Verimli ders çalışma teknikleri!
*Program yap
*Konuları sınıflandır
* Renkli kalemler güzel defterler kullan
*Anlamadan geçme denir artık bu değişti pekiştirmeden geçme
* Sevmediğiniz dersi sevdiğiniz derse çalışmak için önkoşul olarak koy
* Sessiz yerde çalış, zaman zaman grupla çalış
* Matematikte konuları iyice sınırla tek bir alanda çalış aynı noktaya sürekli yoğunlaş
* Günde şu kadar bu kadar çalışacağım deme senin ihtiyacını bul o kadar çalış
* Kazanamazsam ne olur sorusuna cevap aramaktan vazgeç
*Kazanırsam ne kadar seviniriz, nasıl kutlarız sorusuna cevap ara
* En iyi Öğrenme yöntemi öğrenmeyi öğrenmektir, nasıl öğrendiğini öğren ve o şekilde Öğrenmeye başla! Yazarak mı, dinleyerek mi, konuşarak mı vb gibi
*Kodlamayı öğren her şeyi saçma da olsa kodlamaya çalış
*Zor olanı başardığında kendini ödüllendir.
* Çalışmalarını sürekli ölç ve değerlendir
31 Ağustos 2013 Cumartesi
Öss Sırasında En iyi Verimi Almak
Öss Sırasında En iyi Verimi Almak
Öss sınavı gelip çattığı gün bir çok aday hem sabırsızlıkta hem de telaş ve panik içerisinde kalmaktadır.Halbuki sınavdan çıkıldığında bitmez gibi düşünülen sürenin göz açıp kapayıncaya kadar geçtiği görülecektir.
Sınav anında en iyi verimi almak istiyorsak öncelikle panik olayını üzerimizden atmamız gerekmektedir.
Dengeli yapılmış bir kahvaltı ve dinç bir gün sizlere yararlı olacaktır.
Asla çözemediğiniz soruları sınav anında kafanıza takarak zaman öldürmeyiniz.Hemen öteki soruya geçmeniz sizin açınızdan iyi olacaktır.
Zamanım yetişmeyecek gibi bir derde düşüp, soruları hızlı hızlı okumaya çalışmayın.Bu şekilde bir durum hata yapma oranınızı arttıracaktır.Sınav sırasında yapılan ufak hataların bir seneye mal olduğunu unutmayınız.
Öss sınavı gelip çattığı gün bir çok aday hem sabırsızlıkta hem de telaş ve panik içerisinde kalmaktadır.Halbuki sınavdan çıkıldığında bitmez gibi düşünülen sürenin göz açıp kapayıncaya kadar geçtiği görülecektir.
Sınav anında en iyi verimi almak istiyorsak öncelikle panik olayını üzerimizden atmamız gerekmektedir.
Dengeli yapılmış bir kahvaltı ve dinç bir gün sizlere yararlı olacaktır.
Asla çözemediğiniz soruları sınav anında kafanıza takarak zaman öldürmeyiniz.Hemen öteki soruya geçmeniz sizin açınızdan iyi olacaktır.
Zamanım yetişmeyecek gibi bir derde düşüp, soruları hızlı hızlı okumaya çalışmayın.Bu şekilde bir durum hata yapma oranınızı arttıracaktır.Sınav sırasında yapılan ufak hataların bir seneye mal olduğunu unutmayınız.
9. Sınıf Türk Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları - 107-109. sayfalar
107-109. sayfa
1:ilk resme baktığımızda dıştan bir görünüm war ikinci resimde sepetçiler kasrının içinden bi görünüm war üçüncüde ise arkadan bir görünüm war buu resimlerin farklı olmasının sebebide resmin değişik yerlerden çekilmişş olmasıdır.
inceleme
1:kafa kağıdı:kahraman anlatıcının bakış açısı
suç:gözlemci figürünün bakış açısı
eşek:kahraman anlatıcının bakış açısı
2:değildir.
4:betimlemeyi kullanarak dile yüklediği değerler.
6:göndergesel.
8:kullanmayızz.dil:edebi dil
ölçme değerlendirme:
1: y,d
2:kahraman anlatıcının bakış açısıyla
3:d
4:d
5:ilahi bakış açısı
1:ilk resme baktığımızda dıştan bir görünüm war ikinci resimde sepetçiler kasrının içinden bi görünüm war üçüncüde ise arkadan bir görünüm war buu resimlerin farklı olmasının sebebide resmin değişik yerlerden çekilmişş olmasıdır.
inceleme
1:kafa kağıdı:kahraman anlatıcının bakış açısı
suç:gözlemci figürünün bakış açısı
eşek:kahraman anlatıcının bakış açısı
2:değildir.
4:betimlemeyi kullanarak dile yüklediği değerler.
6:göndergesel.
8:kullanmayızz.dil:edebi dil
ölçme değerlendirme:
1: y,d
2:kahraman anlatıcının bakış açısıyla
3:d
4:d
5:ilahi bakış açısı
İstiklal Marşı Kabulü ve Tarihçesi
12 Mart 1921
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;
Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
Mehmet Akif Ersoy
12 Mart 1921 tarihli oturumda İstiklal Marşı şiiri Millî Marş olarak kabul edildi.
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;
Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
Mehmet Akif Ersoy
12 Mart 1921 tarihli oturumda İstiklal Marşı şiiri Millî Marş olarak kabul edildi.
9. sınıf matematik dersi denklem ve eşitsizlik soruları ve cevapları
1-) k bir reel sayı olmak üzere
2x+k=12 denkleminin kökü 8 olduguna göre k kaçtır?
Denklemin kökü 8 olduğuna göre x = 8 demektir.
2.8 +k = 12
16 + k =12
k = -4
2-) 3(2x-1)-4(x-5)=7
denkleminin kökü kaçtır?
6x -3 -4x + 2o = 7
2x + 17 = 7
2x = -1o
x = 5
3-)x-5/4 - x+2/3 =x-3
denkleminin kökü kaçtır?
Payda eşitliyoruz . .
3x-15/12 - 4x-8/12 = 12x-36/12
3x-15-4x-8 = 12x-36
-x -23 = 12x-36
x = 1
2x+k=12 denkleminin kökü 8 olduguna göre k kaçtır?
Denklemin kökü 8 olduğuna göre x = 8 demektir.
2.8 +k = 12
16 + k =12
k = -4
2-) 3(2x-1)-4(x-5)=7
denkleminin kökü kaçtır?
6x -3 -4x + 2o = 7
2x + 17 = 7
2x = -1o
x = 5
3-)x-5/4 - x+2/3 =x-3
denkleminin kökü kaçtır?
Payda eşitliyoruz . .
3x-15/12 - 4x-8/12 = 12x-36/12
3x-15-4x-8 = 12x-36
-x -23 = 12x-36
x = 1
10. sınıf biyoloji ders kitabı 90. sayfa cevapları
(sayfa 90)
A--
1)D
2)Y - Işıklı ortamda da gerçekleşir.
3)D
4)Y
5)D
6)Y
7)Y
B---
1)mitokondri
2)organik madde
3)stroma
4)ATP ve NADPH
5)Kemoototrof
A--
1)D
2)Y - Işıklı ortamda da gerçekleşir.
3)D
4)Y
5)D
6)Y
7)Y
B---
1)mitokondri
2)organik madde
3)stroma
4)ATP ve NADPH
5)Kemoototrof
10. sınıf Coğrafya 2.dönem 3.yazılı soruları
SÜLEYMAN DEMİREL Ç.P. LİSESİ COĞRAFYA-2 II DÖNEM III YAZILI SINAV SORULARI☼
Adı: Soyadı:
Sınıfı: No:
A) Aşağıdaki Boşlukları Doldurunuz ( 2P)
1- ………….……… haberleşmede ilk olarak posta güvercinlerini kullandılar.
2- Ülkemizde çalışan nüfusun en fazla olduğu ekonomik faaliyet kolu ………………………. dır/dir/dür .
3- Ülkemizde nüfus artış hızının en düşük olduğu dönem………….……… - …………………. arasıdır.
4- .Ülkemizde bulunan ……………… ve ………………. Gölleri karstik göllerdir.
5- İzmir limanı’nın çok fazla gelişmesinin nedeni ………………..…………… geniş olmasıdır.
6- Murgul, Ergani, Küre şehirleri fonksiyonlarına göre ………………….. şehirlerindendir.
7- Yeryüzünün dar kesimlerinde görülen bitkilere ………………….. bitkiler denir. Ülkemizdeki bitkilerin …………. Kadarı bu bitkilerdendir.
B) Aşağıdaki Soruları Cevaplayınız (6+6P)
1- Ülkemizdeki görülen göçleri engellemek veya en aza indirmek için alınabilecek tedbirler Hakkında bilgi veriniz.
2- GAP projesinin bölgeye sağladığı kazançlar hakkında bilgi veriniz.
-
-
-
-
C) Aşağıdaki Cümleleri Doğru(D) yada Yanlış(Y) Olarak İşaretleyiniz.Yanlış olan yeri belirtip doğrusunu yazınız( 3P)
1- Coğrafi keşifleri ilk başlatan Ülkeler İngiltere ve Portekiz dir. Doğrusu:
2- Doğuda okur-yazar kadın nüfus oranı batıdaki okur-yazar kadın nüfustan fazladır.
Doğrusu:
3- . Kalkolitik Çağda tarım yapılmış ve hayvanlar evcilleştirilmiştir. Böylece insanların yaşam biçiminde en köklü gelişmeler yaşanmıştır.
Doğrusu:
4- . Osmanlılar döneminde ilk nüfus sayımı asker sayısını ve vergi yükümlülerini belirlemek için 1831 yılında Abdülmecit döneminde yapılmıştır.
Doğrusu:
5- . Karadeniz bölgesi yer şekillerinin engebeli olması nedeniyle toplu yerleşmelerin en çok görüldüğü bölgemizdir.
Doğrusu:
6- Cebeli Tarık Boğazı ispanya ve Portekiz arasında yer alır. Akdenizi Atlas Okyanusuna bağlar
Doğrusu:
7- İletişimde en ileri nokta bilgisayar ve internetle yapılan iletişimdir..
Doğrusu:
8- En ucuz ulaşım sistemi denizyolu sonra demiryoludur. Doğrusu:
D) Aşağıdaki Test Sorularını Cevaplayınız.(4 P)
1- Ege Bölgesinde makilerin kıyıdan iç kısımlara doğru genişlemesinde aşağıdakilerden hangisinin payı fazladır?
A) Dağların uzanış yönünün
B) Enlemin
C) Boylamın
D) Yükseltinin
E) Yıllık sıcaklık farkının
2- Türkiye’de ve Dünya’da yerleşmeler üzerindeki etkenler doğal ve beşeri faktörler olmak üzere iki gruba ayrılır.
Aşağıda verilen etkenlerden hangisi yerleşmeye etki eden doğal etkenlerden değildir?
A) Hidrolojik faktörler
B) Klimatik faktörler
C) Ticari faktörler
D) Topografik faktörler
E) Toprak faktörü
3- Yukarıdaki Türkiye haritasında mevsimlik işçi göçü hareketlerinin yönleri gösterilmiştir. Buna göre, aşağıdaki yorumlardan hangisi yapılamaz?
A) 1 numaralı göç özellikle bağbozumu döneminde artar.
B) 2 numaralı göç pamuk toplama döneminde artar.
C) 3 numaralı göç fındık toplama döneminde artar.
D) 2 numaralı göçlerde son zamanlarda azalma görülür.
E) 1 numaralı göçler oran olarak diğerlerinden fazladır.
4- Baharat ve ipek yollarının zamanla önemlerinin azalmasında aşağıdakilerden hangisi daha çok etkili olmuştur?
A) Yeni ürünlerin yetiştirilmesi
B) Dünya nüfusunun hızla artması
C) Ülkeler arasında ticaretin artması
D) Yeni ticaret yollarının bulunması
E) Yolların güvenliklerinin giderek azalması
5- I- İlk televizyon yayını yapıldı
II- Telefon icat edildi.
III-Kişisel bilgisayar üretildi
IV-Matbaa icat edildi.
Yukarıda verilen olayların tarihsel gelişimi bakımından önce gerçekleşenden sonra gerçekleşene doğru sıralanışı nasıldır?
A) I-II-III-IV B) I-III-IV-II C) II-I-IV-III
D) III-IV-II-I E) IV-II-I-III
Adı: Soyadı:
Sınıfı: No:
A) Aşağıdaki Boşlukları Doldurunuz ( 2P)
1- ………….……… haberleşmede ilk olarak posta güvercinlerini kullandılar.
2- Ülkemizde çalışan nüfusun en fazla olduğu ekonomik faaliyet kolu ………………………. dır/dir/dür .
3- Ülkemizde nüfus artış hızının en düşük olduğu dönem………….……… - …………………. arasıdır.
4- .Ülkemizde bulunan ……………… ve ………………. Gölleri karstik göllerdir.
5- İzmir limanı’nın çok fazla gelişmesinin nedeni ………………..…………… geniş olmasıdır.
6- Murgul, Ergani, Küre şehirleri fonksiyonlarına göre ………………….. şehirlerindendir.
7- Yeryüzünün dar kesimlerinde görülen bitkilere ………………….. bitkiler denir. Ülkemizdeki bitkilerin …………. Kadarı bu bitkilerdendir.
B) Aşağıdaki Soruları Cevaplayınız (6+6P)
1- Ülkemizdeki görülen göçleri engellemek veya en aza indirmek için alınabilecek tedbirler Hakkında bilgi veriniz.
2- GAP projesinin bölgeye sağladığı kazançlar hakkında bilgi veriniz.
