenmesi
B) Yöneticilerin, eğitim düzeyi yüksek kişilerden seçilmesi
C) Yönetim birimleri arasında eşgüdümün (koordinasyonun) sağlanması
D) Yasama, yürütme, yargı yetkilerinin ayrı organlara verilmesi
E) Devletin, tüm yerleşim birimlerinde örgütlenmesi

(1987/ÖYS)


Çözüm :
Devlet, kişilerin tek tek, tüm otonom (kendi kendilerine karar verme ve eylemde bulunma) güçlerini anlaşarak verdikleri bir toplumsal kurumdur. Ancak devlete bu güçlerini devreden kişiler, bir yandan da kaygı taşımaktadırlar. Bu kaygının en önemli sebebi, devletin bazı durumlarda keyfi uygulamalara sahne olmasıdır. Tarih boyunca birçok örnek, bize devletin bazı kişilerin ellerinde çok olumsuz durumlara düşebileceğini göstermiştir. İşte devleti oluşturan bireyler, bu kaygının çözümü konusunda devleti yapılandırmaya çalışmışlardır. En önemli çözüm girişimi, devletin güçlerini dengeli bir biçimde dağıtmak olmuştur.
Devletin toplum yaşamında sahip olduğu en önemli üç hak: Yasama yapabilme (yasa koyabilme), Yürütmede bulunma (yasayı uygulama) ve Yargıda bulunma (yasaya göre suçlu ve suçsuzu tespit edip, suçluları cezalandırma) haklarıdır. Özellikle, mutlak monarşiler döneminde böylesi güçlere sahip devletlerin insan yaş***** tehditleri sonucunda günümüz modern toplumunda bu yetkiler ayrı birimlerin sorumluluklarına verilmiştir. Yasama için meclis (parlamento), yürütme için hükümet (iktidar) ve yargı için mahkemeler (hukuk sistemi) yetkili kılınmıştır.
Böylelikle farklı kurumlar birbirini denetleyeceğinden sistemin insanlar üzerinde keyfi uygulamalarının önüne geçilebilecektir.
Bu nedenlerle yanıt: D’ dir.



2- Siyasetin Temel Kavramları


• Hükümet: Devlette eksiksiz bir çalışma yapılabilmesi için üç büyük güç (yasama, yürütme, yargı) bulunmaktadır. Hükümet, bu güçlerden “yürütme” gücünü kullanan organdır. Yürütme, yasalara göre yapılır.

• Meclis (Parlamento): Üç büyük güçten “yasama” gücünü kullanan organdır. Seçilmiş insanlardan oluşan parlamento, demokratik devletlerde halk tarafından seçilir.

• Siyasi Partiler: Meclis içerisinde birbirleriyle benzer siyasi düşüncedeki insanların oluşturdukları, belli bir programa dayalı ve hükümet kurarak programlarını uygulamayı amaçlayan gruplardır. Demokrasinin özgür, çok sesli düşünce ortamı için önemlidirler.

• Seçim: Halkın mecliste kendi düşüncelerini savunmaları için kendileriyle benzer siyasi düşüncedeki insanları seçerek kendilerine vekil tayin ettikleri oy verme işlemi.

9.Sınıf Coğrafya Kitabının Cevapları Tüm sayfalar içinde

DOĞAL UNSURLAR:
ETKİNLİK 1:Kitaptaki doğal ortamlar ve resimlerde yer alan doğal unsurların görülüp karşılaştırılması:
1.Resim Eskimolar: Eskimolar soğuk ortamlarda yaşar, coğrafi konumdan kaynaklanan iklim şartları bu insanları sürekli böyle soğuk ortama uygun yaşama ve hareket etme alışkanlığı kazandırmıştır. Sürekli kalın kürklerle gezerler. İglo denilen buzdan evlerde yaşarlar. Toprak çoğunlukla donmuş halde olduğundan tarım yapılamaz. Geçim kaynakları çok kısıtlıdır. Genellikle avcılık ve balıkçılıkla geçinirler. Bizim yaşam tarzımıza ve alışkanlıklarımıza tamamen ters bir yaşantıdır.



9.Sınıf Coğrafya Kitabının Cevapları indir

İşçi Problemleri Soruları ve Çözümleri

İşçi Problemleri Soruları ve Çözümleri

İşçi problemleri genel hatlarıyla herhangi bir iş gücüne sahip bir bireyin herhangi bir işi belirli bir zaman içerisinde gerçekleştirme kabiliyeti üzerine kurulmuş problemlerdir.
Çalışma alanımız işçiler,onların iş yapabilme kapasiteleri,yapılacak işin süresi gibi konulardır.Ayrıca bu tür problemlerde karşılaştırmalı ve birlikte yapma gibi üst düzey düşünme becerisi gerektiren alanlar da devreye girer.

Zor görünmekle birlikte soruyu parçalara ayırıp çözdüğümüz zaman çok basit bir hale gelir.

Parçalara ayırmaktan kastımız her zamanki gibi verilenler ve istenenler başlıklarıdır.

Bu başlıklar altında incelenen sorular hem daha sağlıklı çözülür hem de cevaba kısa yoldan ulaşılmış olur.

Aşağıdaki örneği inceleyiniz:

ÖRNEK: Mehmet bir duvarı tek başına 8 saatte boyuyor,Ali ise aynı duvarı 6 saatte boyuyor,ikisi birlikte aynı duvarı kaç saatte boyarlar?


Verilenler:
Mehmet 8 saatte boyuyor,
Ali 6 saatte boyuyor.


İstenenler:
Mehmet ve Ali birlikte çalışarak bu duvarı kaç saatte boyarlar?

Çözüm:
Mehmet 8 saate boyuyor
Ali 6 saatte boyuyor

O halde Ali daha hızlı boyar deriz ve Ali’nin saatlik boyama kapasitesi için bir birim belirleriz,fakat bunu belirlerken Mehmet ile karşılaştırmalı olarak belirlememiz gerekir.Çünkü Mehmet de aynı duvarı boyuyor.O halde saat olarak verilenleri ters çevirirsek bunları birim hız olarak yazabiliriz.Örneğin Mehmet 8 saatte boyuyor ifadesindeki 8 rakamı Ali’nin duvarı boyama hızına tekabül eder deriz.Yani Ali 1 saatte 8 birim boyar.Buna göre Mehmet de saatte 6 birim boyar.

Duvarın kapasitesini birim cinsinden hesaplayalım.

Ali 1 saatte 8 birim boyadığına göre 6 saatte kaç birim boyar ? (6x8) = 48 birim duvarın birim cinsinden potansiyeli.
İkisi 1 saatte kaç birim boyarlar 8+6 = 14 birim
Duvarın toplam birimi (48) / İkisinin 1 saatlik iş birimi (14) = 48/14 = 3,4 saat

10. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 123. sayfa cevapları

sayfa 123
BİRİM DEĞERİ:beyit
BİRİM SAYISI:beş
ŞİİRİN TEMASI:aşk
BİRİMLERDE ANLATILANLAR;
1.şair sevgilisinin yüzünü açıp salınarak yürümesini,bağdaki çiçek ve ağaçların da bunu görmesini istemektedir.
2.şair,bu aşk hastalığına sevgilinin aşkından düştüğünü,bunun da nasıl amansız bir hastalık olduğunu herkesin görmesini istemektedir.
3.şair sevgilisinin aşkından perişan olduğunu,vücudunda yaralar açıldığını söylemektedir.
4.şair,aşk derdinden dolayı kemikleri sayılacak kadar zayıfladığını ,bu hali ve inlemeleriyle tıpkı Musikar'a benzediği söylemektedir.
5.şair güzellere yumuşak huylu değiller,demenin yanlış olduğunu,gördüklerinde hemen yumuşak huylu olduklarını söylemektedir.
Ç. gazeldeki beyitlerin yerleri değiştirilerek okunduğunda gazelin anlamında herhangi bir değişiklik olmamaktadır.Çünkü gazelin birimleri olan her beyit kendi içinde bir bütündür.Bu nedenle anlam aynı birim içinde başlar,aynı birim içinde biter.Dolayısıyla bir beyitteki anlam diğer beyitlere bağlı olmadığı için beyitlerinin yerlerinin değiştirilmesi gazelin anlamında herhangi bir değişikliğe sebep olmamaktadır.
D.Şiirde anlatılanların gerçek hayatta yaşanılması mümkün değildir.gazeldeki sevgili ve aşık tipleri,şairin hayal gücünün ve bağlı bulunduğu Divan şiiri geleneğinin tipleridir.
E.Gazel nazım şeklinin özellikleri;
*Divan şiirinin nazım şekillerindendir.
*5-15 beyit arasında yazılır.
*İlk beytine matla,son beyitine makta,en güzel beyitine beytü'l-gazel,şairin adının veya mahlasının geçtiği beyte mahlas beyti denir.
*İlk beyit kendi arasında kafiyelidir.
*Genellikle aşk,kadın ve içki konuları işlenmiştir.
F.Her iki şiirde gazel nazım şekli,beyit nazım birimiyle ele alınmıştır.Kafiye şeması Baki'nin gazelinde olduğu gibi aa/ba/ca... şeklindedir.Her iki gazelinde teması aşktır.Anlatılanlarda gerçek hayatta yaşanması mümkün değildir.Hoca Denhani'nin gazeli 7 birim iken ,Baki'nin gazeli 5 birimdir.