-
-
-
-
C) Aşağıdaki Cümleleri Doğru(D) yada Yanlış(Y) Olarak İşaretleyiniz.Yanlış olan yeri belirtip doğrusunu yazınız( 3P)
1- Coğrafi keşifleri ilk başlatan Ülkeler İngiltere ve Portekiz dir. Doğrusu:
2- Doğuda okur-yazar kadın nüfus oranı batıdaki okur-yazar kadın nüfustan fazladır.
Doğrusu:
3- . Kalkolitik Çağda tarım yapılmış ve hayvanlar evcilleştirilmiştir. Böylece insanların yaşam biçiminde en köklü gelişmeler yaşanmıştır.
Doğrusu:
4- . Osmanlılar döneminde ilk nüfus sayımı asker sayısını ve vergi yükümlülerini belirlemek için 1831 yılında Abdülmecit döneminde yapılmıştır.
Doğrusu:
5- . Karadeniz bölgesi yer şekillerinin engebeli olması nedeniyle toplu yerleşmelerin en çok görüldüğü bölgemizdir.
Doğrusu:
6- Cebeli Tarık Boğazı ispanya ve Portekiz arasında yer alır. Akdenizi Atlas Okyanusuna bağlar
Doğrusu:
7- İletişimde en ileri nokta bilgisayar ve internetle yapılan iletişimdir..
Doğrusu:
8- En ucuz ulaşım sistemi denizyolu sonra demiryoludur. Doğrusu:
D) Aşağıdaki Test Sorularını Cevaplayınız.(4 P)
1- Ege Bölgesinde makilerin kıyıdan iç kısımlara doğru genişlemesinde aşağıdakilerden hangisinin payı fazladır?
A) Dağların uzanış yönünün
B) Enlemin
C) Boylamın
D) Yükseltinin
E) Yıllık sıcaklık farkının
2- Türkiye’de ve Dünya’da yerleşmeler üzerindeki etkenler doğal ve beşeri faktörler olmak üzere iki gruba ayrılır.
Aşağıda verilen etkenlerden hangisi yerleşmeye etki eden doğal etkenlerden değildir?
A) Hidrolojik faktörler
B) Klimatik faktörler
C) Ticari faktörler
D) Topografik faktörler
E) Toprak faktörü
3- Yukarıdaki Türkiye haritasında mevsimlik işçi göçü hareketlerinin yönleri gösterilmiştir. Buna göre, aşağıdaki yorumlardan hangisi yapılamaz?
A) 1 numaralı göç özellikle bağbozumu döneminde artar.
B) 2 numaralı göç pamuk toplama döneminde artar.
C) 3 numaralı göç fındık toplama döneminde artar.
D) 2 numaralı göçlerde son zamanlarda azalma görülür.
E) 1 numaralı göçler oran olarak diğerlerinden fazladır.
4- Baharat ve ipek yollarının zamanla önemlerinin azalmasında aşağıdakilerden hangisi daha çok etkili olmuştur?
A) Yeni ürünlerin yetiştirilmesi
B) Dünya nüfusunun hızla artması
C) Ülkeler arasında ticaretin artması
D) Yeni ticaret yollarının bulunması
E) Yolların güvenliklerinin giderek azalması
5- I- İlk televizyon yayını yapıldı
II- Telefon icat edildi.
III-Kişisel bilgisayar üretildi
IV-Matbaa icat edildi.
Yukarıda verilen olayların tarihsel gelişimi bakımından önce gerçekleşenden sonra gerçekleşene doğru sıralanışı nasıldır?
A) I-II-III-IV B) I-III-IV-II C) II-I-IV-III
D) III-IV-II-I E) IV-II-I-III
10. sınıf matematik 2. derece denklemleri örnek soru ve çözümleri
1) a eşit değil 0
axkare+(b-akare).x-ab=0 denkleminin köklerinden biri ?
A)-a B)-a/b C)a/b D)-b/a E)1/a
axkare+(b-akare).x-ab=0 denkleminin köklerinden biri ?
A)-a B)-a/b C)a/b D)-b/a E)1/a
Doğru Lise için hedefinizi belirlediniz mi?
Doğru Lise için hedefinizi belirlediniz mi?
SBSde hedef belirlemek çok önemlidir çünkü ilköğretim sonunda girilebilecek 6 çeşit sınav vardır.
Orta Öğretim Kurumları Öğrenci Seçme Sınavı, Seviye Belirleme Sınavı (SBS)
- Askeri Okullar Sınavları
- Özel Okullar Sınavı,
- Polis Koleji Sınavı
- Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı
Bu liselerden birini seçmemiz gerekiyor, Eğer bir hedefimiz yoksa rüzgardaki yaprak gibi oradan oraya savrulur gideriz. O yüzden bir hedef seçmemiz şart bu hedefi seçerken de muhakkak gerçekçi olmalı yapabileceğimiz şeyleri hedeflemeliyiz yoksa hayal kırıklığına uğrayabiliriz. Hedefimizi kişiye özel seçmeliyiz, başkalarının etkisinde kalınarak seçilen hedefler LGS de motivasyonumuzu düşürecektir. Hedefimiz ulaşabileceğimizin en yükseği olmalı ki hedefimiz bizi çağırsın ve biz de ona koşalım
SBSde hedef belirlemek çok önemlidir çünkü ilköğretim sonunda girilebilecek 6 çeşit sınav vardır.
Orta Öğretim Kurumları Öğrenci Seçme Sınavı, Seviye Belirleme Sınavı (SBS)
- Askeri Okullar Sınavları
- Özel Okullar Sınavı,
- Polis Koleji Sınavı
- Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı
Bu liselerden birini seçmemiz gerekiyor, Eğer bir hedefimiz yoksa rüzgardaki yaprak gibi oradan oraya savrulur gideriz. O yüzden bir hedef seçmemiz şart bu hedefi seçerken de muhakkak gerçekçi olmalı yapabileceğimiz şeyleri hedeflemeliyiz yoksa hayal kırıklığına uğrayabiliriz. Hedefimizi kişiye özel seçmeliyiz, başkalarının etkisinde kalınarak seçilen hedefler LGS de motivasyonumuzu düşürecektir. Hedefimiz ulaşabileceğimizin en yükseği olmalı ki hedefimiz bizi çağırsın ve biz de ona koşalım
Dünyada ve Ülkemizde Nevruz Kutlamaları
Kazakistan
Kazaklar, Nevruz törenlerinde Mevlid okuturlar. Evler baştan başa temizlenir, herkes en iyi elbiselerini giyer. Nevruz törenleri sırasında ev duvarlarına veya çeşitli eşyalar üzerine kil kaplar atılarak parçalanır. Ateş üzerinden atlanır. Ateşten atlamaların, eski yılın kötülüklerinden ve hastalıklarından sıyrılmak, yeni yıla sağlıklı bir şekilde girmek için yapıldığı tespit edilmiştir. Kazaklar, Nevruz'da yaptıkları yemeğe "Nevruz-köcö" adını verir. Nevruz çorbası veya lapa adı verilen başka bir yemek de yaparlar ki, bunları o gün komşulara dağıtırlar.
Kırgızistan
Kırgızlar, yeni yılın ilk gününe Nooruz adını vermeket ve bugün "Nooruz köcö" denilen özel bir yemek yemektedirler. "Köcö", darı yarması yahut bulgur konulmak suretiyle yapılan bir nevi tirittir. "Auz köcö" denilen "kavut" da bu günün özel yemeklerindendir.
Kırgız yılı, gece ile gündüzün bir olduğu günde yapılan Nevruz Festivali ile başlamaktadır.
Yılbaşı bayramı 21 Mart'tır.
Özbekistan
Özbekistan'ın Semerkand, Buhara, Andican taraflarında Nevruz törenleri, Nevruz günü başlamakta ve bir hafta devam etmektedir. Halk, bu Nevruz eğlencelerine "Seyil Eğlenceleri" adını vermektedir. Halk bu Nevruz eğlencelerine "Seyli Eğlenceleri" adını vermektedir. Seyil yerleri dönme dolaplar, çalgıcılar, beççeler, seyyar satıcılarla dolar. Nevruzun birinci günü, halk çadır çadır gezerek birbirlerinin bayramını kutlar. Bu ziyaretler sırasında ikram edilen yemek, "aş" adı verilen pilavdır. Ayrıca çay ve çeşitli meyveler de sunulur. Köpkari, güreş, at yarışları ve horoz dövüşleri gibi spor gösterileri düzenlenir. Nevruz kutlamalarından esinlenmiş tiyatro eserleri sahnelenir.
Türkmenistan
Türkmenler, yeni yılın ilk gününe Novruz adını verirler. Novruz'dan beş altı gün önce, her Türkmen ailesi temizlik yapmaya başlar. Novruz için Türkmen çöreği, Türkmen petiri, külce, yağlı börek, şekşeke, koko, bovursak, Türkmen palovu hazırlanır. Ne kadar çok yiyecek hazırlanırsa, yeni yılın o denli iyi geçeceğine inanılır. Semeni, Novruz'un özel yiyeceğidir.
Birkaç aile birleşip büyük bir kazanda buğday özüne, un, su ve şeker ekleyerek hazırlarlar. Bir gün önceden pişirilmeye başlanan semeni, 21 Mart sabahı hazır olur.
Azerbaycan
Azerbaycan'da Nevruz, üç gün sürmektedir. Her yıl Mart ayının 21-23'üncü günleri, büyük törenle kutlanır. Nevruz'dan sonraki en önemli gün, "ahir çerşenbe/son çarşamba" dır. Bu güne, "ılin ahir tek tek" günü de denir. Bayram ayı içindeki dört haftanın Çarşamba günleri de önemlidir. Buna "üskü" denilmektedir. "Ahir çerşenbe"den önceki Salı günü mezarlığa giden erkekler, Fatiha okuyup dönerler. Kadınlar ise mezarlığa, hazırladıkları helva, pilav ve daha başka yiyecekler ile gitmektedir. Kur'an-ı Kerim okunur, Fatihaların ardından yemekler fakirlere dağıtılıp, 1-2 saat sonra mezarlıktan ayrılınır. Kabir-üstü uygulaması da sona erer.
Azerbaycan'da salıyı çarşambaya bağlayan gece "ahir-çerşenbe" denir. "Ahir çerşenbe" de yapılması gerekli işlerin başında evin, eşyanın, kap kacağın yıkanması ve temizlenmesi işi gelmektedir. Pülenberi adı verilen üzerliğin yakılması adetinin yanısıra, en az yedi yemişten oluşan "yeddi-levin" gecesi yapılmaktadır. "Gapı Pusma" adeti gençlerin niyet tutarak komşu kapılarını dinlemeleri ile ilgilidir. İlk duyulan söz, yeni yılın lehine veya aleyhine yorumlanmasına neden olur.
"Ahir çerşenbe" nin diğer bir âdeti de, "suya yüzük atma" oyunudur. Odanın ortasına su dolu leğen getirilir, leğenin etrafını saran kızlar yüzüklerini leğenin içine atarlar. Üstü bezle örtülü leğenden, kızlardan birisi bayatı söyleyerek leğenin içinden yüzük çıkarır, çekilen yüzük kime aitse, bayatı da onun olur.
Su-başı âdetleri: Ertesi gün, gün doğmadan su kaynağına gidilir, el yüz yıkanır. Kızlar iki ellerinin başparmaklarını ip ile bağlayarak, suyun üzerinden atlarlar. Daha sonra parmaklarındaki ipi keserek suya atarlar. Böylece kısmetlerinin açılacağına inanırlar.
Su başına gidenler, kaynağın gözünden yedi küçük taş alarak, su kabının dibine koyarlar. Bu taşlar, bir dahaki âhir çerşenbeye kadar kabın dibinde kalır. Su dönüşü, üç böğürtlen dalı koparılarak eve getirilir. Bunlar da bir sonraki âhir çerşenbeye kadar takıldığı yerde kalır.
Nevruz'dan bir gün öncesine, "baca-baca" denir. Çeşitli renklere boyanmış, suda pişirilmiş yumurtalar, kapı kapı dolaşan çocuklara verilir. Çocuklar o gün gruplar halinde dolaşarak;
Nevruz, Nevruz bahara
Güller güller nahara
Bağçamızda gül olsun
Gül olsun, bülbül olsun
şeklinde bayatılar, maniler söylerler. Çocuklar yeşil alanlarda boyalı boyalı yumurtalar ve aşıklarla oyun oynarlar.
"Baca-baca" gününün gecesi "bacadan şal atma" âdeti görülür. Akşam üzeri yine tongallar yakılır, üzerinden atlanır, gece olunca çocuklar uçlarına uzun ip bağlı heybeleri, hısım ve akrabalarının bacalarından sallandırırlar, gençler bellerine bağladıkları şalı bacadan sarkıtırlar. Ev sahibi şalı sarkıtan tahmini kişi için, en uygun armağanı şala bağlar.
Yeddi-levin gecesinin sabahında, bir ağaca kalın bir iple küflen (salıncak) asılır. Genç kızlar ve delikanlılar sıra ile sallanır. Bu oyuna küfdibi, küfyeli gibi adlar verilir. Küflende sallanan kişi, mani okur, etrafındakiler ona cevap verir.
Bayram günü erkekler ve kadınlar, ayrı ayrı toplanarak bayramlaşırlar. O yıl ölenlerin, evleri ziyaret edilir. Bu gün yas tutulması günah sayılır. Evler dolaşılarak şeker, pirinç, yumurta vb. yiyecekler fakirlere dağıtılır. Hasta ve dost ziyaretleri önemlidir.
Nevruz: Karapapaklar'da Nevruz, Kırım Türkleri'nde Navrez, Gündönümü; Batı Trakya Türkleri'nde Mevris, Makedonya ve Kosova Türkleri'nde Sultan-ı Navrız adlarıyla kutlanmaktadır.
Türkiye
Anadolu'da "Sultan-ı Nevruz", "Nevruz Sultan", "Mart Dokuzu" ve "Mart Bozumu" gibi adlarla bilinen Nevruz, gelenekleriyle bütün Türk toplumu içerisinde yaşamaya devam etmektedir.
Ağaç işleriyle uğraşmaları nedeniyle tahtacı olarak isimlendirilen Tahtacı Türkmenleri'nde; Nevruz Bayramı eski Martın dokuzudur ve Sultan Nevruz olarak adlandırılmaktadır. Nevruz, Tahtacı Türkmenleri'nin yaylaya çıkışında; 22-23 Mart tarihlerinde kutlanmaktadır. Tahtacı, Türkmenlerinde Nevruz; ölülerin yedirilip içirildiği gün olarak kabul edilir. Burada eski Türk inanç sisteminin atalar kültü kendini göstermektedir.
22 Mart, Nevruz'dan bir gün önceyi karşılamaktadır. Bu gün Nevruz hazırlıkları yapılır. Çamaşırlar yıkanır, yemekler hazırlanır. Nevruz günü yenilen yemekler arasında ıspanaklı börek, soğan kabuğu ile boyanmış yumurtalar, yufka, sarı-burma, şeker, leblebi, lokum sayılabilir. Bu arada yakın akraba ve komşular, birbirlerine Nevruz ziyaretine gidip gelmeye başlarlar.
23 Mart sabahı erken kalkılır. Yeni ve temiz elbiseler giyilerek, önceden hazırlanan yiyeceklerle birlikte mezarlığa gidilir. Mezarlığın başında bulunan ocaklarda kahve pişirilir, sohbet edilir. Herkes komşu mezarları ziyaret etmek ve çay, kahve içmek zorundadır. Daha sonra topluca yemek yenir. Bu arada sazlar çalınır, şarkılar, türküler söylenir. Ağaçlara salıncaklar kurulur. Çocuklar "bayrak" adı verilen uçurtmaları uçururlar.
Öğleden sonra kadınlar geniş bir tabağa çerezler koyarak, "hak üleştirir" ler. Yiyecekler gelen geçene dağıtılarak, "ölünün ruhuna değsin" dileğinde bulunur.
Yemekten sonra aile fertleri teker teker mezar taşını öperler, daha sonra mezarlıktan dönülür.
Akşam komşu ve akrabalar, eğlencelerini ve sohbetlerini, yeme ve içmelerini sürdürürler. Sohbetler sabaha kadar devam eder.
Bu bayramda herkes güler yüzlüdür. Suçlar bağışlanır. Bayrama katılmak zorunludur, katılmayan köy halkınca dışlanır.
Yörükler arasında; Nevruz ile birlikte kışın bittiği ve bahar mevsimin başladığı kabul edilir. Köy ve yaylalarda 22 Mart'ta şehirlerde ise Nevruz günü Pazar gününe rastlamazsa, bu tarihi takip eden Pazar günü kutlanır. Köy halkı, 22 Mart sabahı yaylalara doğru yola çıkarlar. Daha önceden "davar evleri" ne yerleşmiş olanlar, köyden gelen akraba ve komşularına ev sahipliği ederler. Köylerden gelen grupla yayladakiler karşılaştıklarında, bir el silah atarak "Nevruzunuz kutlu, dölünüz hayır ve bereketli olsun" şeklinde selamlaşırlar. Gelen misafirler çadırlara yerleşir, kendilerine ikramlarda bulunulur. Sürü sahipleri tarafından kesilen kurbanlar, hep birlikte yenilir. Sünni olan Yörüklerde, imamlar tarafından yapılan dualara halk da katılır ve şükredilir.
Gençler tarafından yapılan eğlenceler düzenlenir, yemekler yenir, şarkı ve türküler söylenir, oyun oynanır. Eğlenceler geç saatlere kadar devam eder.
Bazı bölgelerde, Nevruz'un Hz. Ali'nin doğum günü olduğuna dair inanışın yanı sıra Hz. Ali ile Hz. Fatima'nın evlenme günü olduğuna dair bir inanış da vardır. Ayrıca, kışın sona ererek baharın geldiği, kışlaklardan yaylalara doğru göçlerin başlamasının zamanının geldiği kabul edilir. Nevruz sabahı mürşidin okuduğu duadan sonra, süt içilir. Nevruziye adı verilen nefesler ve Hz. Ali'nin Mevlidi okunur. Bugün şeker, şerbet ve çiçeklerle kutlanır.
Gaziantep ve çevresinde 22 Mart gününe "Sultan Navrız" adı verilir. Halk arasındaki inanca göre 21 Mart'ı 22 Mart'a bağlayan gece Sultan Navrız, belli olmayan bir saatte gökte, ayaklarındaki halhalları gıcırdatarak, önünde gergefini işleyerek, batıdan doğuya göç eden güzel bir kızdır. Başka bir inanca göre ise, "kuş donuna" giren ve ayaklarındaki halhalı gıcırdatarak uçan, bir ermiştir. Nevruz gecesi Sultan Navruz'ın geçtiği saatte uyanık olanların, bütün dileklerinin gerçekleşeceğine inanılır.
Bu sebeple evdeki bütün kap kacağa su doldurulur, sabaha kadar beklenir ve Nevruz gecesi, avluya bir tekne içerisinde ay ışığında su bırakılır ve sabaha kadar ibadet edilir. Yöresel inanca göre dilek kabul edilirse, teknedeki suyun altına dönüşeceğine inanılır. Ertesi sabah ise bütün halk kırlara, bostanlara gider, orada çiğ köfte, şareli pirinç aşı, yumurta, maş piyvazı yerler, çeşitli oyunlar oynarlar, eğlenirler.
Diyarbakır'da; Nevruz günü halk, eğlence ve mesire yerlerine giderek Nevruz'u kutlarlar.
Doğu Anadolu halkı için Nevruz gecesi, kutsallık taşır. Bu gece, canlı cansız bütün varlıkların Tanrı'ya secde ettiklerine inanılır. O gün, herkesin yıllık rızkı ve mukadderati belirlenir. Herkes, güzel ve yeni elbiseler giyerek yeni yıla hazırlanır. Evlerde yemekler yapılır, karşılıklı ziyaretler birbirini takip eder, fakirlere yardım edilir. 17 Mart gününe bağlanan gece, aile reisi aile mensuplarının sayısı kadar küçük taş toplar. Bunları evin bacasının dış kısmında bir yere koyar. Taşların kimi temsil ettiği, daha önceden belirlenir. Bayram sabahı bu taşlar yoklandığında, hangisinin altında kırmızı böcek bulunursa, uğur ona addolunur. Bununla ilgili olarak, ailenin o uğurlu ferdi yüzünden Tanrı'nın rızkının kendilerine verildiğine inanılır.
Mart ayı içinde Anadolu'nun bazı yörelerinde görülen bir başka gelenek de, "kara çarşamba" geleneğidir. Mart ayının ilk çarşambasını içine almaktadır. Bu tarihte törenler yapılır. Çeşitli yiyecekler hazırlanarak birlikte yenilir. Aynı gece gençler bir dilek tutarak, komşularının kapısını dinlerler. Konuşmadan yayık yaymak yaygın bir gelenektir.
Kars ve çevresinde; bu tarihte kapı dinleme, baca-baca âdetleri görülür. Evde bulundurulan çeşitli meyvelerden, baca-baca gezenlere verilir.
Tunceli çevresinde bugün, erkekler alınlarına kara sürerek su kaynaklarına giderler. Bu karaları orada temizleyerek, dua ve niyazda bulunurlar. Bunun yanında, kötülük ve sıkıntılardan kurtulma dileği taşıyan farklı uygulamalara da rastlanmaktadır.
"Kara Çarşamba" geleneğine bağlı olarak, baca çizmek ve taş dizmek olarak anılan uygulamada, bacaların kenarına ev halkını temsil eden taşlar dizilir. Sabaha kadar orada kalan taşların altı, sabah erkenden kontrol edilir. Taşların hangisini altından böcek çıkarsa, o taş için belirlenen kişinin, evin kaderi üzerinde etkili olacağına inanılır.
"Pamuk iğne" olarak adlandırılan oyunda ise, köyden iki genç kız abdest alarak, kalaylanmış bir karavana ile, buz tutmuş suyun başına giderler. Buzu kırıp, karavanayı suya daldırırlar, yedi kez ihlâs suresi okuduktan sonra kabı sudan çekerler.
Çarşamba akşamı "tuzluk gılik" olarak adlandırılan çöreği yiyen erkek yada genç kızın, kiminle evleneceğini yönelik yorumlarda bulunulması bir diğer uygulamadır.
Özellikle Orta Anadolu'da Nevruz, "Mart Dokuzu" olarak bilinir. Diğer bölgelerde olduğu gibi 22 Mart sabahı oldukça erken kalkılır, mezarlar ziyaret edilir, niyet tutulur. Niyetlenecek kişi mezarlardan birer taş alarak, kırka tamamlar. Bir torbaya koyup, niyet tuttuktan sonra evine asar ve bir yıl bekler, niyet kabul olursa, taşların kırkbir adet olacağına inanılır. Bir dahaki Mart Dokuzu'nda, niyet kabul olsa da olmasa da taşlar, iade edilir.
Ziyaretlerden sonra çeşitli yemekler yenilir, oyunlar oynanır, dilekler tutulur, eğlenceler düzenlenir, büyük ateşler yakılır. 21 Mart'ı 22 Mart'a bağlayan gece de seyirlik oyunlar oynanır. Eğlence ve sohbetler geç saatlere kadar sürer.
Nevruz'la ilgili Anadolu'da görülen diğer gelenekler arasında; ağacın güneşten etkilenmemesi için ağaca bez bağlanarak yapılan "Mart ipliği" âdeti ve özellikle Giresun'da "Mart bozumu" âdeti önem taşımaktadır. Mart bozumunda, akarsulardan alınıp getirilen su evlere serpilir, ayağı uğurlu bir misafirin gelmesi ve "Mart'ınızı bozuyorum" demesi beklenir.
Tekirdağ'da nevruz soğukların sonu, baharın başlangıcı olarak kabul edilir ve "Nevruz Şenlikleri" adıyla kutlanır.
Edirne'de, 22 Mart günü yapılan Nevruz kutlamalarında mesire yerlerine gidilir, eski hasırlar yakılarak üzerinden atlanır. Kırklareli'nde Nevruz, "Mart Dokuzu" adıyla kutlanır. Çeşitli yiyecekler hazırlanarak kırlara gidilir.
İzmir Urla'da "Mart Dokuzu Şenlikleri" adıyla kutlanırken; Tire'de bugün "Sultan Nevruz Bayramı" olarak bilinir.
Uşak'ta Nevruz kutlamaları oldukça yaygındır. Bugün için, "yıl yenilendi" tabiri kullanılır.
Sivas'ta Mart Dokuzu'nda gök gürlerse, o yıl ürünün bol olacağına inanılır.
Şebinkarahisar'da 22 Mart sabahı akarsularda yıkanıldığı takdirde, kuvvet ve sağlık kazanılacağına inanılır.
Bilindiği üzere eski takvim, Mart ayından başlardı. Mart ayının ilk oniki günü ayrı ayrı ayları temsil etme suretiyle, o yıl içinde neler olacağı ilk oniki günden tespit olunurdu. O gün yedi çift, bir tek baş harfi S ile başlayan yiyeceklerden yemesi geleneklerdendir.
Osmanlı Padişahlarınca da Nevruz'a özel önem verildiğini görmekteyiz. Padişahlara Nevruz günleri "Nevruziye" adı verilen telhisler yazılarak, padişah kutlanırdı. Nevruz günlerinde müneccimbaşı, yeni takvimi padişahlara sunar, o anda aldığı bahşişe de "Nevruziye Bahşişi" adı verilirdi. Saray hekimbaşları tarafından hazırlanan ve Nevruziye denen çeşitli baharatlardan yapılmış macunlar, padişah ailelerine ve büyüklere sunulurdu. Bugün için yapılmış olan macunlar, porselen kapaklı kâseler içinde takdim edilirdi. Müneccimbaşılar tarafından Nevruz gününün hangi saatinde yenmesi gerektiğini yazan bir kağıt, bu kâselere iliştirilirdi.
Nevruziyeler sadece fakirlere ve hastalara verilirken, zamanla çevresinin talebinin artması ve haksızlık olmaması için çevreye saçılmaya başlanmıştır. Mesir ile Nevruz Macununu aynı uygulamadan kaynaklanmakta ve her ikisinin de sağaltım niteliği bulunmaktadır.
Nevruz geleneği, uygulamada bazı farklılıklar olmakla birlikte, Orta Asya Türk Toplulukları, İran, Anadolu ve Balkanlarda, aynı tarihler arasında her toplumca kendine özgü bir nedene dayandırılarak kutlanan bir geleneksel bir bayram niteliği kazanmıştır.
İran'da günümüzde de kutlanmakta olan Nevruz, efsanevi bir niteliğe sahiptir. Bu efsanelerde ateşi bulduğuna inanılan Cemşid, ağırlık taşımaktadır. İran'da Tanrı'nın, Adem'i Nevruz günü yarattığı ve yıldızların o gün, burçlarına ayrıldığına inanılmaktadır. Nevruz, İranda 13 gün sürer.