2. ETKİNLİK
Aşk temasıyla bulduğunuz şiirleri sınıfta okuyunuz.((arkadaşlar buna Özdemir ASAF'ın --LAVİNİA-- şiiri örnek verilir.))
2.Gazelde aşk teması işlenmiş ve bir aşığın durumu gözler önüne serilmişti.Burada ise aşığın durumu yine gazelin bütünündeki durumuna eşdeğerdir.Verilen sözcükler okunduğunda yine halini anlatan ve sitem eden aşığın durumu ortaya çıkmaktadır.
3. İMGELER
GÜL VE NESRİN:rengi dolayısıyla sevgilinin yanağı
SERVİ VE SANAVBER:uzunluk ve salınış sebebiyle sevgilinin boyu ve yürüyüşü.
GÜLNAR:rengi ve şekli dolayısıyla aşığın vücudundaki yaralar.
4.SÖZCÜK: Gülnar
GERÇEK ANLAMI: nar çiçeği
ŞİİRDEKİ ANLAMI:yara
GERÇEK ANLAMDA ÖRNEK KULLANIM:Gülnar bu mevsime yakışıyor.
MECAZ ANLAMDA ÖRNEK KULLANIM:Bu dertten gülnarlar açtı her yanımda.
SÖZCÜK:muhabbet(gülşeni)
GERÇEK ANLAMI: gül bahçesi
ŞİİRDEKİ ANLAMI:vücut
GERÇEK ANLAMDA ÖRNEK KULLANIM:Gül bahçesi rengarenkti
MECAZ ANLAMDA ÖRNEK KULLANIM:Yanımdayken kendimi gül bahçesinde hissediyorum.
SÖZCÜK:Musikar
GERÇEK ANLAMI:efsanevi kuş
ŞİİRDEKİ ANLAMI:vücut
GERÇEK ANLAMDA ÖRNEK KULLANIM:Musikar efsanevi bir kuştur.
MECAZ ANLAMDA ÖRNEK KULLANIM:Öyle güzel sesi vardı ki Musikar'ı andırdı.

6. Açıl bağun gül ü nesrini ol ruhsarı görsünler
Salın serv ü sanavber şive-ı reftarı görsünler.
yukarıdaki dizelerde istiare(eğretileme)sanatı vardır.
Kapunda hasıl itdi bu devasuz derdi hep gönlüm
Ne derde mübtela oldu dil-i bimarı görsünler.
yukarıdaki dizelerde teşhis(kişileştirme)sanatı vardır.
Açıldı dağlar sinemde çak itdüm giribanum
Muhabbete gülşeninde açılan gülnarı görsünler.
yukarıdaki dizelerde teşbih(benzetme)sanatı vardır.Vücut sevgilinin gül bahçesine yaralar ise nar çiçeğine benzetilmiş.
Ten-i zarumda pehlum üstühanı sayılur bir bir
Beni seyr itmeyen ahbab Musikar'ı görsünler
yukarıdaki dizelerde teşbih sanatı vardır.Aşık kendini ve inlemelerini Musikar'a ve onun gagasından çıkan seslere benzetmiştir.
Ey Baki
bu ifade de nida(seslenme)sanatı vardır.
Yalvarı görsünler
yukarıdaki ifadede iham sanatı vardır. yalvar sözcüğü hem yalvar- hem de bir çeşit para anlamında kullanılmıştır.Her iki anlamda beyte uygun olduğu için iham sanatı vardır.
7.*gazel nazım şeklinin kullanılması
*beyit nazım biriminin kullanılması
*aruz ölçüsünün kullanılması
*sanatlı bir şöyleyiş olması
*arapça ve farsça sözcüklerin kullanılması
8.örnek yazı:
Bakinin gazeli yapı bakımından divan şiir geleneği yansıtmaktadır.Anlatımdaki sanatlı ve manzumlara dayalı ifadelerin yanı sıra ahenk bakımından da çok güçlü olan gazelde aşk teması işlenmiştir.şair aşk temasını aşık ve verfasız sevgili etrafında işlemiştir.temanın işlenmesinde manzumların yanı sıra şairin hayal gücünün de etkisi vardır.
9.Baki;
*şiirlerinde tasavvufi unsurları kullanmıştır.
*şiirleri nazım tekniği yönünden kusursuzdur.
*şiirlerinde çok güçlü sanatlı bir söyleyiş vardır.
*divan şiirinin en güçlü şairidir

Türk Dünyası ve Toplulukları Haftası 21 Mart Nevruz la Başlayan Hafta

Türklerin ilk anayurdu Orta Asya’ dır. Türkler, Orta Asya’ dan çeşitli yönlere göç ederek ulaştıkları bölgelere kültürlerini taşımışlardır. Orta Asya’ dan başlamak üzere, özellikle doğuda bir çok Türk devleti mevcuttur. Bu devletler Sovyetler Birliği’ nin dağılmasıyla bağımsızlığına kavuşmuşlardır.

Türk Dünyası ve toplulukları ile iyi ilişkiler kurabilmek ve ordularla her alanda iş ve gönül birliği yapabilmek amacıyla 21 Mart nevruz gününü içine alan hafta Türk Dünyası ve toplulukları haftası ilan edilmiştir. Okulların dereceleri, öğrencilerin seviyeleri ve okulun şart ve imkanları göz önünde tutularak ilgili derslerde konuşma, şiir, kompozisyon, resim, fotoğraf, film, sergi ve benzeri faaliyetlerden yararlanmak suretiyle bu günler hakkında bilgi verilmeye çalışılır.

Nevruz, çeşitli kültür çevrelerinde, farklı etnik gruplarda farklı bir muhtevaya ve anlama sahip olmuştur. Kültürler arasındaki iletişim sonucunda çeşitli kültürlere girmiş ve benimsenmiştir. Eldeki tarihi kaynaklardan hareketle en eski Türk adetlerinden, bayramlarından biri olduğu kesinleşmiştir. Yeni yılın başlangıcı, yenilik, coşku, canlanma gibi nitelikler hiç değişmeden günümüze kadar yaşadığı uçsuz bucaksız coğrafyalarda görülmektedir .

Nevruz, Türk dünyasının kuzeyinden güneyine, batısından doğusuna kadar uzanan engin coğrafyada yaşayan toplulukların pek çoğu tarafından yaygın olarak kutlanan bahar bayramıdır. Nevruz, ayrıca Türklerin Ergenekon’ dan çıkış günü olarak da benimsenmiştir. Nevruz günü, Türk dünyasında çeşitli şenlikler düzenlenmekte, bayram havasında kutlanmaktadır. Nevruz ateşi yakılarak ateş üzerinden atlanmakta ve halaylar çekilmektedir.