1- Azerbaycan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)
2- Kazakistan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)
3- Kırgızistan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)
4- Özbekistan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)
5- Türkmenistan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)
6- Türkiye
21 Mart Nevruz Bayramı
7- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
21 Mart Nevruz Bayramı
Azerbaycan Hükümet Başkanı Neriman Nerimanof'un Mustafa Kemal Paşa'ya Nevruz dolayısıyla çektiği 24 Mart 1921 tarihli telgraf;
"Cenubi Kafkasya Komiseri, Azerbaycan serbest Harbiye Mektebi Talebeleri, iki bölüklü Süvari Askerleri ve Topçuları, Nişancı Türk Alayı askerleri, Türk Milletinin, büyük Nevruz Bayramını tebrik ediyor ve biz ümid ediyoruz ki Azerbaycan İnkılap Ordusu kahraman Türk Ordusu ile beraber Garp emperyalizmi tazyikinde bulunan Şark milletlerini yakında kurtarırlar. Yaşasın Şark İnkılap başları Mustafa Kemal!"
Kazaklar, Nevruz törenlerinde Mevlid okuturlar. Evler baştan başa temizlenir, herkes en iyi elbiselerini giyer. Nevruz törenleri sırasında ev duvarlarına veya çeşitli eşyalar üzerine kil kaplar atılarak parçalanır. Ateş üzerinden atlanır. Ateşten atlamaların, eski yılın kötülüklerinden ve hastalıklarından sıyrılmak, yeni yıla sağlıklı bir şekilde girmek için yapıldığı tespit edilmiştir. Kazaklar, Nevruz'da yaptıkları yemeğe "Nevruz-köcö" adını verir. Nevruz çorbası veya lapa adı verilen başka bir yemek de yaparlar ki, bunları o gün komşulara dağıtırlar.
Kırgızistan
Kırgızlar, yeni yılın ilk gününe Nooruz adını vermeket ve bugün "Nooruz köcö" denilen özel bir yemek yemektedirler. "Köcö", darı yarması yahut bulgur konulmak suretiyle yapılan bir nevi tirittir. "Auz köcö" denilen "kavut" da bu günün özel yemeklerindendir.
Kırgız yılı, gece ile gündüzün bir olduğu günde yapılan Nevruz Festivali ile başlamaktadır.
Yılbaşı bayramı 21 Mart'tır.
Özbekistan
Özbekistan'ın Semerkand, Buhara, Andican taraflarında Nevruz törenleri, Nevruz günü başlamakta ve bir hafta devam etmektedir. Halk, bu Nevruz eğlencelerine "Seyil Eğlenceleri" adını vermektedir. Halk bu Nevruz eğlencelerine "Seyli Eğlenceleri" adını vermektedir. Seyil yerleri dönme dolaplar, çalgıcılar, beççeler, seyyar satıcılarla dolar. Nevruzun birinci günü, halk çadır çadır gezerek birbirlerinin bayramını kutlar. Bu ziyaretler sırasında ikram edilen yemek, "aş" adı verilen pilavdır. Ayrıca çay ve çeşitli meyveler de sunulur. Köpkari, güreş, at yarışları ve horoz dövüşleri gibi spor gösterileri düzenlenir. Nevruz kutlamalarından esinlenmiş tiyatro eserleri sahnelenir.
Türkmenistan
Türkmenler, yeni yılın ilk gününe Novruz adını verirler. Novruz'dan beş altı gün önce, her Türkmen ailesi temizlik yapmaya başlar. Novruz için Türkmen çöreği, Türkmen petiri, külce, yağlı börek, şekşeke, koko, bovursak, Türkmen palovu hazırlanır. Ne kadar çok yiyecek hazırlanırsa, yeni yılın o denli iyi geçeceğine inanılır. Semeni, Novruz'un özel yiyeceğidir.
Birkaç aile birleşip büyük bir kazanda buğday özüne, un, su ve şeker ekleyerek hazırlarlar. Bir gün önceden pişirilmeye başlanan semeni, 21 Mart sabahı hazır olur.
Azerbaycan
Azerbaycan'da Nevruz, üç gün sürmektedir. Her yıl Mart ayının 21-23'üncü günleri, büyük törenle kutlanır. Nevruz'dan sonraki en önemli gün, "ahir çerşenbe/son çarşamba" dır. Bu güne, "ılin ahir tek tek" günü de denir. Bayram ayı içindeki dört haftanın Çarşamba günleri de önemlidir. Buna "üskü" denilmektedir. "Ahir çerşenbe"den önceki Salı günü mezarlığa giden erkekler, Fatiha okuyup dönerler. Kadınlar ise mezarlığa, hazırladıkları helva, pilav ve daha başka yiyecekler ile gitmektedir. Kur'an-ı Kerim okunur, Fatihaların ardından yemekler fakirlere dağıtılıp, 1-2 saat sonra mezarlıktan ayrılınır. Kabir-üstü uygulaması da sona erer.
Azerbaycan'da salıyı çarşambaya bağlayan gece "ahir-çerşenbe" denir. "Ahir çerşenbe" de yapılması gerekli işlerin başında evin, eşyanın, kap kacağın yıkanması ve temizlenmesi işi gelmektedir. Pülenberi adı verilen üzerliğin yakılması adetinin yanısıra, en az yedi yemişten oluşan "yeddi-levin" gecesi yapılmaktadır. "Gapı Pusma" adeti gençlerin niyet tutarak komşu kapılarını dinlemeleri ile ilgilidir. İlk duyulan söz, yeni yılın lehine veya aleyhine yorumlanmasına neden olur.
"Ahir çerşenbe" nin diğer bir âdeti de, "suya yüzük atma" oyunudur. Odanın ortasına su dolu leğen getirilir, leğenin etrafını saran kızlar yüzüklerini leğenin içine atarlar. Üstü bezle örtülü leğenden, kızlardan birisi bayatı söyleyerek leğenin içinden yüzük çıkarır, çekilen yüzük kime aitse, bayatı da onun olur.
Su-başı âdetleri: Ertesi gün, gün doğmadan su kaynağına gidilir, el yüz yıkanır. Kızlar iki ellerinin başparmaklarını ip ile bağlayarak, suyun üzerinden atlarlar. Daha sonra parmaklarındaki ipi keserek suya atarlar. Böylece kısmetlerinin açılacağına inanırlar.
Su başına gidenler, kaynağın gözünden yedi küçük taş alarak, su kabının dibine koyarlar. Bu taşlar, bir dahaki âhir çerşenbeye kadar kabın dibinde kalır. Su dönüşü, üç böğürtlen dalı koparılarak eve getirilir. Bunlar da bir sonraki âhir çerşenbeye kadar takıldığı yerde kalır.
Nevruz'dan bir gün öncesine, "baca-baca" denir. Çeşitli renklere boyanmış, suda pişirilmiş yumurtalar, kapı kapı dolaşan çocuklara verilir. Çocuklar o gün gruplar halinde dolaşarak;
Nevruz, Nevruz bahara
Güller güller nahara
Bağçamızda gül olsun
Gül olsun, bülbül olsun
şeklinde bayatılar, maniler söylerler. Çocuklar yeşil alanlarda boyalı boyalı yumurtalar ve aşıklarla oyun oynarlar.
"Baca-baca" gününün gecesi "bacadan şal atma" âdeti görülür. Akşam üzeri yine tongallar yakılır, üzerinden atlanır, gece olunca çocuklar uçlarına uzun ip bağlı heybeleri, hısım ve akrabalarının bacalarından sallandırırlar, gençler bellerine bağladıkları şalı bacadan sarkıtırlar. Ev sahibi şalı sarkıtan tahmini kişi için, en uygun armağanı şala bağlar.
Yeddi-levin gecesinin sabahında, bir ağaca kalın bir iple küflen (salıncak) asılır. Genç kızlar ve delikanlılar sıra ile sallanır. Bu oyuna küfdibi, küfyeli gibi adlar verilir. Küflende sallanan kişi, mani okur, etrafındakiler ona cevap verir.
Bayram günü erkekler ve kadınlar, ayrı ayrı toplanarak bayramlaşırlar. O yıl ölenlerin, evleri ziyaret edilir. Bu gün yas tutulması günah sayılır. Evler dolaşılarak şeker, pirinç, yumurta vb. yiyecekler fakirlere dağıtılır. Hasta ve dost ziyaretleri önemlidir.
Nevruz: Karapapaklar'da Nevruz, Kırım Türkleri'nde Navrez, Gündönümü; Batı Trakya Türkleri'nde Mevris, Makedonya ve Kosova Türkleri'nde Sultan-ı Navrız adlarıyla kutlanmaktadır.
Türkiye
Anadolu'da "Sultan-ı Nevruz", "Nevruz Sultan", "Mart Dokuzu" ve "Mart Bozumu" gibi adlarla bilinen Nevruz, gelenekleriyle bütün Türk toplumu içerisinde yaşamaya devam etmektedir.
Ağaç işleriyle uğraşmaları nedeniyle tahtacı olarak isimlendirilen Tahtacı Türkmenleri'nde; Nevruz Bayramı eski Martın dokuzudur ve Sultan Nevruz olarak adlandırılmaktadır. Nevruz, Tahtacı Türkmenleri'nin yaylaya çıkışında; 22-23 Mart tarihlerinde kutlanmaktadır. Tahtacı, Türkmenlerinde Nevruz; ölülerin yedirilip içirildiği gün olarak kabul edilir. Burada eski Türk inanç sisteminin atalar kültü kendini göstermektedir.
22 Mart, Nevruz'dan bir gün önceyi karşılamaktadır. Bu gün Nevruz hazırlıkları yapılır. Çamaşırlar yıkanır, yemekler hazırlanır. Nevruz günü yenilen yemekler arasında ıspanaklı börek, soğan kabuğu ile boyanmış yumurtalar, yufka, sarı-burma, şeker, leblebi, lokum sayılabilir. Bu arada yakın akraba ve komşular, birbirlerine Nevruz ziyaretine gidip gelmeye başlarlar.
23 Mart sabahı erken kalkılır. Yeni ve temiz elbiseler giyilerek, önceden hazırlanan yiyeceklerle birlikte mezarlığa gidilir. Mezarlığın başında bulunan ocaklarda kahve pişirilir, sohbet edilir. Herkes komşu mezarları ziyaret etmek ve çay, kahve içmek zorundadır. Daha sonra topluca yemek yenir. Bu arada sazlar çalınır, şarkılar, türküler söylenir. Ağaçlara salıncaklar kurulur. Çocuklar "bayrak" adı verilen uçurtmaları uçururlar.
Öğleden sonra kadınlar geniş bir tabağa çerezler koyarak, "hak üleştirir" ler. Yiyecekler gelen geçene dağıtılarak, "ölünün ruhuna değsin" dileğinde bulunur.
Yemekten sonra aile fertleri teker teker mezar taşını öperler, daha sonra mezarlıktan dönülür.
Akşam komşu ve akrabalar, eğlencelerini ve sohbetlerini, yeme ve içmelerini sürdürürler. Sohbetler sabaha kadar devam eder.
Bu bayramda herkes güler yüzlüdür. Suçlar bağışlanır. Bayrama katılmak zorunludur, katılmayan köy halkınca dışlanır.
Yörükler arasında; Nevruz ile birlikte kışın bittiği ve bahar mevsimin başladığı kabul edilir. Köy ve yaylalarda 22 Mart'ta şehirlerde ise Nevruz günü Pazar gününe rastlamazsa, bu tarihi takip eden Pazar günü kutlanır. Köy halkı, 22 Mart sabahı yaylalara doğru yola çıkarlar. Daha önceden "davar evleri" ne yerleşmiş olanlar, köyden gelen akraba ve komşularına ev sahipliği ederler. Köylerden gelen grupla yayladakiler karşılaştıklarında, bir el silah atarak "Nevruzunuz kutlu, dölünüz hayır ve bereketli olsun" şeklinde selamlaşırlar. Gelen misafirler çadırlara yerleşir, kendilerine ikramlarda bulunulur. Sürü sahipleri tarafından kesilen kurbanlar, hep birlikte yenilir. Sünni olan Yörüklerde, imamlar tarafından yapılan dualara halk da katılır ve şükredilir.
Gençler tarafından yapılan eğlenceler düzenlenir, yemekler yenir, şarkı ve türküler söylenir, oyun oynanır. Eğlenceler geç saatlere kadar devam eder.
Bazı bölgelerde, Nevruz'un Hz. Ali'nin doğum günü olduğuna dair inanışın yanı sıra Hz. Ali ile Hz. Fatima'nın evlenme günü olduğuna dair bir inanış da vardır. Ayrıca, kışın sona ererek baharın geldiği, kışlaklardan yaylalara doğru göçlerin başlamasının zamanının geldiği kabul edilir. Nevruz sabahı mürşidin okuduğu duadan sonra, süt içilir. Nevruziye adı verilen nefesler ve Hz. Ali'nin Mevlidi okunur. Bugün şeker, şerbet ve çiçeklerle kutlanır.
Gaziantep ve çevresinde 22 Mart gününe "Sultan Navrız" adı verilir. Halk arasındaki inanca göre 21 Mart'ı 22 Mart'a bağlayan gece Sultan Navrız, belli olmayan bir saatte gökte, ayaklarındaki halhalları gıcırdatarak, önünde gergefini işleyerek, batıdan doğuya göç eden güzel bir kızdır. Başka bir inanca göre ise, "kuş donuna" giren ve ayaklarındaki halhalı gıcırdatarak uçan, bir ermiştir. Nevruz gecesi Sultan Navruz'ın geçtiği saatte uyanık olanların, bütün dileklerinin gerçekleşeceğine inanılır.
Bu sebeple evdeki bütün kap kacağa su doldurulur, sabaha kadar beklenir ve Nevruz gecesi, avluya bir tekne içerisinde ay ışığında su bırakılır ve sabaha kadar ibadet edilir. Yöresel inanca göre dilek kabul edilirse, teknedeki suyun altına dönüşeceğine inanılır. Ertesi sabah ise bütün halk kırlara, bostanlara gider, orada çiğ köfte, şareli pirinç aşı, yumurta, maş piyvazı yerler, çeşitli oyunlar oynarlar, eğlenirler.