6 Eylül 2013 Cuma

10. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 66. sayfa cevapları

S.66 Etkinlik
1.Her dörtlüğünde hgikmet olduğu için şiirlerine hikmet adı vermiştir.Hikmet tasavvufi bir terimdir.
2.Dörtlüklerin son dizesinde de belirttiği gibi, Hz. Peygamber 63 yaşında toprağa girdi. Bende bu yaştan sonra toprağın altında yaşamalıyım diyerek, kendisine toprak altında bir hücre yaptıran Ahmed Yesevi’nin o günlerde meydana gelen bir olay, şöhretinin bütün Türkistan havalisine yayılmasına vesile olmuştu.
3. **Hikmet tarzı şiir geleneğinin ilk şairidir.
**Dini tasavvufla uğraşan şairimizdir.
**Yesevi tarikatının kurucusudur.
4.Ahmet Yesevi tasavvufla uğraşan şairlerimizdendir.Tüm yaşamını insanları islamiyet konusunda bilinçlendirmeye adamıştır.Metnin yazılış amacıda insanları islamiyet hakkında bilgi vermektir.
5.Halk edebiyatı geleneğinin devamı ,Tasavvuf Tekke Edebiyatı’nın başlangıcıdır.
ETKİNLİK
‘Hakaniye Lehçesi”
Hakaniye Lehçesi dendiği zaman akla Kaşgarlı Mahmut’un en çok beğendiği, öyle ki “Kaşgar dili”,”Kaşgar Türkçesi” olarak da adlandırılan, bir diğer şekilde “Karahanlı Türkçesi” (Karahanlıca)dilinin devirlerinden biri gelir.
Kaşgarlı’nın şivelerle karşılaştırılırken “Türkçe” diye adlandırdığı Hakaniye lehçesi, ilk Türk yazı dilidir.Bu yazı dili devresinden gelen eserlerin büyük kısmı Uygur yazısı ile yazılmış olduğundan bu döneme Uygur dönemi(devri), bu yazı diline de Uygurca denilebilir

Öss Tercih Kılavuzu 2009

Öğrenciler için öss Puan heyecanı tam bitmek üzere şimdide üniversitelere yerleşmek için tercij heyecanı başladı.Ki İyi ir puan almak kadar doğru tercih yapmakta çok önem arz ediyor. onun için öğrenciler tercih yaparken dikkat etmeleri gerekmetedir.

Öss tercih kılavuzu bu haftadan başlakmak üzere okullarda ve ösym bürolarında 3 ytl karşılığında edinebirlirsiniz. Tercihlerini bir uzman yardımı ile yapmanızı tavsiye ediyoruz.

2009 öss tercih klavuzu için TIKLAYIN

12. sınıf türk edebiyatı dersi 2. dönem 1. yazılı soruları ve cevapları

1. Garip akımının özelliklerinden beşini ve bu akımı başlatan 3 ozanın ismini yazınız.(15p)
2. Atilla İlhan’ın edebi kişiliği hakkında bilgi veriniz. Eserlerinden 3 tanesini yazınız. (10p)
3. İkinci yeni akımının temsilcilerini yazınız. (10p)
4. Uyandım baktım ki sabah
Güneş vurmuş içime
Kuşlara yapraklara dönmüşüm
Pır pır eder durur, bahar rüzgarında
ORHAN VELİ
Bu dizelerde Orhan velinin şiirine ait hangi nitelikler bulunur. (10p)

5. -Atilla İlhan …………… hareketini başlatarak ……… …….. …………… şiiri ile ünlendi.
Aşağıdaki cümlelerin karşısına doğru ise D yanlış ise Y yazınız.
-İkinci yeni şairleri şiirde hayal gücüne ağırlık vermişler, söz dizimini zorlamış,dilin alışılmış kalıplarını yıkmaya çalışmışlardır. ( )
-İkinci Yeni şairleri “ şiir dili müzikle söz arasında, sözden çok müziğe yakın.” Anlayışıyla şiir yazmışlardır. ( )
- İkinci Yeni şiirinde bireyin yalnızlığı , bunalımı ve çağrışımlarla dolu estetik bir şiir dünyasına kaçışı İkinci Yeni şairlerinin sosyal bilinçten mahrum oluşuyla açıklanabilir. ( )
- Nazım Hikmet ve Abdullah Cevdet toplumcu gerçekçi akımının öncülerindendir. ( ) (15p)

6. Aşırı gerçekçilik olarak da nitelendirilen ……………, Emile Zola tarafından geliştirilmiştir. Deneysel roman anlayışı Zola ile başlar. Hikaye ve romanlarında özellikle insanın ruh halini tasvir etmeye çalışan Guy de Maupassant da bu akımın temsilcilerinden biridir.
Boş bırakılan yere hangi akım getirilmelidir? (5p)

7.Dağda dolaşırken yakma kandili
Fersiz gözlerimi dağlama gurbet
Ne söylemez akan suların dili
Sessizlik içinde çağlama gurbet
Yukarıdaki şiiri biçim özelliklerine (uyak düzeni,kafiye, redif, ölçü, nazım birimi) göre inceleyiniz. (10)
Temasını bulunuz. (5 p)

8. Aramazdık gece mehtabı yüzün parlarken
Bizim gibi sen de bir anadan doğmadın mı?
Yukarıda verilen dizelerdeki söz sanatlarını bulunuz. (10p)

9. Aşağıda eserleri verilen şairleri bulunuz. (10p)
Ben Sana Mecburum ……………………..
Galile Denizi ..……………………
Eski Toprak ……………………..
835 Satır …….……………….
Monna Roza ……………………..


cevapları:

CEVAP ANAHTARI
1) 1-Vezin ve kafiyeye karşı çıkmışlardır
2-Günlük konuşma dilini şiire uygulamaya çalışmışlardır
3-Mecaza,süse ve suniliğe karşı çıkıp;yalnızlığa önem verdiler
4-Halk şiirinin anlatım ve deneyimlerinden faydalandılar
5-O güne kadar şiirimizde kullanılmayan bir takım sözcükleri kullandılar
6-Sıradan insanlar şiire konu olmuştur.
7-Yaşama sevinçlerini fazlasıyla şiire yansıtmışlardır
8-Kaynağını batı şiirinden alan Garip akımı eskiye ait olan her şeyin karşısında
olup özellikle şairane söyleyişin karşısında olmuşlardır.
9-Şiirde söz ve anlam oyunları bırakılmıştır.
Temsilcileri: Orhan Veli Kanık, Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday

2)Atilla İlhan: Mavi hareketini başlatarak birinci ve İkinci Yeni şiir akımlarına tepki gösterdi. Şiirde toplumcu gerçekçi anlayışı coşkulu duyarlı bir anlatımla ve yeni bir ses ile dile getirdi. Divan ve halk şiiri geleneklerini önemsedi ve şiirlerinde bu kaynaklardan yararlanarak özgün bir anlayış geliştirdi. Söyleyişi ve imge zenginliği ile haklı bir üne kavuştu. Şairliği yanında roman senaryo, gazetecilik gibi birçok alanda eser verdi. Ben Sana Mecburum adlı şiiri ile ünlendi. Eserleri: Sisler Bulvarı
Yağmur Kaçağı, Ben Sana Mecburum

3) Edip Cansever, İlhan Berk, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Sezai Karakoç, Ece Ayhan
4) Orhan Veli Garipçidir. Garipçiler ölçü ve uyağa karşıdır. Bu dizelerde de ölçü ve uyak yoktur.
5) Mavi/ Ben Sana Mecburum --- D - Y-D-D
6) Natüralizm
7) a)Çapraz kafiye vardır. 11’li hece ölçüsüyle yazılmıştır. –i ‘ler rediftir. Tam ve zengin uyak vardır.
b) Tema: Özlem
8) Mübalağa ve istifham ( soru sorma)
9) Ben Sana Mecburum Atilla İlhan
Galile Denizi İlhan Berk
Eski Toprak Behçet Necatigil
835 Satır Nazım Hikmet
Monna Roza Sezai Karakkoç

10. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 149. sayfa cevapları

Sayfa 149 6 soru a şıkkı
Pir Sultan Abdal tarafından söylenen koşma "aşık tarzı halk şiiri"örneğdirbu nedenle islamiyetten önceki türk edebiyatı döneminin sözlü edebiyat devresinden itibaren süregelen bir geleneğin ürünü olan koşma da dil,son derece sadedirhalka hitap ettiği için halkın dilinden uzaklaşmamış,onların duygu ve düşüncelerini dile getirmiştir
6 soru b şıkkı
Pir Sultan Abdal'ın koşması ile Baki'nin gazelinin okuyucu kitlesi aynı değildirkoşma halka hitap ederken gazel yüksek zümreye hitap etmektedir
7 soru
Divan şiirinde işlenen konular her bakımdan birer kusursuzluk örneğidirAşk tam anlamıyla aşktır,sevgili her yönüyle hayal gücünün zirvesinde yer alırBu nedenle divan şiiri "ideal"olanın ifadesini bulduğu yerdirherşey"idealize" edilerek anlatılırDivan şiirinin bu özelliği yani "yüce" ve "yüksek" olana yönelik olması,onun "somut" yerine "soyut"un sahasında kalmasına sebep olmuştur
8 soru
Divan şiirinin Arapça ve Farsça kelimelerin sıkça kullanılması İslam medeniyetinin etkisinin yanı sıra asıl aruz ölçüsü dolayısıyladırTürkçede uzun ses olmaması seslerin uzunluk ve kısalık esasına dayalı olan aruz ölçüsünün uygulanmasını zorlaştırmıştırÇıkış yolu olarak aruza uymayan türkçe sözcükler yerine uzun ve kısa seslerin bulunduğu arapça ve farsça sözcükler kullanılmaya başlamıştır
9 soru
Koşuk
Tema:aşk
Ahenk:hece ölçüsü kullanışmıştır
Yapı:nazım şekli;koşuk nazım birimi;dörtlük
Dil:eski türkçe dönemini yansıtan öztürkçe bir dil kullanılmıştr
Söyleyiş:aşk temasının belirlediği vurgu ve tonlama şiirin söyleyişini belirlemektedir
Gazel
Tema:aşk
Ahenk:Aruz ölçüsü kullanılmıştır
Yapı:nazım şekli;gazel nazım birimi;beyit
Dil:arapça ve farsça sözcüklerin kullanıldığı bir dildir
Söyleyiş:aşk temasının belirlediği vurgu ve tonlama şiirin söyleyişimi belirlemektedir

9. Sınıf Türk Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları - 171., 172., 173. sayfa

171. 172. 173. sayfa cevapları

OLÇME VE DEĞERLENDİRME:

1-Y, D
2-trajedi
3-B
4-A

SAYFA 171:
5- cahil ve okumuş insan arasındaki çatışma anlatılıyor.

SAYFA 172
3.ÜNİTE OLÇME VE DEĞERLENDİRME:
1-Y, D
2-D, D
3-
1.boşluk: geleneksel
2.boşluk:modern
4-masal
5-ilahi
6-D
7-A
8-C
9-B

SAYFA 173:
10-D
11-BULMACANIN CEVAPLARI
1-tiyatro
2-ileti
3-sahne
4-zaman
5-çatışma
6-anlatıcı
7-mekan
8-kurgu
9-karakter
10-tip
11-olay
12-bakışaçısı

10. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 115. sayfa cevapları

sayfa 115
1üstteki paralel çizgiler; akıl,utanma-haya,ilim,iman
Klasik türk edbşairidir
sayfa 115
1üstteki paralel çizgiler; akıl,utanma-haya,ilim,iman
alttaki paralel çizgiler;öfke,aç gözlülük,haset,şüphe
Ana düşünce;İman rahmani,şüphe şeytanidir
2Dönemin tasavvuf ve hayat anlayışını ilahi aşkı ve bu aşkın
verdiği coşkuyu,islam inancının kaynaklarını öğretmek amacıyla
yazmıştır
3Makalatın Özellikleri:
Eserde sade,anlaşılır bir dil ve kısa cümleler kullanılmıştırBazı
sözcüklerin günümüze gelinceye kadar bazı ses değişikliklerine
uğradıkları görülmektedir

9. sınıf din kültürü dersi ahlak konu anlatımı

Ahlak

Ahlak, Arapça ‘hulk’ kelimesinin çoğuludur. Hulk kelimesi huy, yaratılış, seciye, adet, alışkanlık anlamlarına gelir. Terim olarak ise toplumu oluşturan bireylerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleridir. Aynı zamanda bu davranışların temelini araştıran bilgi dalına da ahlak denmektedir.

Ahlak, iyi ve kötüyü inceleyen, kaynağını da töre ve geleneklerden almayı amaç edinen bilim dalıdır. Ahlakın amacı, insanlara dünya ve ahiret mutluluğu kazandırmaktır. Ahlakın konusu insanın iyi ve kötü bütün davranışlarıdır. Yeryüzünde kültürsüz bir toplum olmadığı için, birlikte yaşayan insanlar bu tür değerlere sürekli muhtaçtırlar. Bu değerler toplumları ayakta tutan, ona ruh ve şekil veren değerlerdir.

İnsanlar düzeyleri ne olursa olsun toplum halinde yaşamak zorundadırlar. Çünkü doğal ihtiyaçlarını gidermek, ortak güvenliklerini sağlamak ve yaşamı daha anlamlı bir hale getirmek için işbirliği yapmaları gerekir. Bu işbirliğini sağlamak için, sosyal ilişki içerisine girerler. Bu ilişkilerin düzenli ve olumlu olması için bazı kurallara ihtiyaç vardır. Bu kuralları da insanlara din, ahlak ve hukuk sağlar. Hırsızlık yapmak dinde haram, ahlak bakımından kötü, hukuk bakımından da suç sayılır. Hem ahlak hem de dinin hedefi insan davranışlarını iyiye, güzele, doğru ve yararlı olana yönlendirmektir.

Bu, kaynağı büyük ölçüde din olan ahlakın toplum yaşamında oynadığı rolü göstermektedir. Dine dayanmayan ahlak anlayışlarının yaşaması zordur. Ahlakın en büyük dayanağı Allah’ın ahiret gününde insanları hesaba çekeceğine ve yaptıkları davranışlara göre ödül veya ceza vereceğine dair inançtır. Bu inancın manevi yaptırımları olmadan ahlaki ilkelerin işlemesi mümkün değildir. Dinî duyguların zayıfladığı yerde ahlakın da zayıfladığı görülmektedir. Maddî yaptırımlar insanları ahlaklı davranmaya zorlayamamaktadırlar.
Her din, bir dünya görüşü yanında aynı zamanda bir ahlak anlayışı da getirmiştir. Büyük ilahi dinlerde bu açıkça görülmektedir. Bu dinlere inananların yaşantıları kendilerine özgü ahlak anlayışlarından etkilenerek şekillenmiştir. Çünkü hem dinler hem de ahlak anlayışları insanların neleri yapması ve nelerden de kaçınması gerektiğine ilişkin prensipler içerirler. İnsan, başkaları ile birlikte barış ve kardeşlik içinde yaşamayı ahlak ve dine önem vererek başarabilir.

İslam ahlakının temeli de İslam dinidir.İslamın iki önemli kaynağı olan Kur’anı Kerim ve Peygamberimizin sünneti islam ahlakının temelini oluşturur. Peygamberimizin hadislerinde “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” ve “sizin en hayırlınız ahlakı en güzel olanınızdır” buyurulmuştur.


Şu ayetler İslam’daki din-ahlak ilişkisini gösteren güzel örneklerdir;

“Doğrusu size Allah’tan bir nur ve apaçık bir Kitap gelmiştir. Allah, rızasını isteyenleri onunla mutluluk yollarına eriştirir ve onları izni ile karanlıklardan aydınlıklara çıkarır. Onları doğru yola iletir” (Maide 15-16)


“İşte bu Kur’an, indirdiğimiz feyz kaynağı bir kitaptır. Artık buna uyun ve kötülüklerden kaçının. Böylece esirgenmiş olursunuz.” (En'am 155)

Atatürk’ün de ahlak anlayışı ulusumuzun birlik ve beraberliğini sağlamlaştıracak ve geliştirecek doğrultudadır. O bir sözünde “Hiç bir ulus yoktur ki, ahlak temellerine dayanmadan yükselsin ” demiştir.

İnsan kişisel çıkarları ve bencilliği yüzünden, başkalarının haklarına saldırmaktan geri durmaz. Bu yüzden toplumsal yaşamın, düzenli bir şekilde sürmesi için, kişilerin aşırı arzu ve isteklerinin önüne geçecek, onu ölçülü ve dengeli bir duruma getirecek değerlere ihtiyaç vardır. Bu değerler ile insanın suç işlemesinin önüne geçilir ve iyiye yönlendirilir. Sonuç olarak din ve ahlak, insanlar arasında paylaşılan ortak değerleri artıran yararlı ve birleştirici unsurlardır. Çünkü her ikisinin de ortak amacı insanlara iki dünya mutluluğu sağlamaktır.