Diyarbakır'da; Nevruz günü halk, eğlence ve mesire yerlerine giderek Nevruz'u kutlarlar.
Doğu Anadolu halkı için Nevruz gecesi, kutsallık taşır. Bu gece, canlı cansız bütün varlıkların Tanrı'ya secde ettiklerine inanılır. O gün, herkesin yıllık rızkı ve mukadderati belirlenir. Herkes, güzel ve yeni elbiseler giyerek yeni yıla hazırlanır. Evlerde yemekler yapılır, karşılıklı ziyaretler birbirini takip eder, fakirlere yardım edilir. 17 Mart gününe bağlanan gece, aile reisi aile mensuplarının sayısı kadar küçük taş toplar. Bunları evin bacasının dış kısmında bir yere koyar. Taşların kimi temsil ettiği, daha önceden belirlenir. Bayram sabahı bu taşlar yoklandığında, hangisinin altında kırmızı böcek bulunursa, uğur ona addolunur. Bununla ilgili olarak, ailenin o uğurlu ferdi yüzünden Tanrı'nın rızkının kendilerine verildiğine inanılır.
Mart ayı içinde Anadolu'nun bazı yörelerinde görülen bir başka gelenek de, "kara çarşamba" geleneğidir. Mart ayının ilk çarşambasını içine almaktadır. Bu tarihte törenler yapılır. Çeşitli yiyecekler hazırlanarak birlikte yenilir. Aynı gece gençler bir dilek tutarak, komşularının kapısını dinlerler. Konuşmadan yayık yaymak yaygın bir gelenektir.
Kars ve çevresinde; bu tarihte kapı dinleme, baca-baca âdetleri görülür. Evde bulundurulan çeşitli meyvelerden, baca-baca gezenlere verilir.
Tunceli çevresinde bugün, erkekler alınlarına kara sürerek su kaynaklarına giderler. Bu karaları orada temizleyerek, dua ve niyazda bulunurlar. Bunun yanında, kötülük ve sıkıntılardan kurtulma dileği taşıyan farklı uygulamalara da rastlanmaktadır.
"Kara Çarşamba" geleneğine bağlı olarak, baca çizmek ve taş dizmek olarak anılan uygulamada, bacaların kenarına ev halkını temsil eden taşlar dizilir. Sabaha kadar orada kalan taşların altı, sabah erkenden kontrol edilir. Taşların hangisini altından böcek çıkarsa, o taş için belirlenen kişinin, evin kaderi üzerinde etkili olacağına inanılır.
"Pamuk iğne" olarak adlandırılan oyunda ise, köyden iki genç kız abdest alarak, kalaylanmış bir karavana ile, buz tutmuş suyun başına giderler. Buzu kırıp, karavanayı suya daldırırlar, yedi kez ihlâs suresi okuduktan sonra kabı sudan çekerler.
Çarşamba akşamı "tuzluk gılik" olarak adlandırılan çöreği yiyen erkek yada genç kızın, kiminle evleneceğini yönelik yorumlarda bulunulması bir diğer uygulamadır.
Özellikle Orta Anadolu'da Nevruz, "Mart Dokuzu" olarak bilinir. Diğer bölgelerde olduğu gibi 22 Mart sabahı oldukça erken kalkılır, mezarlar ziyaret edilir, niyet tutulur. Niyetlenecek kişi mezarlardan birer taş alarak, kırka tamamlar. Bir torbaya koyup, niyet tuttuktan sonra evine asar ve bir yıl bekler, niyet kabul olursa, taşların kırkbir adet olacağına inanılır. Bir dahaki Mart Dokuzu'nda, niyet kabul olsa da olmasa da taşlar, iade edilir.
Ziyaretlerden sonra çeşitli yemekler yenilir, oyunlar oynanır, dilekler tutulur, eğlenceler düzenlenir, büyük ateşler yakılır. 21 Mart'ı 22 Mart'a bağlayan gece de seyirlik oyunlar oynanır. Eğlence ve sohbetler geç saatlere kadar sürer.
Nevruz'la ilgili Anadolu'da görülen diğer gelenekler arasında; ağacın güneşten etkilenmemesi için ağaca bez bağlanarak yapılan "Mart ipliği" âdeti ve özellikle Giresun'da "Mart bozumu" âdeti önem taşımaktadır. Mart bozumunda, akarsulardan alınıp getirilen su evlere serpilir, ayağı uğurlu bir misafirin gelmesi ve "Mart'ınızı bozuyorum" demesi beklenir.
Tekirdağ'da nevruz soğukların sonu, baharın başlangıcı olarak kabul edilir ve "Nevruz Şenlikleri" adıyla kutlanır.
Edirne'de, 22 Mart günü yapılan Nevruz kutlamalarında mesire yerlerine gidilir, eski hasırlar yakılarak üzerinden atlanır. Kırklareli'nde Nevruz, "Mart Dokuzu" adıyla kutlanır. Çeşitli yiyecekler hazırlanarak kırlara gidilir.
İzmir Urla'da "Mart Dokuzu Şenlikleri" adıyla kutlanırken; Tire'de bugün "Sultan Nevruz Bayramı" olarak bilinir.
Uşak'ta Nevruz kutlamaları oldukça yaygındır. Bugün için, "yıl yenilendi" tabiri kullanılır.
Sivas'ta Mart Dokuzu'nda gök gürlerse, o yıl ürünün bol olacağına inanılır.
Şebinkarahisar'da 22 Mart sabahı akarsularda yıkanıldığı takdirde, kuvvet ve sağlık kazanılacağına inanılır.
Bilindiği üzere eski takvim, Mart ayından başlardı. Mart ayının ilk oniki günü ayrı ayrı ayları temsil etme suretiyle, o yıl içinde neler olacağı ilk oniki günden tespit olunurdu. O gün yedi çift, bir tek baş harfi S ile başlayan yiyeceklerden yemesi geleneklerdendir.
Osmanlı Padişahlarınca da Nevruz'a özel önem verildiğini görmekteyiz. Padişahlara Nevruz günleri "Nevruziye" adı verilen telhisler yazılarak, padişah kutlanırdı. Nevruz günlerinde müneccimbaşı, yeni takvimi padişahlara sunar, o anda aldığı bahşişe de "Nevruziye Bahşişi" adı verilirdi. Saray hekimbaşları tarafından hazırlanan ve Nevruziye denen çeşitli baharatlardan yapılmış macunlar, padişah ailelerine ve büyüklere sunulurdu. Bugün için yapılmış olan macunlar, porselen kapaklı kâseler içinde takdim edilirdi. Müneccimbaşılar tarafından Nevruz gününün hangi saatinde yenmesi gerektiğini yazan bir kağıt, bu kâselere iliştirilirdi.
Nevruziyeler sadece fakirlere ve hastalara verilirken, zamanla çevresinin talebinin artması ve haksızlık olmaması için çevreye saçılmaya başlanmıştır. Mesir ile Nevruz Macununu aynı uygulamadan kaynaklanmakta ve her ikisinin de sağaltım niteliği bulunmaktadır.
Nevruz geleneği, uygulamada bazı farklılıklar olmakla birlikte, Orta Asya Türk Toplulukları, İran, Anadolu ve Balkanlarda, aynı tarihler arasında her toplumca kendine özgü bir nedene dayandırılarak kutlanan bir geleneksel bir bayram niteliği kazanmıştır.
İran'da günümüzde de kutlanmakta olan Nevruz, efsanevi bir niteliğe sahiptir. Bu efsanelerde ateşi bulduğuna inanılan Cemşid, ağırlık taşımaktadır. İran'da Tanrı'nın, Adem'i Nevruz günü yarattığı ve yıldızların o gün, burçlarına ayrıldığına inanılmaktadır. Nevruz, İranda 13 gün sürer.
1- Azerbaycan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)
2- Kazakistan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)
3- Kırgızistan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)
4- Özbekistan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)
5- Türkmenistan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)
6- Türkiye
21 Mart Nevruz Bayramı
7- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
21 Mart Nevruz Bayramı
Azerbaycan Hükümet Başkanı Neriman Nerimanof'un Mustafa Kemal Paşa'ya Nevruz dolayısıyla çektiği 24 Mart 1921 tarihli telgraf;
"Cenubi Kafkasya Komiseri, Azerbaycan serbest Harbiye Mektebi Talebeleri, iki bölüklü Süvari Askerleri ve Topçuları, Nişancı Türk Alayı askerleri, Türk Milletinin, büyük Nevruz Bayramını tebrik ediyor ve biz ümid ediyoruz ki Azerbaycan İnkılap Ordusu kahraman Türk Ordusu ile beraber Garp emperyalizmi tazyikinde bulunan Şark milletlerini yakında kurtarırlar. Yaşasın Şark İnkılap başları Mustafa Kemal!"
11. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 194. sayfa cevapları
Sayfa 194
b.Roman
Hazırlık
1)
2)Milli edebiyat dönemi romanları , adındanda anlaşılacağı üzere milli konuları işlemişlerdir.Devletin içinde bulunduğu felaket ortamı bu düşüncelerin ön planda olmasının sebebidir.
b.Roman
Hazırlık
1)
2)Milli edebiyat dönemi romanları , adındanda anlaşılacağı üzere milli konuları işlemişlerdir.Devletin içinde bulunduğu felaket ortamı bu düşüncelerin ön planda olmasının sebebidir.
11. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 64. sayfa cevapları
Sayfa 64:
Ölçme ve Değerlendirme
1.Soru
-Y
-D
-D
2.Soru
-ilahi
-romantizm ve realizm
3.Soru
-E
4.Soru
Destandaki mekanla romandaki mekanın benzer ve farklı yönleri:
-destandaki mekan belirsiz, romandaki mekan belirlidir.
-romdan mekan olağanüstü özellikler göstermez, destanların mekanı olağanüstüdür.
-romandaki mekanı eserden attığımızda eserin yapısı darmadağan olur, destanda böyle bir durum oluşmaz.
-romanda mekanlar esere çok daha fazla katkı sağlar.
-romandaki mekanlar esere çok daha fazla katkı sağlar.
-bu sebepten romanda mekan destana göre daha önemlidir.
-romanlarda kahramanların ruh hallerine göre mekan tasvirlerinde değişiklikler görülür, destanda böyle bir durum görülmez.
Ölçme ve Değerlendirme
1.Soru
-Y
-D
-D
2.Soru
-ilahi
-romantizm ve realizm
3.Soru
-E
4.Soru
Destandaki mekanla romandaki mekanın benzer ve farklı yönleri:
-destandaki mekan belirsiz, romandaki mekan belirlidir.
-romdan mekan olağanüstü özellikler göstermez, destanların mekanı olağanüstüdür.
-romandaki mekanı eserden attığımızda eserin yapısı darmadağan olur, destanda böyle bir durum oluşmaz.
-romanda mekanlar esere çok daha fazla katkı sağlar.
-romandaki mekanlar esere çok daha fazla katkı sağlar.
-bu sebepten romanda mekan destana göre daha önemlidir.
-romanlarda kahramanların ruh hallerine göre mekan tasvirlerinde değişiklikler görülür, destanda böyle bir durum görülmez.
9. Sınıf Büyük iklim tipleri, Lise 1 Büyük iklim tipleri
A- SICAK İKLİMLER
1- EKVATORAL İKLİM
Görüldüğü yerler: 10 kuzey ve güney enlemleri arsında etkilidir. Özellikle Amazon ve Kongo Havzaları ile Malezya , Filipinler ve Papua Yeni Gine’de etkilidir.
Özellikleri:
* Yıllık sıcaklık ortalaması 25 °C’nin üstündedir.
* Yıllık ve günlük sıcaklık farkı en az olan iklimdir (1-2 °C civarında). Sebepleri : Güneş ışınlarının bütün yıl dike yakın açıyla düşmesi ve nemliliğin fazla olmasıdır.
* Her mevsim düzenli yağış alır. Fakat en fazla yağış güneş ışınlarının Ekvatora dik geldiği tarihlerde görülür. Buharlaşma arttığı için.
* Yağışlar oluşum bakımından Konveksiyon yağışlarına örnektir.
* Yıllık yağış miktarı 2000 mm ‘nin üstündedir.
* Bitki örtüsü bütün yıl yeşil kalan sık ve uzun boylu yağmur ormanlarıdır.
* Yağışların fazla olması ve yüksek sıcaklık kimyasal çözülmeyi artırmıştır.
* Topraklar fazla yıkandığı için verimi düşüktür ve kırmızı renkli Laterit topraklarıdır.
2- YAZI YAĞIŞLI TROPİKAL (SAVAN) İKLİMİ
Görüldüğü yerler: Ekvatoral iklim ile çöl iklimi arasında görülür (10-20° kuzey ve güney enlemleri arasında görülür)
Özellikleri:
* Bu iklim bölgesinde güneş ışınları yılda iki kez dik açıyla düşer.
* Güneş ışınlarının dik geldiği yaz dönemi yağışlı , kışlar kuraktır.
* Sıcaklık ortalaması bütün yıl 20 °C nin üstündedir.
* Yıllık yağış miktarı 1000-1200 mm arasındadır.
* Bitki örtüsü savandır. Savanlar uzun süre yeşil kalan , gür ve uzun boylu ot topluluklarıdır. Savan bitki örtüsü içinde yer altı sularının yüzeye çıktığı yerlerde ve akarsu boylarında ormanlar görülür.
3- MUSON İKLİMİ
Görüldüğü yerler: Muson rüzgarlarının etkili olduğu Güney, Güneydoğu ve Doğu Asya’da etkilidir.
Özellikleri:
* Muson rüzgarlarından dolayı bu iklimde yaz mevsimi yağışlı, kışlar kuraktır. Bu yönüyle savan iklimi ile benzerlik gösterir.