12. sınıf coğrafya Türkiye'deki önemli geçitleri yazınız

1- Karadeniz Bölgemizdeki önemli geçiler hangileridir?

Ilgaz, Ecevit, Kop, Zigana (Kalkanlı)

2-Akdeniz bölgesindeki önemli geçitleri yazınız?

Çubuk, Belen, Sertavul, Gülek

3-Silifke’yi İç Anadolu bölgesine bağlayan geçidin ismi nedir? (Mersin’in Silifke ilçesi Göksu’nun denize aktığı yerdir. Bu geçitten Konya’ya gidilebilir.)

Sertavul geçidi

4-Çukurova’dan Amik ovasına geçmek için Amanoslar’ın (nur dağları) üzerinde hangi geçitten geçmeliyiz?

Belen geçidi

5-Doğu Karadeniz bölümü ile Doğu Anadolu bölgesi arasında ulaşımı sağlayan önemli geçitleri yazınız?

Zigana ve kop geçidi

6-Batı Karadeniz bölümü ile İç Anadolu bölgesi arasında ulaşımı sağlayan önemli geçitleri yazınız?

Ilgaz ve Ecevit geçidi

7-Antalya’dan Burdur’a yani kıyıdan göller yöresine geçmek için hangi geçidi kullanmalıyız?

Çubuk geçidi

8-Çukurova’yı İç Anadolu’ya bağlayan geçidin ismini yazınız? (Adana’dan Konya’ya gitmek için)

Gülek geçidi

9-Genel olarak ulaşıma en elverişli olan bölgeleri yazınız?

Marmara, İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Ege bölgesi

10-Ulaşımda zorluk yaşanan ve karayolu yapım maliyetinin fazla olduğu bölgeleri yazınız?

Doğu Anadolu Bölgesi, Karadeniz Bölgesi, Akdeniz Bölgesi

11-Karadeniz bölgesindeki bölümleri ulaşımın en zor olduğu bölümden en kolay olduğu bölüme doğru sıralayınız?

Doğu Karadeniz Bölümü (en zor ulaşım)

Batı Karadeniz Bölümü

Orta Karadeniz Bölümü (Karadeniz bölgesinde ulaşımın en kolay olduğu bölümdür. Çünkü dağların ortalama yükseltisi fazla değildir.)

11. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 70. sayfa cevapları

Sayfa 70:

6.Soru

Mekanla ilgili ifadeelr yoktur. Fakat yaşanan olaylardan hareketle mekanın Müştak Beyin evi olduğu anlaşılmaktadır. Bu bakımdan mekanın gerçeklikle ilişkisi vardır.

7.soru
Verilen şemaya göre olayalr belli bir zamanda belli bir mekanda ve belli bir kişiler arasında yaşanır.

8.soru
.............................. ............Türk Tiyatrosu
.............................. ......................|
.............................|¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯|
.............Geleneksel Türk Tiyatrosu...........Modern Türk Tiyatrosu
................-Orta Oyunu..............................-Şair Evlenmesi (1859)
................-Karagöz


9.soru
Eserde konuşma dili özellikleri görülmektedir bu özellikler yazarın halka hitap ettiğininde bir göstergesidir.

10.soru
Şair Evlenmesinin teması olan görücü usulü bugün de varlığını devam ettirmektedir. Fakat eski dönemlere oranla bugün görücü usulünün daha da azaldığı görülmektedir.

11.soru
Şinasi, Fransız şairlerinden manzum olarak yaptığı ilk ve basit tercümeleri, 1858'de Tercüme-i Manzume adıyla yayınladı. Bunlar, Batı şiiri hakkında Türk okuyucusuna ilk bilgiyi veren çok küçük denemelerdi. Şinasi, bu denemelerden önce şekil bakımından değilse de anlayış bakımından Divan şiirinden tamamıyla farklı denemelerini yapmış bulunuyordu. 1849-1858 arasında Mehmet Reşat Paşa'ya yaptığı dört kaside, eski kalıpları kırarak, Batılı sistemin edebiyatımızdaki öncülüğünü yapıyordu.

Şinasi, geleceğin aydınlığını Batı'da; Batı'nın temsilini ise Fransa'da görmüş bir aydındı. Düşünsel etkinliklerinin ilerici bir fikire dönüşmesini sağlayan Avrupa gidişlerinin ona etkisi ne kadar olursa olsun; Şinasi gibi yeniliğe öncü bir insan bile "duyguları" yönünden hala Doğuludur. Tanzimat döneminin genel özelliği olarak aydınlarımız; her ne kadar fikren Batı'yı destekleseler de duyguları onları hep Doğulu figürlere sevk etmiştir. Bunu bu dönemin önemli kişilerden Ziya Paşa'da daha da iyi görebiliriz.

Batı üslubuyla yazılmış olan "Şair Evlenmesi", buna rağmen yine de içinde geleneksel türk tiyatrosu etkisi taşımaktadır. Eski ile yeni, doğu ile batı arasında bir köprü olma niteliğine sahiptir.

Görücü usulü evliliği, halk diliyle ve yine toplumdan seçilmiş karakterler ile eleştirel boyutta incelemiş olan "Şair Evlenmesi" bu açıdan bakınca batı tiyatrosunu sadece teknik açıdan örnek aldığını göstermektedir...şinasi, bu yeni tekniği Türk tiyatrosuna sokabilmek için, Türk toplumuna ve seyircisine yabancı olmayan bir konuyu alışkın olunan oyun kişileri aracılığıyla ele almıştır.

"Şair Evlenmesi", geleneksel türk tiyatrosunun aksine serim-düğüm-çözüm kısımları bulunan bir olay dizisi üzerine kurulmuştur.Bu anlamda "Şair Evlenmesi", Türk toplumuna ait töresel bir olayı batı teknikleriyle birleştirerek bir ilke imza atmıştır. Daha önce de yazılmış olan oyunların varlığından söz edilse de, "Şair Evlenmesi" ilk Türk tiyatro oyunu olarak kabul edilir.

12. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 36. sayfa cevapları

Sayfa 36 tablo
cumhuriyet dön öğr metinleri – - önceki dön ait öğr metinler
Benzerlikler
* Bilgi vermek amaçlı olmaları öğretmeye ve düsündürmeye yönelik olmalarıdır
Farklılıklar
Kelime
türkçe kelimeler Fransızcaarapçafarsça kelimeler
kullanılmıştır kullanılmıştır
Kelime grupları
Halk söyleyişlerine ait anlaşılmayanağırarapçafarsç a
kelime gruplarıdır tamlamalar
DiL kuralları
Türkçe dilinin kurallarıdır arapçafarsçatürkçe kuralları

9. sınıf matematik kitabı 64. sayfa cevapları

sayfa-64
1 .d,y,d,y
2.a.venn şeması,ortak özellik ,liste yöntemi
b.boş küme sembolü diğeri de evrensel küme sembolü
c.eşit küme.denk
ç.iki kümenin farkı
d.ayrık küme
e.tümleyeni
3.d şıkkı
4.d şıkkı
5.c şıkkı
6.c şıkkı
7.c şıkkı
8.a şıkkı
9.d şıkkı
10.e şıkkı
11. d şıkkkı
12 c şıkkı
13. d şıkkı

7. sınıf Türkçe sayfa 28 cevapları

12.Etkinlik
1-)Bildirme Kipi
2-)Dilek Kipi
3-)Dilek Kipi
4-)Bildirme Kipi
5-)Dilek Kipi
6-)Bildirme Kipi
7-)Bildirme Kipi
8-)Dilek Kipi
9-)Bildirme Kipi
10-)Dilek Kipi
11-)Bildirme Kipi
12-)Bildirme Kipi


13.etkinlik

2-3-5-6-7-9-10 Sadece Bunlara "X" işareti konulacaktır.


Bir Teşekkür İsterim

Vergi Haftası Mart ayının son haftası

Kamuoyunda sağlıklı bir vergi bilincinin oluşturulması ve toplumun tüm kesimlerine benimsetilmesi için 1990 yılından itibaren her yıl Mart ayının son haftası “Vergi Haftası” olarak çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır.