* Sıcaklık ortalaması bütün yıl 10 °C nin üstündedir. Yıllık sıcaklık farkı Savan iklimine göre fazladır.
* Yıllık yağış miktarı 1000-1500 mm civarındadır. Ancak kıyı kesimlerde bu yağış miktarı çok daha fazla olabilmektedir. Örnek Hindistan’ın kuzey doğusunda yer alan Çerapunçi 12000 mm yağış almaktadır (Dünyanın en fazla yağış alan yeridir).
* Bitki örtüsü kışın yaprağını döken geniş yapraklı muson ormanlarıdır. Muson ormanlarının tipik ağacı teak ağacıdır.
4- Ç** İKLİMLERİ
Yağış miktarlarının 150 mm nin altında olan bölgelerde çöl iklimleri görülür.
Çöl iklimleri görüldüğü yere göre;
a- Sıcak Çöller ( Tropikal)
* Dönenceler çevresinde görülür. Oluşmasında dünyanın günlük hareketinden kaynaklanan dinamik yüksek basınç etkilidir.
* Görüldüğü yerler: Afrika’nın kuzeyi (Büyük sahra) Arabistan yarım adası, Basra körfezi çevresi, Hindistan’ın kuzeybatısı (Tar çölü), Avustralya’nın iç kısımları ve batısı, Afrika’nın güney batısındaki Namib ve Kalahari çölleri, G. Amerika’daki Patagonya Atakama, Peru çölleri ve K . Amerika’daki Meksika çölleridir.
Özellikleri:
* Mutlak ve bağıl nem çok düşüktür. Bu sebeple günlük sıcaklık farkı en fazla olan iklimdir.
* Belirli bir yağış mevsimi yoktur.bazı yıllar hiç yağış olmayabilir.
* Mekanik çözülmenin en fazla olduğu iklimdir.
* Yıllık sıcaklık farkı günlük sıcaklık farkı kadar yüksek değildir. Çünkü güneş ışınları bu alanlara yıl boyunca dike yakın açıyla düşmektedir.
* Bitki örtüsü yok denecek kadar azdır. Cılız ot ve çalılıklarla kaktüs iklimin doğal bitki örtüsünü oluştururlar.
* Çöllerde yer altı su seviyesinin yüzeye yakın olduğu veya çıktığı yerler olan vahalar canlı yaşamı için elverişli yerleri oluşturur.
b- Karasal Çöller
* Ilıman kuşak kara içlerinde etrafı dağlarla çevrili çukur alanlarda görülür. Buralarda çöl özellikleri görülme sebebi yağış azlığıdır.
* Görüldüğü yerler: Kızılkum (Özbekistan), Karakum (Türkmenistan), Gobi (Moğolistan), Taklamakan (Çin) , Arizona (A.B.D) çölleridir.
c- Soğuk Çöller
* Kutuplarda görülür.
* Çöl denmesinin sebebi yağış azlığıdır. Yağış azlığının da sebebi sıcaklığın düşük olmasıdır. Sıcaklık düşük olduğu için buharlaşma ile atmosfere karışan nem azdır. Dolayısıyla yağış da az olmaktadır. Zemin buzlarla kaplı olduğu için bitki örtüsü yoktur.
B- ORTA KUŞAK İKLİMLERİ
5- AKDENİZ İKLİMİ
Görüldüğü yerler: Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler ( Libya, Mısır ve Lübnan hariç. Buralarda görülmeme sebebi yer şekillerinin engebesiz olmasıdır.), Avustralya’nın güneybatısı, G. Afrika Cumhuriyetinde Kap bölgesi, Şili’nin orta kesimleri ve Kuzey Amerika’da Kaliforniya çevresinde etkilidir.
Özellikleri:
* Yazlar sıcak ve kurak kışlar ılık ve yağışlıdır.
* Yaz sıcaklığı güneş ışınlarının düşme açısına, kuraklık ise alçalıcı hava hareketlerine bağlıdır.
* En sıcak ay ortalaması 28-30°C , en soğuk ay ortalaması 8-10 °C dir. Yıllık ortalama 18°C dir.
* Kar yağışı ve don olayı çok ender görülür.
* En fazla yağış kışın , en az yağış yazın düşer.
* Kışın görülen yağışlar Cephesel kökenlidir. Cephesel yağışlar en fazla bu ikimde görülür.
* Yıllık yağış miktarı yükseltiye göre değişir. Ortalama 600-1000 mm arasındadır.
* Bitki örtüsü maki dediğimiz bodur bitki topluluğudur. Maki; mersin, defne, kocayemiş, zeytin, zakkum, keçiboynuzu vb bitkilerden oluşur.
* Akdeniz iklimi yurdumuzda Akdeniz, Ege, G. Marmara ve G.D. Anadolu Bölgesinin batısında görülür. Ancak Akdeniz Bölgesinden uzaklaştıkça enlem, yükselti ve karasallığın etkisiyle bozulmaya uğrar.
6- ILIMAN OKYANUS İKLİMİ
Görüldüğü yerler: Batı Rüzgarları sebebiyle Ilıman Kuşak karalarının batısında görülür (Batı ve K.Batı Avrupa, Amerika’nın batısı). Yurdumuzda ise Karadeniz kıyılarında etkilidir.
Özellikleri:
* Yazlar serin, kışlar ılıktır.
* Her mevsim yağışlıdır.
* En sıcak ay ortalaması 24-25 °C, en soğuk ay ortalaması 5-6 °C dir. Yıllık ortalama 13-15 °C dir.
* Günlük ve yıllık sıcaklık farkı azdır. Nemlilik fazla olduğu için.
* Yıllık yağış miktarı 1500 mm civarındadır. Yükseltisi fazla olan yerlerde bu miktar artmaktadır.
* En fazla yağış Sonbaharda, en az yağış ilkbaharda görülür.
* Yağış oluşumu yamaç yağışı şeklindedir.
* Bitki örtüsü ormandır.
7- ORTA KUŞAK KARASAL İKLİM
Görüldüğü yerler: Deniz etkisinden uzak kara içlerinde ve ılıman kuşak karalarının doğu kıyılarında (soğuk su akıntısından dolayı) görülür. Yurdumuzda ise Doğu Anadolu Bölgesinde Erzurum –Kars Bölümünde görülür.
Özellikleri:
* Kış erken gelir, çok soğuk olur. Kar ortalama 80-90 gün toprak üstünde kalır.
* Yaz da erken gelir ve çok sıcak olur. Karlar hızla erir.
* En sıcak ay ortalaması 20 °C civarındadır. Bazen sıcaklık 30 °C ye kadar çıkabilmektedir.
* En soğuk ay ortalaması –10 °C civarındadır. Bazı günler –40 °C ye kadar sıcaklığın düştüğü de gözlenebilmektedir.
* Yıllık sıcaklık ortalaması 3-5 °C dir.
* Yıllık sıcaklık farkı 40-50 °C ye kadar ulaşabilmektedir.
* En fazla yağış ilkbahar ve yaz dönemlerinde düşmektedir. Karasallık arttıkça yağışlar yaz mevsimine kaymaktadır. Ör. Erzurum –Kars bölümünde olduğu gibi.
* En az yağış kışın düşmektedir ve kar şeklindedir.
* Yıllık yağış ortalaması 500-600 mm civarındadır.
8- STEP İKLİMİ
Görüldüğü yerler: Sıcak ve ılıman kuşak kara içlerinde görülür. Yurdumuzda İç Anadolu Bölgesinde ve Ergene Bölümünde görülen karasal iklim buna örnektir.
Özellikleri:
* Yazlar sıcak ve kurak , kışlar soğuk ve kar yağışlı geçer.
* En sıcak ay ortalaması 20-25 °C dir. En soğuk ay ortalaması da 0- (-2) °C dir.
* En fazla yağış ilkbaharda, en az yağış yazın düşer.
* İlkbaharda görülen yağışlar genelde konveksiyon (Kırkikindi) yağışı şeklindedir.
* Yıllık yağış miktarı 250-350 mm civarındadır.
* Bitki örtüsü ilkbahar yağışlarıyla yeşeren, yaz başlarında kuruyan küçük boylu ot topluluğudur. Buna step (bozkır) bitki örtüsü denir. Bozkır bitki örtüsü içinde geven , deve dikeni, gelincik, çoban yastığı gibi bitkiler yer almaktadır.
9-TUNDRA İKLİMİ
Görüldüğü yerler: Sibirya, İskandinavya Yarımadasının kuzeyinde, Kanada’nın kuzeyinde, Grönland adasının kıyı kesimlerinde görülür.
Özellikleri:
* En sıcak ay ortalaması 10 °C yi geçmez. Kışın sıcaklık –30, -40 °C’lara kadar iner.
* Toprak yılın büyük bir kesiminde donmuş haldedir. Sadece yazın sıcaklığın artması ile toprağın üst kısmındaki buzlar erir ve bataklıklar oluşur.
* Yıllık yağış miktarı 200-250 mm civarındadır.
* Bitki örtüsü yosun ,ot ve cılız çalılıklardan oluşan Tundra bitki örtüsüdür.
1- EKVATORAL İKLİM
Görüldüğü yerler: 10 kuzey ve güney enlemleri arsında etkilidir. Özellikle Amazon ve Kongo Havzaları ile Malezya , Filipinler ve Papua Yeni Gine’de etkilidir.
Özellikleri:
* Yıllık sıcaklık ortalaması 25 °C’nin üstündedir.
* Yıllık ve günlük sıcaklık farkı en az olan iklimdir (1-2 °C civarında). Sebepleri : Güneş ışınlarının bütün yıl dike yakın açıyla düşmesi ve nemliliğin fazla olmasıdır.
* Her mevsim düzenli yağış alır. Fakat en fazla yağış güneş ışınlarının Ekvatora dik geldiği tarihlerde görülür. Buharlaşma arttığı için.
* Yağışlar oluşum bakımından Konveksiyon yağışlarına örnektir.
* Yıllık yağış miktarı 2000 mm ‘nin üstündedir.
* Bitki örtüsü bütün yıl yeşil kalan sık ve uzun boylu yağmur ormanlarıdır.
* Yağışların fazla olması ve yüksek sıcaklık kimyasal çözülmeyi artırmıştır.
* Topraklar fazla yıkandığı için verimi düşüktür ve kırmızı renkli Laterit topraklarıdır.
2- YAZI YAĞIŞLI TROPİKAL (SAVAN) İKLİMİ
Görüldüğü yerler: Ekvatoral iklim ile çöl iklimi arasında görülür (10-20° kuzey ve güney enlemleri arasında görülür)
Özellikleri:
* Bu iklim bölgesinde güneş ışınları yılda iki kez dik açıyla düşer.
* Güneş ışınlarının dik geldiği yaz dönemi yağışlı , kışlar kuraktır.
* Sıcaklık ortalaması bütün yıl 20 °C nin üstündedir.
* Yıllık yağış miktarı 1000-1200 mm arasındadır.
* Bitki örtüsü savandır. Savanlar uzun süre yeşil kalan , gür ve uzun boylu ot topluluklarıdır. Savan bitki örtüsü içinde yer altı sularının yüzeye çıktığı yerlerde ve akarsu boylarında ormanlar görülür.
3- MUSON İKLİMİ
Görüldüğü yerler: Muson rüzgarlarının etkili olduğu Güney, Güneydoğu ve Doğu Asya’da etkilidir.
Özellikleri:
* Muson rüzgarlarından dolayı bu iklimde yaz mevsimi yağışlı, kışlar kuraktır. Bu yönüyle savan iklimi ile benzerlik gösterir.
* Sıcaklık ortalaması bütün yıl 10 °C nin üstündedir. Yıllık sıcaklık farkı Savan iklimine göre fazladır.
* Yıllık yağış miktarı 1000-1500 mm civarındadır. Ancak kıyı kesimlerde bu yağış miktarı çok daha fazla olabilmektedir. Örnek Hindistan’ın kuzey doğusunda yer alan Çerapunçi 12000 mm yağış almaktadır (Dünyanın en fazla yağış alan yeridir).
* Bitki örtüsü kışın yaprağını döken geniş yapraklı muson ormanlarıdır. Muson ormanlarının tipik ağacı teak ağacıdır.
4- Ç** İKLİMLERİ
Yağış miktarlarının 150 mm nin altında olan bölgelerde çöl iklimleri görülür.
Çöl iklimleri görüldüğü yere göre;
a- Sıcak Çöller ( Tropikal)
* Dönenceler çevresinde görülür. Oluşmasında dünyanın günlük hareketinden kaynaklanan dinamik yüksek basınç etkilidir.
* Görüldüğü yerler: Afrika’nın kuzeyi (Büyük sahra) Arabistan yarım adası, Basra körfezi çevresi, Hindistan’ın kuzeybatısı (Tar çölü), Avustralya’nın iç kısımları ve batısı, Afrika’nın güney batısındaki Namib ve Kalahari çölleri, G. Amerika’daki Patagonya Atakama, Peru çölleri ve K . Amerika’daki Meksika çölleridir.
Özellikleri:
* Mutlak ve bağıl nem çok düşüktür. Bu sebeple günlük sıcaklık farkı en fazla olan iklimdir.
* Belirli bir yağış mevsimi yoktur.bazı yıllar hiç yağış olmayabilir.
* Mekanik çözülmenin en fazla olduğu iklimdir.
* Yıllık sıcaklık farkı günlük sıcaklık farkı kadar yüksek değildir. Çünkü güneş ışınları bu alanlara yıl boyunca dike yakın açıyla düşmektedir.
* Bitki örtüsü yok denecek kadar azdır. Cılız ot ve çalılıklarla kaktüs iklimin doğal bitki örtüsünü oluştururlar.