Vergi Haftası etkinliklerinden genç nesillere vergi bilincinin yerleştirilmesi amacıyla her yıl Mart ayının son haftası Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği yapılarak Türkiye genelinde ilköğretim okulları 1-5. sınıflarda resim, 6-8. sınıflarda şiir, ortaöğretim kurumlarında kitap kapağı kompozisyon yarışmaları açılmaktadır. Öğrenciler bu yarışmalara okul müdürlüklerine müracaat ederek katılabilmektedirler.

İllerde her dalda ilk üç dereceye giren eserler Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı ve Bakanlığımız temsilcilerinden oluşan komisyon tarafından değerlendirilerek Türkiye birincisi, ikincisi ve üçüncüsü olan eserler seçilmektedir. Her dalda ilk üç dereceye giren öğrenci ve branş öğretmenlerine Bakanlığımız tarafından para ödülü, çeşitli hediyeler ve okul müdürlerine plaket verilmektedir.

Bu çerçevede 26 Mart-1 Nisan 2001 tarihleri arasında düzenlenen 12’nci Vergi Haftası merkez ve taşra teşkilatında çeşitli etkinliklerle kutlanmıştır. Bu etkinlikler çerçevesinde Gelirler Genel Müdürlüğü Web Sitesini ve Vergi Haftasını tanıtan afişler bastırılmış olup, 81 ile dağıtımı yapılmıştır

10. Sınıf Fizik Kitabı Sayfa 46 47 Performans Görevi Cevapları

Küresel Isınmanın Sebebi :
Küresel Isınmanın sebebi sera gazlarının gereğinden fazla atmosfere salınarak daha fazla ısının atmosferde tutulmasıdır. Sera gazları neden artıyor? Endüstri yani insan. Sanayi devrimi (1800 lü yıllar)’nden sonra binlerce fabrika kuruldu, yeni teknolojiler icat edildi, bilinçsizce fosil yakıtlar tüketildi ve sonuç şu an dünya sıcaktan pişiyor, kışlar ise bellli değil bir sert bir ılık…

Tüm bu hareketlenmelerin ,devrimlerin ve sanayinin atığı sera gazları her geçen gün bilinçsizce atmosfere salındı. Neticede sanayi gelişti atık arttı, ormanlar yakıldı, atom bombaları, savaşlar derken insanlık kendini kendi ürettiği bataklıkta buldu.

Küresel Isınmaya yol açan sera gazlarının artış sebepleri
Sera gazları dediğimiz CO2, metan, su buharı, azotoksit, kloroflorokarbon ve ozon neden bir artış içindeler? Aslında hepsinin bir artış ivmesi yakaladığını söyleyemeyiz. En çok salınanı karbondioksit ancak en risklisi metan ve kloroflorokarbondur. Metan, bir karbondioksitten 21 kat, azotoksitten de 270 kat daha fazla ısı soğurma kapasitesine sahip. Düşünün taşıt araçlarımızda karbondioksit yerine metan gazının çıktığını;heralde dünya venüs kadar sıcak ve yaşanılmaz olurdu.Karbondioksitin neden artış gösterdiğine gelince. Kimyasal olarak olayı ele aldığımızda yanma reaksiyonları sonucu atmosfere ya da ortama karbondioksit gazı salınır. 18. yy. ortalarından itibaren karbondioksitte hızla bir değişimin bir artışın olduğu görülmektedir.

Özetle küresel Isınmanın nedeni %90 insan. Birleşmiş Milletler iklim konferansı, iklim değişikliği konusundaki dördüncü değerlendirme raporunu açıkladı. Raporda, dünya ısısının 2100 yılına dek 1,8 ile 4 derece arasında yükseleceği kaydedildi.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın başkanı Achim Steiner’in, uzun zamandır beklenen raporunda, küresel ısınmanın, yüzde doksandan da yüksek bir olasılıkla, insan faaliyetleri yüzünden meydana geldiği sonucuna varıldı. Steiner, bu bulguların, artık, son 50 yılda artan sıcaklıklara neyin yol açtığı konusundaki tartışmalara bir nokta koyması gerektiğini söyledi. 2001 yılında hazırlanan son BM raporunda insan sorumluluğu yüzde 70′ler civarında saptanmıştı. Çağımızın en büyük tehditlerinden biri olarak görülen küresel ısınma “bilimin” vardığı noktayı özetleyen BM raporu, hükümetlerin politikalarını belirlerken temel alabileceği bir belge oluşturmayı amaçlıyor. Paris’te yapılan toplantılarda en çok tartışılan konulardan biri, denizlerin düzeyinde ne kadar yükselme beklendiğiydi. BM İklim Değişikliği Paneli’nin 2001′deki son raporunda denizlerin düzeyinin bu yüzyılın sonuna dek 140 santim yükseleceği tahmin edilmişti. Bu rakam son derece kaygı vericidir.

Yeni rapordaysa “Denizler 18 ile 59 santim arasında yükselecek” deniyor. Antarktika ve Grönland’daki buzulların erimesiyle oluşacak yükselmenin de gözardı edilmemesi gerektiği vurgulanıyor. Grönland, her 40 saatte bir, 40 kilometreküp buz kaybediyor. Bu, gelişmiş bir ülkedeki 3-4 milyon nüfuslu bir kentin, örneğin Los Angeles’ın bir yıllık su kullanımına eşit.


Buzdolabının çalışma prensibi şudur. Bir kompresör motoruna bağlı olan kanalların içinde azot gazı bulunur. Bu kanallar motorun bir ucundan çıkıp buzdolabının dışındaki resistansı, dolabın iç yüzeyini ve buzluğunu dolaşıp motorun diğer ucuna geri döner. Motorun basınçla sıkıştırdığı azot gazı sıvılaşır ve bu sırada dolabın dışındaki rezistansa itilen azot sıvılaşırken ısısını dışarıya verek soğur.(sıvı azotun sıcaklığı da 0(sıfırdan) düşüktür) Bu sıvı azot daha sonra motorun basıncıyla buzdolabı içindeki kanallara itilir ve burada dolaşırken buzdolabının içini soğutur ve emdiği ısıyla tekrar buharlaşarak buzdolabının arkasındaki motora geri döner. Bu şekilde sürekli bir devridaimle buzdolabının içinden alınan ısı dış ortama verilerek buzdolabı soğur ve soğuma belli bir değere geldiğinde termostat sistemi devreye girerek motoru durdurur. Sıcaklık belli değere kadar artınca da yine termostat devreye girerek motoru çalıştırır.

9. sınıf biyoloji ders kitabı 67. sayfa cevapları

SAYFA 67


1-) Asitlik ve Bazlık Dengesi
2-) Çok karbonu ve şekeri vücuda alır
3-) Vücut dENGELER
4-) Yapmadık
5-) H+ iYONU
6-) Yapmadık
7-) Yapmadık
8-)Yapmadık
9-) E
10-) B
11-)D
12-) A

9. sınıf din kültürü dersi Hz.Muhammed'in Medine Ziyareti

Medine Ziyareti

Hz. Muhammed (s.a.s.) dört yaşından altı yaşına kadar, öz annesi Âmine ile kaldı, O'nun sevgi ve şefkati ile yetişip büyüdü. Altı yaşında iken, babasının Medine'de bulunan kabrini ziyâret etmek üzere, annesi ve sadık hizmetçileri Ümmü Eymen'le beraber Medine'ye gittiler. Medine'deki akrabaları Neccâroğullarında bir ay kadar misâfir kaldılar. Dönüşte, Medine'nin 23 mil güneyinde Ebvâ Köyü'nde Âmine hastalandı. Henüz doğmadan babasından yetim kalmış olan Hz. Muhammed (s.a.s.) altı yaşında iken annesinden de öksüz kalıyordu. Bu acıyı bütün varlığı ile hisseden anne, oğlunu şefkat dolu gözlerle süzdü. Bağrına basıp uzun uzun öptü. Masûm yüzüne bakarak
"Her yeni eskiyecek, her fâni yok olup gidecek,
Ben de öleceğim, fakat buna gam yemem,
Namımı ebedi kılacak hayırlı bir halef bırakıyorum..."
anlamında bir şiir söyledi. Bu sözlerden sonra vefât etti.
Annesinin ölümünden sonra çocuğu Ümmü Eymen Mekke'ye götürüp dedesi Abdülmuttalib'e teslim etti.
Altı yaşından sekiz yaşına kadar, çocuğa dedesi Abdülmuttalib baktı. Abdülmuttalib seksen yaşını geçmiş bir ihtiyârdı. Peygamber (s.a.s.) Efendimiz sekiz yaşında iken dedesi de öldü. Ölürken, on oğlu içinden Hz. Muhammed (s.a.s.) Efendimizin yetiştirilmesini, öz amcası Ebû Tâlib'e bıraktı.(33/1)
Yıllar sonra, Hicret'in 6'ıncı yılı Hudeybiye Barışı dönüşünde Rasûlullah (s.a.s.) Efendimiz, annesinin kabrini ziyâret edip, üzüntüyle gözyaşı döktü.
Annemin bana olan şefkatini hatırlayarak ağladım, buyurdu. (33/2)