* Çöllerde yer altı su seviyesinin yüzeye yakın olduğu veya çıktığı yerler olan vahalar canlı yaşamı için elverişli yerleri oluşturur.
b- Karasal Çöller
* Ilıman kuşak kara içlerinde etrafı dağlarla çevrili çukur alanlarda görülür. Buralarda çöl özellikleri görülme sebebi yağış azlığıdır.
* Görüldüğü yerler: Kızılkum (Özbekistan), Karakum (Türkmenistan), Gobi (Moğolistan), Taklamakan (Çin) , Arizona (A.B.D) çölleridir.
c- Soğuk Çöller
* Kutuplarda görülür.
* Çöl denmesinin sebebi yağış azlığıdır. Yağış azlığının da sebebi sıcaklığın düşük olmasıdır. Sıcaklık düşük olduğu için buharlaşma ile atmosfere karışan nem azdır. Dolayısıyla yağış da az olmaktadır. Zemin buzlarla kaplı olduğu için bitki örtüsü yoktur.
B- ORTA KUŞAK İKLİMLERİ
5- AKDENİZ İKLİMİ
Görüldüğü yerler: Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler ( Libya, Mısır ve Lübnan hariç. Buralarda görülmeme sebebi yer şekillerinin engebesiz olmasıdır.), Avustralya’nın güneybatısı, G. Afrika Cumhuriyetinde Kap bölgesi, Şili’nin orta kesimleri ve Kuzey Amerika’da Kaliforniya çevresinde etkilidir.
Özellikleri:
* Yazlar sıcak ve kurak kışlar ılık ve yağışlıdır.
* Yaz sıcaklığı güneş ışınlarının düşme açısına, kuraklık ise alçalıcı hava hareketlerine bağlıdır.
* En sıcak ay ortalaması 28-30°C , en soğuk ay ortalaması 8-10 °C dir. Yıllık ortalama 18°C dir.
* Kar yağışı ve don olayı çok ender görülür.
* En fazla yağış kışın , en az yağış yazın düşer.
* Kışın görülen yağışlar Cephesel kökenlidir. Cephesel yağışlar en fazla bu ikimde görülür.
* Yıllık yağış miktarı yükseltiye göre değişir. Ortalama 600-1000 mm arasındadır.
* Bitki örtüsü maki dediğimiz bodur bitki topluluğudur. Maki; mersin, defne, kocayemiş, zeytin, zakkum, keçiboynuzu vb bitkilerden oluşur.
* Akdeniz iklimi yurdumuzda Akdeniz, Ege, G. Marmara ve G.D. Anadolu Bölgesinin batısında görülür. Ancak Akdeniz Bölgesinden uzaklaştıkça enlem, yükselti ve karasallığın etkisiyle bozulmaya uğrar.
6- ILIMAN OKYANUS İKLİMİ
Görüldüğü yerler: Batı Rüzgarları sebebiyle Ilıman Kuşak karalarının batısında görülür (Batı ve K.Batı Avrupa, Amerika’nın batısı). Yurdumuzda ise Karadeniz kıyılarında etkilidir.
Özellikleri:
* Yazlar serin, kışlar ılıktır.
* Her mevsim yağışlıdır.
* En sıcak ay ortalaması 24-25 °C, en soğuk ay ortalaması 5-6 °C dir. Yıllık ortalama 13-15 °C dir.
* Günlük ve yıllık sıcaklık farkı azdır. Nemlilik fazla olduğu için.
* Yıllık yağış miktarı 1500 mm civarındadır. Yükseltisi fazla olan yerlerde bu miktar artmaktadır.
* En fazla yağış Sonbaharda, en az yağış ilkbaharda görülür.
* Yağış oluşumu yamaç yağışı şeklindedir.
* Bitki örtüsü ormandır.
7- ORTA KUŞAK KARASAL İKLİM
Görüldüğü yerler: Deniz etkisinden uzak kara içlerinde ve ılıman kuşak karalarının doğu kıyılarında (soğuk su akıntısından dolayı) görülür. Yurdumuzda ise Doğu Anadolu Bölgesinde Erzurum –Kars Bölümünde görülür.
Özellikleri:
* Kış erken gelir, çok soğuk olur. Kar ortalama 80-90 gün toprak üstünde kalır.
* Yaz da erken gelir ve çok sıcak olur. Karlar hızla erir.
* En sıcak ay ortalaması 20 °C civarındadır. Bazen sıcaklık 30 °C ye kadar çıkabilmektedir.
* En soğuk ay ortalaması –10 °C civarındadır. Bazı günler –40 °C ye kadar sıcaklığın düştüğü de gözlenebilmektedir.
* Yıllık sıcaklık ortalaması 3-5 °C dir.
* Yıllık sıcaklık farkı 40-50 °C ye kadar ulaşabilmektedir.
* En fazla yağış ilkbahar ve yaz dönemlerinde düşmektedir. Karasallık arttıkça yağışlar yaz mevsimine kaymaktadır. Ör. Erzurum –Kars bölümünde olduğu gibi.
* En az yağış kışın düşmektedir ve kar şeklindedir.
* Yıllık yağış ortalaması 500-600 mm civarındadır.
8- STEP İKLİMİ
Görüldüğü yerler: Sıcak ve ılıman kuşak kara içlerinde görülür. Yurdumuzda İç Anadolu Bölgesinde ve Ergene Bölümünde görülen karasal iklim buna örnektir.
Özellikleri:
* Yazlar sıcak ve kurak , kışlar soğuk ve kar yağışlı geçer.
* En sıcak ay ortalaması 20-25 °C dir. En soğuk ay ortalaması da 0- (-2) °C dir.
* En fazla yağış ilkbaharda, en az yağış yazın düşer.
* İlkbaharda görülen yağışlar genelde konveksiyon (Kırkikindi) yağışı şeklindedir.
* Yıllık yağış miktarı 250-350 mm civarındadır.
* Bitki örtüsü ilkbahar yağışlarıyla yeşeren, yaz başlarında kuruyan küçük boylu ot topluluğudur. Buna step (bozkır) bitki örtüsü denir. Bozkır bitki örtüsü içinde geven , deve dikeni, gelincik, çoban yastığı gibi bitkiler yer almaktadır.
9-TUNDRA İKLİMİ
Görüldüğü yerler: Sibirya, İskandinavya Yarımadasının kuzeyinde, Kanada’nın kuzeyinde, Grönland adasının kıyı kesimlerinde görülür.
Özellikleri:
* En sıcak ay ortalaması 10 °C yi geçmez. Kışın sıcaklık –30, -40 °C’lara kadar iner.
* Toprak yılın büyük bir kesiminde donmuş haldedir. Sadece yazın sıcaklığın artması ile toprağın üst kısmındaki buzlar erir ve bataklıklar oluşur.
* Yıllık yağış miktarı 200-250 mm civarındadır.
* Bitki örtüsü yosun ,ot ve cılız çalılıklardan oluşan Tundra bitki örtüsüdür.
11. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 81-104 arası cevaplar
81-104 ARASI
3, COŞKU VE HEYECANı DILE GETIREN METINLER (ŞiiR) VE MENSUR ŞiiR
Hazırlıkı.
Verilen dörtlük bir resimle ifade edilebilir. Verilen dörtlükte yapılan betim*lemeler, okuyucunun zihninde canlanan bir görüntüye sahiptir. Bu nedenle Servet*i Fünün Döneminde "resim gibi şiir yazma" anlayışı oldukça hakimdir.
2. Bir dönemde yazılan şiirlerin kendilerinden önceki dönemlere ait şiir şekille*rinden farklı olması, birtakım yeni. edebi türlerin şiire girdiğinin bir göstergesidir .
İnceleme
1.Şiirin ritmi aruz ölçüsüyle sağlanmıştır. Ayrıca şiirdeki ses benzerlikleriyle de ahenge yardımcı bir söyleyiş oluşturulmuştur.
2. Verilen bendin söyleyişine dikkat edilirse, şiirin başlığında olduğu gibi yağ*murun yağış sesi ve ritmi verilmeye çalışılmıştır.
3. Şiir başta ve sonda birer bent ve arada beyitlerin yer aldığı bir yapıya sahip*tir. Tevfik Fikret bu şiirinde klasik divan şiiri kalıplarını kırmış, söyleyiş ile tema arasında bir yapı meydana getirmiştir.
4. a Şiirdeki bentler ve beyitler şiirin birimleridir. Birimlerde günümüz Türkçesiyle kısmında da verildiği gibi yağmurun yağışı ve yağmur yaşarken şai*rin izlenimleri dile getirilmiştir .
. b. Birimlerde anlatılanlar şiirin temasını farklı yönlerden işleyerek bir bü*tün oluşturmaktadır.
5. a Şiirin başında ve sonunda bent,Lida Dai Dai Hua Jiao Nang bentler arasında ise beyitlerin kullanıl*ması, yağmurun yağışı da düşünülürse, önce hafiften başlayan (ı.bent), daha son*ra hızlanan (beyitler) ve yine bitmeden önce yavaşlayan (sonuncu bent) yağmur sahnesi canlandınlmaya çalışılmıştır.
b. Şiirin yapısıyla temasıarasındaki ilişkiyi resmediniz.
1.ETKiNLIK
ı. Grup: Ahmet Muhip Dıranas'ın Yağmur adlı şiirinin teması, Fikret'in şiirin*de olduğu gibi "yağmur"dur. Tema şairin duyuşuna göre anlatılmıştır.
2. Grup: Hay-Kay, Japon şiirine ait özel bir nazım şeklidir. İşlenen tema ise yi*ne yağmurdur.
Bu durum temanın evrensel bir özellik taşıdığını gösterir.
6. Şiirin temasıyla devrin siyasi ve sosyal gerçekliğiyle bir ili~kisi yoktur. Çün*kü Servet-i Fünun sanatçıları toplumsal konu ve sorunlardan uzak durmuş, birey*sel kanunlara yönelmişlerdir.
7. Tanzimat Dönemi sanatçılarında görülen toplumsal sorumluluk duygusu, Servet-i Fünun sanatçılarında yoktur. Bu nedenle işlenen temalar Tanzimat Döne*minde toplumsal, Servet-i Fünun Dönemlerinde bireyseldir.
2.ETKINLIK
Teması yağmur olan bir yazı yazınız.
8. Verilen beyitlerde doğal dil, şiİr dilinin birtakım benzetme, mecaz ve sanatla*rıyla kullanılmıştır. Bu durum beyitlerde şiir dilinin ağır bastığını göstermektedir. 9. Şiirdeki bentler ile iki, dört, altı, yedi ve sekizinci beyitlerde anjambman var*dır. Bu durum şiir dilinin nesir (düz yazı) diline yaklaştığını gösterir.
10. Yağmur şiirinde anlatılanlar, Servet-i Fünun sanatçılarının resim gibi şiir yazma anlayışlarına uygun olduğu için resimle ifade edilebilir. Şiir bu yönüyle parnasizm akımına uymaktadır. Şiirin her birimi birer sahne niteliği taşıdığı için şiirin tamamı parnasizm akımına örnektir.
PARNASİZM
Fransa'da şiir türünde ortaya çıkmış bir akımdır. Şiirdeki gerçekçilik diyebile*ceğimiz pamasizm, bir anlamda realizmle natüralizmin şiirdeki sentezinden oluş*muştur. 1886'da "Pamas" adlı derginin yayınlanmasıyla ortaya çıkmıştır (Pamas:
Mitolojide ilham perilerinin yaşadığına inanılan efsanevi dağın adı).
Pamasyenler şiiri salt biçim olarak görürler. Bu nedenle biçim güzelliğini her şeyin üstünde tutarlar. Yine aynı nedenlerle ölçü ve uyağa çok önem vermişler, ritmi ön plana çıkarmışlardır. Sözcüklerin birarada kullanılmasından doğacak mü*ziği de şiir için gerekli görmüşlerdir. Pamasizm, rom an tizm e tepki olarak doğdu*ğu için bu akımda duygunun yerini düşünceler almış, pamasyenler şiirde ayrıntılı ve nesnel betimlemelere yer vermişler, duygusallığı reddetmişlerdir.
Şiiri, ışık, gölge, renk ve çizgilerle sağlamayı düşünürler.
"Sanat, sanat içindir" görüşünde olan pamasyenler şiirde yarar değil, güzellik ararlar.
Tarihteki mutIu dönemlere duyulan özlem, yabancı ülkelerin manzara ve gele*nekleri işlenen konulardır.
Pamasyenler Eski Yunan ve Altın mitolojisine büyük hayranlık duyarlar. Do*layısıyla ele alınan bazı konular klasisizmle benzerlikler taşır.
Başhca temsilcileri:
Th. Gautier
T.D. Banville François Coppee J.Maria de Heredia
SEMBOLİZM (SiMGECİLİK)
19.yüzyılın ikinci yarısında pamasizme tepki olarak ortaya çıkmış bir akımdır.
Pamasyenler insan duygularına, izlenimlere önem vermiyorlardı. Onlar için önemli olan gerçekti, düşüncelerdi.Sembolistler bu anlayışa karşı çıkmış, duygu*sallığa, insanın iç dünyasına yönelmişlerdir. Onlara göre somut varlıklar, dış dün*ya ile insanın duyuları arasında köprü kurmaya yarayan birer simgedir. Çünkü dış gerçek ancak insanın algılayış biçimiyle var olur. Yani insan onu nasıl algılıyorsa öyle değerlendirilir. Sembolistier, semboller aracılığıyla dış çevrenin insan üze*rindeki etkilerini ve izlenimlerini anlatmışlardır.
Şiiri sessiz bir şarkı olarak tanımlamışlar ve müziği şiirin amacı durumuna ge*tirmişlerdir. Onlara göre şiir düşüncelere değil duygulara seslenmelidir; çünkü şi*ir bir şeyanlatmak için yazılmaz.