9. sınıf biyoloji ders kitabı 67. sayfa cevapları

67.sayfa

5.Hidrojen iyonu
6.Hidroksit iyonu
7.Doymamış yağ asidi
8.Düzenleyici, direnç arttırıcı
9.E
10.A

5 Eylül 2013 Perşembe

12. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 68. sayfa cevapları

sayfa 68
benzerlikleri:
*hece ölçüsü
farklılıkları
*tema
-halay çeken kızlar:milli kültür unsuru olan halay
-koşma:didaktik, nasihat amaçlı
*yapı
-halay çeken kızlar:dörder dizelik 3 er birim
-koşma: dörder dizelik 6 birim
*dil ve anlatım
-halay çeken kızlar: konuşma diline yakın, imgesel
-koşma: konuşma dili

10. Sınıf Fizik Kohezyon Kuvveti

Kohezyon kuvveti

Kohezyon (Latince cohaerere, bir arada bulunma anlamındadır) molekül çekim kuvveti demektir. Aynı cins moleküllerin arasındaki çekim kuvvetine denir.
Kohezyon sıvı ve katı (gazlarda ihmal edilebilecek kadar küçüktür) maddelerde görülür. Bu maddelerin moleküllerindeki pozitif ve negatif yükler arasında oluşur. Bağların ömrü saniyenin trilyonda biri kadardır; ancak komşu moleküller arasında sürekli yeni bağ kurulur ve bu da bileşiği bir arada tutar. Bu olgu sonucunda sıvılardaki yüzey gerilimi adı verilen olgu meydana gelir.
Katıyı oluşturan atomlar, moleküller yada iyonlar arasında etkirler. Makroskobik düzeyde, bu kuvvetler temas kuvvetlerini andırırlar, ama atomik ölçekte, alan kuvvetleri niteliğindedirler. Katılar arasındaki temas etkileşimlerinde temel nitelikte bir rol oynamakla birlikte, açıkça işe karışmazlar.

Kohezyon kuvveti ise suyun veya yoğun bir sıvının moleküllerini bir arada tutan kuvvettir. Bir musluktan su damlarken önce küçük bir damla oluştuğunu, sonra damlanın büyüyüp aşağı doğru uzadığını ve nihayet musluktan kopup bağımsız halde, fakat yine de bir bütün olarak yere doğru düştüğünü gözlemişizdir

11. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 75. sayfa cevapları

sayfa75)
1-müştak yerine şk olabilir.
2-geleneksel türk tiyatrosunda kullanılan unsurlar modern türk tiyatrosunda da kullanılmıstır.ilerki zamanlarda ise bu unsurlar kullanılmamıstır.
3-bir metne dayanması,değişmeyen konuların kullanılması.
4-sahneler arası gecişte sair evlenmesi zordur.zavallı cocuk daha kolay sahnelenir.

1-d,d,d.
2-halkı eğitmek,geleneksel türk ,modern.
3-e

10. sınıf coğrafya 1.dönem 1.yazılı soruları

Sınıfı:
Numarası:
Puanı :
1. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle doldurunuz.( 18 Puan )

1. Yeryüzündeki kayaçlar, basınç ve sıcaklığın etkisiyle …………………Kayaçlara dönüşür.
2. Püskürük kayaçlar…………… ve……………………. olmak üzere iki gruba ayrılır.
3. Mermer,……………….. başkalaşmasıyla oluşmuştur.
Yer altı mağaralarındaki…………. Ve…………………Kimyasal tortul taşlardand
4. ır.
5. Kömür, ……….taşlaşmasıyla oluşmuştur.
6. Kaya kırıntılarının doğal bir çimentoyla birleşmesi sonucu…………………….. kayaçlar oluşur.
7. Yer altı mağaraları, kanyon vadiler ve obruklar……………………. Kayaçların yaygın olduğu yerlerde oluşur.
8. Bazalt ve andezitlere arazilerde yaygın olarak rastlanır.
9. Granit…………………….. kayaçların örneklerindendir.


2.Kayaç döngüsünü anlatan kavram haritasını uygun şekilde doldurunuz. ( 10 Puan )



3.
Aşağıdaki ifadelerden doğru olanların yanına D, yanlış olanların yanına Y yazınız. ( 10 Puan )
1-( ) Tortul kayaçların bir kısmı canlı kalıntılarından oluşmaktadır.
2.( ) Tüf, volkanik arazilerde görülür.
3.( ) Tek dağların büyük bir kısmı kalkerli arazilerde oluşur.
4.( ) Gnays, granitin başkalaşmasıyla oluşur.
5.( ) Volkan camı(oksidyen), iç püskürük kayaçlardandır.
6.( ) Pamukkale travertenleri, organik tortul kayaçlardandır.
7.( ) Peribacalan, volkanik arazilerde oluşmaktadır.
8.( ) Mermer, sert bir kayaç olduğundan aşınmaya karşı dirençlidir.
9.( ) Fiziklsel tortul kayaçlar, kaya kırıntılarının birleşmesiyle oluşur.
10.( ) Başkalaşım kayaçlar, yer kabuğundaki taşların özelliklerini yitirmesiyle oluşur.

4- Akarsu rejimi nedir? Kısaca açıklayınız? ( 10 puan )




5- Akarsu havzası nedir? Kaç türlü havza vardır? açıklayınız? ( 10 puan )




6- Artezyen kaynağını şekil çizerek açıklayınız ( 10 puan)






7-. Aşağıdakilerden hangisi deprem olma olasılığı en fazla olan yerlerdendir? ( 4 puan )
A) Levha kenarları B) Eski araziler
C) Deniz tabanları D) Kara kütleleri
E) Yükseltisi fazla olan yerler

8-. Aşağıdakilerden hangisi diğer dördünün nedenidir? ( 4 puan )
A) Fayların oluşması
B) Levhaların hareket etmesi
C) Volkanik olaylar
D) Depremlerin oluşması
E) Sıcak su kaynaklarının oluşması

9Aşağıdakilerden hangisi, bir bölgede kaplıcaların yaygın olmasının nedenlerindendir? ( 4 puan )
A) Yükseltisinin fazla olması
B) Yer şekillerinin engebeli olması
C) Yer kabuğunda kırık hatlarının yaygın olması
D) İklim koşullarının elverişli olması
E) Bitki örtüsünün çeşitlilik göstermesi
10

Yukarıdaki haritada numaralandırılmış nehirlerin isimlerini aşagıya yazınız (20 puan )
1- 2- 3- 4- 5-
6- 7- 8- 9- 10-
Soruların doğru ve tam cevaplarının puan değerleri soruların yanına yazılmıştır.

10. sınıf matematik sıfır polinomu konu anlatımı ve çözümlü örnekleri

SIFIR POLİNOMU

P(X) = anxn + an-1xn-1 + ... + a2x2 + a1x + a0 polinomunda,
an = an-1 = ... = a1 = a0 = 0 ise; P(x) = 0xn + 0xn-1 + ... + 0x2 + 0x + 0 polinomuna, sıfır polinomu denir.

Sıfır polinomu, 0 ile gösterilir. Sıfır polinomunun derecesi belirsizdir.

Örnek
P(x) = (m + 3)x2 + (n – 5) x + 1 polinomunun sıfır polinomu olması için; m, n ve t reel sayılarını belirtelim.

Çözüm
P(x) polinomunun sıfır polinomu olması için;
m + 3 = 0, n – 5 = 0, t = 0 ;
m = -3, n = 5, t = 0 olmalıdır.

10. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 119. sayfa cevapları

sayfa 119
a.KONULARI BAKIMINDAN ÖĞRETİCİ METİNLER
*Tıp metinleri * dini metinler * İslam menkıbeleri * öğüt ve bilgi verici metinler
b.Sade ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır.Cümleler kısa ve açıktır.Bu dönem öğretici metinleri din tasavvuf tıp ve tabiat konularında yazılmıştır.Bu yüzyılda yazılan öğretici metinler aydınlatıcı ve yol gösterici metinlerdir.
ÖLÇME DEĞERLENDİRME
1.a
2.T A S A V V U F
3.e
4.Makalat adlı eseri...Hacı Bektaş Veli...yazmıştır.
14.yy öğretici metinleri anlatım biçimleri bakımından...manzum..ve...mensur...olmak üzere iki gruba ayrılır.
5.D,Y,D,D,Y,D,Y
arkadaşlar 120deki 5, soru
d d d d y d y
121 , sayfayı zaten sınıfta yazcaksınız şiiri
123;birim değeri;beyit
birim sayısı;5
birimlerde anlatılanlar,
1.şair sevgilinin yüzünü açmasını ve yürümesini bahçedeki varlıkların bunu görmesini istemiştir
2.bu beyitte ise,şair aşk aşka sevgilinin aşkından düştüğünü ve amansız bir dert olduğunu anlatmıştır
3.sevgilinin aşkınkından perişan olduğunu anlatmıştır
4.duyduğu aşktan dolayı kaburga kemiklerinin bile sayılabileceğini ve bu ahliyle musikara benzediğini
5.güzellere acımasız şefkatli değilller demenin yanlış olduğunu vurgulamktadır
TEMA;aşktır
ç.beyitlerin yerlerini değiştirdiğimizde anlamda bi değişiklik meyadana gelmez çünkü beyitler kendi arasında uyumludur.
d.yaşanması mümkün değildir çünkü hayali unsurlar vardır.
egazel nazım şeklinin özelliklerini yazcaksınız bunu bulabilirsiniz
f ikisininde nazım şekli gazel nazım birimi beyit temaları aşk ölçü aruzdur
124.2.soru:ses benzerlikleri var ahengi sağlayan unsurlar var
125.4.soru;gül ve nesrin sevgilinin yanagı
servi ve sanavber;sevgilinin yürüyüşü
gülnar; rengi ve şekli dolasıyla aşığın vücudunaki yaralar

11. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 81. sayfa cevapları

sayfa 81
hazırlık
1)bu sözle sanat eserinde sanatcının üslubunun önemi vurgulanmıstır.bu sanatcının hangi sanat dalında olursa olsun,sanatcının estetik yönünün kuvvetli olması gerektiğinin ifade etmektedir.
2)bu sözle dergilerin sanat,edebyat,düşünce konularının özgürce konusulduğu,yayınlandığı birer yer olduğunu ifade etmektedir.

LYS/YGS (Öss) Tercih Dönemi

Öss Tercih Dönemi




Öss tercih ve yerleştirme dönemleri, psikolojik açıdan sınavdan önceki zamandan bile daha fazla panik yaratmaktadır.Sınavın açıklanması, tercihlerin yapılması ve tercihlerin açıklanması son derecede heyecan içerisinde geçen dönemler olarak bilinmektedir.



Yapılması gereken, adayın kendi istediği bölümünü tercih listesinden işaretlemesidir.Sözgelimi bir adayın puanı tıp fakultesini rahatlıkla kazanabilecek düzeyde olabilir.Ancak o öğrencinin gözünde sadece müzik veya güzel sanatlar eğitimini almak varsa, tıp fakultesini kazansa bile mutlu olmayacaktır.Bundan ötürü belki mesleğini de layıkıyla yerine getirmekte zorlanacaktır.

Puanınız her ne olursa olsun, tercih döneminde kendi istediğiniz ve sevebileceğiniz bölümleri işaretlemeyi unutmayın.

Bölümün veya fakultenin size maddi anlamada kazandırabilecek bazı özellikleri bulunabilir.Ama mutluluk ve huzur olamadıktan sonra yapacağınız meslekte başarılı olmayı bekleyemessiniz.Aileler de bu konuda bilinçlenmeli, öğrencinin kişisel özelliklerini dikkate almak zorundadır.


Tüm bunları öss tercih sürecinde dikkate alarak işlem yapmalısınız.Ayrıca tercihlerinizde, gideceğin şehrin sosyo ekonomik özelliklerini incelemeden tercihlerde bulunmanız da sizi hayal kırıklığına sürükleyebilir.Barınma ve sosyal imkanları kısıtlı olan şehirlere bilmeden üniversite okumayan gençlerimizde, hayal kırıklığı oranı yüksek derecededir.

9. Sınıf Türk Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları - 64., 65., 66., 67., 68., 67., 68., 69., 70., 71., 72., 73., 74., 75., 76., 77., 78., 79., 80., 81., 82. sayfa

64)=1.=>''D'' ''y''
67)=1.=>hikaye metnin de anlam kaybı daha az olurdu çünkü redif ve kafi
ye kullanılmamıştır
68)=3.gerçek hayatta yaşanılır niteliktedir yani yaşanılabilir
71)=1.''D'' ''Y''
71)=2.=>çaban ve kır yaşamını,doğa güzelliklerini anlatan şiir ''PASTORAL ŞİİRDİR''
=>amacı bilgi ve öğüt vermek,yol göstermek olan şiir ''DİDAKTİK ŞİİR''
=>bir kişiyi,bir durumu veya olayı yermeye,toplumun aksayan yönlerini iğnelemeye yönelik şiir ''SATİRİK ŞİİRDİR''
71)=3.manzumelerin sanatsal özellik taşıyanlarına MENSUR denir
71)=4.cevap A)her iki şiirde de kafiye kullanılmıştır

olcme degerlendırme;
1.soru,Y D
2.soru;anlam ıfade eder tema etrafında toplanır.
3.soru;E
4.soru;C
5.soru;askı yorumlamıs bırbırlerıne kavusamadıgını anlatmıs

78= ok şiiri nazım biri 4 lüktür 11 hece ölçüsüyle yazılmıştır
79= 7 li hece ölçüsüyle yazılmış şiiirde hayatı agır yaşam koşullarından sıkılan daplar başbaşa bırakmak istemesini anlatır pastoral şiirdir içinde dogal olayları anlatır
81 = davet şiiri birim sayısı 4 lüktür serbesr nazım şekli serbest hece ölçüsü
84= 1 d=y
2=fenasüp
3=c
4= d
5= tevriye sanatı

sayfa 84:
ölçme ve değerlendirme:
1-D,Y
2-uygunluk(tenasüp)
3-C
4-D
5-hüsn-ü tahlil sanatı ile açık istiare vardır.
sayf86:
2.ünite ölçme değerlendirme:
1-Y,D
2-didaktik
3-modern şiir
4-D
5-telmih
6-E
7-D
8-E
9-E
10-A

sayfa 87:bulmaca:
1-zihniyet
2-yöntem
3-türkü
4-manzume
5-didaktik
6-koşma
7-kafiye
8-ahenk
9-aruz
10-beyit
11-aliterasyon
12-epik

sayfa 80;

1.sorusu;dıdaktık bıır sıırdır.
7 lık hece olcusuyle yazılmısıtr.
3.soru;1.konuda;
kendı ıcınden ne hıssederse onu yaptıgını soyluyor.
2.konuda
evlerın bınaların olusaumunu bınaların ve evlerın yok olusmunu anlatıyor.
3.konuda;
velvelerın oldugu gun tukenmesını(bıtmesını)soyluyor .
81.9.soru;;

tezat sanatı:zıt kavramlarınnın bır arada kullanılması cennet =cehennem gıbı
tesbıh sanatı;benzeyen benzetme sanatı edatlı sanat tek unsuru ıstıare

sayfa 82;
1.soru;;
nazım bırımı beyıttır.
kafıye kullanılmıstır.
hece olcusu vardır.
mubalaga sanatı kullanılmısıttr.
3.soru::
camı avlusundan bahsedıyor. bu camınınde eskı oldugunu soyluyor..