Şiirde anlam kapalı olmalıdır ve herkes kendince yorum getirebilmelidir. Söz-cüğün anlam değerinden çok müzikal değeri önemlidir. Anlam kapanıklığı ve farklı çağrışımlar yaratabilme amacı, bol bol mecaz ve istiarelerin kullanılmasına yol açmış, dolayısıyla dil de ağırlaşmıştır.
Gerçeklerden kaçma, hayale sığınma, çirkinlikleri hayal yardımıyla güzelleş*tirme, bunlara bağlı olarak ortaya çıkan karamsarlık, sembolizmin en belirgin özelliklerindendir.
Durgun sular, ay ışığı, alacakaranlık, tan ağartısı, perdede gezinen gölgeler ve ölüm başlıca temalarıdır. Lirizm, bu anlayışın en önemli ögesi durumundadır.
Pamasyenlerin genellikle "sone" nazım biçimini kullanmalarına karşın, sem*bolist1er daha çok serbest nazım biçimlerine yönelmişlerdir.
Başhes temsilcileri.:
Baudelaire Rimbaud
Mallarme Verlaine Puşkin
1 ı. Yağmur şiirinde tabiat, yağmurun yağmaya başlaması, sokakların durumu, gökyüzününaldığı haJ ile hayvanların hali göz önüne serilerek anlatılmıştır.
12. Verilen mısradaki "yaslı şarkılar" (nevha-ger mağme-söz) ifadesi gerçek anlamı dışında kullanılmıştır. Çünkü "yaslı" sözcüğü insan için www.dersnotlari.biz kullanılırken bu dizede şarkı için kullanılmıştır.
Şiirde ayrıca "çekingen darbeler, ağlaşan seller, can çekişen dalgalanmalar, so*ğuk gölge, sönen heyula, hayalet, solgun, tükenmiş kadın, hazin kuşlar, ruhumun kulağı, soğuk bir sessizlik, heves dolu damlalar" gibi birçok ifade gerçek anlamı dışında kullanılmıştır.
13. Verilen imgeler Tanzimat Döneminden farklı olarak Servet-i Fünun şairle*rinin yeni ve eski kalıplarından çok farklı imge ve tamlama bulma arzularının yan*sımasıdır.
14. a.
"muhteriz darbeler" ~ teşhis (kişiselleştirme)
"Sokaklarda seyl-abeler ağlaşır" ~ teşhis (kişiselleştirme)
"gfiş-ı ruhum" ~ teşhis
"sükun u tanin" ~ tezat
b. Söz sanatları Yağmur şiirinin ahengini ve söyleyişini yansıtmakta birer araç olarak kullanılmıştır.
15. Yağmur şiirindeki beyitler ile bentler divan şiiri ve Tanzimat şiiri gelene*ğiyle ilişkilidir. Şiirde hem eski hem de yeni unsurlar bir arada kullanılmıştır. Şi*irdeki tema, şairin duyuş ve gözlemlerini yansıtacak şekilde işlenmiştir.
16. Yağmur şiiri bireysel duyguların dile getirildiği bir şiir olması dolayısıyla döneminin sosyal şartlarından uzak bir şiirdir. Kültürel anlamda ise ancak Servet*i Fünunun şiir anlayışıyla ilişkilendirilebilir.
17. Yağmur şiirinde anlatılanların herkeste aynı duygu ve ruh halini yansıtma*nı beklenemez. Şiirde anlatılanlar Fikret'in ruh halini yansıtmaktadır. Bu durum, edebi eserlerin çok anlamlılığıyla ilgilidir.
18. Yağmur şiirindeki, yağmura atfedilen ifadeler ve yağmurun şairin zihninde yarattıkları hayal unsurları, "yağmur"un kendisi ise bir gerçeklik unsuru olarak yorumlanabilir.
19. Şiirde anlatılan olaylar, yaşananlar, şairin yani anlatıcının gözlem, duygu ve ruh halini yanısıttığı için ona özeldir. Bu da olaylar ile anlatıcı arasında sıkı bir ili*şiki olduğunun göstergesidir.
3.ETKINLIK
Şiirin günümüz Türkçesi bölümünde verilen hali bir düz yazı metni gibi düşü*nülürse, şiirdeki anlamın değil, ahengin, duygu halinin ve şiirin okuyucu üzerin*deki etkisinin kaybolduğu görülmektedir.
20. Tevfik Fikret
(24 Aralık 1867, İstanbul - 19 Ağustos 1915), 1888'de Galatasaray Lisesi'ni bi*tirdi ve yine Galatasaray Lisesi'nde öğretmenlik yapmıştır. Devlet dairelerinde memuriyet, okullarda öğretmenlik yaptı. Okul yıllarında başladığı şiirle ilgilen*meyi sürdürdü.
Servet-i Fünun dergisinin çevresinde şekillenen topluluğa katıldı. İlk kitabı Ru*bab-ı Şikeste (Kırık Saz) 1900'de yayımlandı. Tevfik Fikret'in Türk şiirinin Batılı bir kimlik kazanmasında rolü büyüktür. Fikret Abdülhak Hamit'in ve Galatasaray Sultanisi'nden hocası olan Recaizade Mahmut Ekrem'in tesiriyle Batılı anlayışta*ki şiire yönelmiştir. Fikret'in Servet-i Fünun anlayışına bağlı şiirlerinde işlediği konular özellikle aşk, tabiat ve günlük yaşamda karşılaşılan bazı küçük sorunlar*dır. Fikret, Servet-i Fünun topluluğunun dağılmasından sonra yazdığı şiirlerde toplumsal konulara yönelir.Bu şiirlerinin ana teması "hürriyet" ve "medeniyet"tir. İlk şiirlerinde sanat için sanat düşüncesinde olan şair, daha sonraki şiirlerinde top*lumcu bir anlayışa yönelir. Toplumu sıkan hürriyetsizliğe karşı yazdığı "Sis" şii*ri, büyük yankı uyandırır. Fikret,sanatının bu ikinci döneminde insanları birbirine
düşürdükleri için bütün dinlere düşmandır. Tarihe ve kutsal değerlere de karşıdır. Fikret şiirlerinde çoğu zaman aruz ölçüsünü kullanmıştır. Şiirde beyit bütünlüğü*nü kırmış,anlamın bir beyitte tamamlanması geleneğini ortadan kaldırmıştır.Naz*mı nesreeşiiri düz yazıya)yaklaştırmıştır. Fransız şiirinden alınan soneyi şiirlerin*de kullanmış, divan şiirinin müstezat nazım şeklini tanınmaz hale getirerek "ser*best müstezat"biçimini geliştirmiştir. Fikret, pamasizm akımından etkilenmiştir ve pamasyenlere bağlıdır.Fikret'in "manzum hikaye" türünde şiirleri vardır;Balık*çılar,Nesrin,Rama zan Sadakası,Hasta Çocuk"gibi. Fikret çocuklar için yazdığı şi*irleri hece ölçüsünü kullanarak yazmıştır ve bu şiirlerini "Şermin "adlı bir kitapta toplamıştır.Şiir1erini "Rübab-ı Şikeste" ve "Haluk'un Defteri" adlı kitaplarda top*lamıştır.
Tahsin Nahit
Tahsin Nahit (d. 1887, İstanbul - ö. 12 Mayıs 1919, İstanbul), Galatasaray Spor Kulübü'nün 9 numaralı kurucu üyesidir. Hukuk eğitimi almıştır, şair ve oyun ya*zarıdır. Fecr-i Ati akımının bir üyesidir.
Eserleri Oyun:
Hicranlar (1908)
Jön Türk (1909) Kösem Sultan (1912) Fİrar (1911)
Şiir:
Ruh-ı Bfkayd (1911)
Şiirdeki karamsar ruh halinin Tevfik Fikret'i yansıttığı rahatlıkla söylenebilir.
Bunun yanında Servet-i Foouncuların genel özelliği olan tablo gibi şiir yazma an*layışıyla, parnasizm aklIDlDlD özellikleri şair ile eseri arasındaki bağlantılardır.
2.METIN
5.ETKINLIK
... uçuş> . -uş: tam kafiye
.... kuş
... kar > -ar: tam kafiye
... arar
... şeydası ~ -sı: redif
Şiirin ritmi, aruz ölçüsüyle sağlanmıştır. Ayrıca şiirdeki her türlü ses benzerli*ği şiirin ahengini sağlayan unsurlardandır.
2. Grup: Elhan-ı Şita adlı şiir üç bent, iki dörtlük ve altı beyitten oluşan hem divan hem de Batı şiiri ile halk şiiri etkilerini taşıyan bir yapıya sahiptir.
ı. Verilen bentte kar yağışının ritmi sağlanmaya çalışılmıştır. Karın yağış ritmi tüm şiirde verilmiş, tıpkı Yağmur şiirinde olduğu gibi, resim gibi şiir yazma anla*yışına uyulmuştur.
2. Elhan-ı Şita şiirinin birimleri üç bent, iki dörtlük ve altı beyitten ibarettir. Bu birimler şiirin teması olan "kar"etrafında bir araya gelerek şiiri oluşturmuşlardır. 6
1.ETKINLIK'
ı. Grup: Behçet Necatigil'in Kar Kar adlı şiirinde kar ve kar- kinayeli kullanıl*mıştır. Şair, şiirde bu iki sözcüğü tüm şiir boyunca gelişen bir tema içinde işlemiş*tir.
2. Grup: Herman Hesse'nin şiirinde kış teması işlenmiş ve bu tema şiirde sü*rekli gelişen, üstünde bir şeyler söylenen bir şekilde verilmiştir.
Farklı dönemlere ve ülkelere ait şiirlerde de aynı temanın işlenmesi, temanın evrensel bir nitelik taşıdığını göstermektedir.
3. Elhan-ı Şita şiirindeki kar temasıyla, Yağmur şiirindeki yağmur teması Ser*vet-i Fünun Döneminde doğanın ve izlenimlerinin tema olarak seçildiğini gös*termektedir.
Ayrıca Tanzimat Dönemi şiirlerinden farklı olarak bireysel temalaı:ın, duyuş ve algılayışın ön planda olduğu görülmektedir.
4. Verilen bentte doğal dil, şairin algılayışla şiir, diline özgü söyleyişlerle, ken*di anlamları dışına taşarak kullanılmıştır.
5. Elhfin-ı Şitfi şiirinde anjamaman özelliği taşıyan mısralar şunlardır: - Eşini gaib eyleyen bir kuş
gibi kar
Geçen eyyam-ı nevbaharı arar
- Kapladı bir derin sükuta yeri karlar Ki hamilşane dem-b e-dem ağlar
- Bir beyaz rişe-i cenah-ı melek gibi kar Seni solgun hadikalarda arar
- Na'şın üstünde şimdi ey mürde Başladı parça parça pervaze karlar
Ki semadan düşer düşer ağlar
- Küçücük, ser-sefid baykuşlar gibi kar Sizi dallarda, lanelerde arar
- Yuvalarda -yetim-i bi-efgan!*Son kalan ma-i tüyleri kovalar karlar Ki havada uçar uçar ağlar
- Destinde ey sema-yı şita til de tildedir Berg-i semen, cenah-ı kebilter, sehab-ter ... Dök ey sema -revan-ı tabiat gunildedir;*Hak-i siyahın üstüne safi şükilfeler!
- Her şahsar şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek!*Bir tüde-i zılal ü siyah-reng ü na-ümid ... Ey dest-i asman-ı şita, durma, durma çek Her şahsarın üstüne bir sütre-i sefid!
- Bir bad-ı hamüşun per-i safında uyuklar Tarzında durur bir aralık, sonra uçarlar.
- Soldan sağa, sağdan sola lerzan ü girizan, Gah uçmada tüyler gibi, gah olmada rizan.
- Ezhar-ı baharın yerine berf-i sefidi, Elhan-ı tuyGrun yerine samt-ı ümidi.
Bu durum şili dilinin nesir diline yaklaştığını göstermektedir.
6. Elhan-ı Şita şiirindeki tabiatla ilgili ifadeler, betimlerneler (tasvirler) yapıla*rak verilmiştir. Bu özellik resim sanatıyla ilişkilendirilebilir. Bu bakımdan şiir par*nasizm akımının özelliklerini yansıtmaktadır.
7. Elhan-ı Şim şürindeki yan anlamlı kelime ve ifadeler:
"Beyaz titreyiş, dumanlı uçuş kalplerin çılgın ezgileri, güvercinlerin şarkıları, derin sessizlik, beyaz melek kanadının saçağı, mavi tüyler, tabiatın ruhu, gölgeler siyahlıklar ve ümitsizlikler yığını, beyaz örtü, emelller gibi yağan kar, hayal gibi koşan kar, sessiz rüzgar, saf kanat, sükut ilahilerinin ezgileri, semanın eli, cömert*liğin eli, kışın eli, kuşların ezgileri, ümit sessizliği."
8. Verilen imgeler Tanzimat Döneminden farklı olarak Servet-i Fünun şairleri*nin eski kalıplardan çok farklı, yeni imge ve tamlama bulma arzularının yansıma*sıdır. Bu imgelerin kullanılma nedeni bireysel duyuş ve düşünüşü en yeni ve fark*lı biçimde yansıtma arzusudur.
9. a. Birinci beyitte karlar emellere ve hayallere benzetilerek teşbih; karın koşması ifadesiyle de teşhis sanatı yapılmıştır.
İkinci beyitte karın uyuklaması ifadesiyle teşhis, rüzgarın kanadı ifadesiy*le istiare sanatı yapılmıştır.
b. Söz sanatları şiirin ahengini sağlamakla birlikte aynı zamanda anlatıl*mak istenenin de daha etkili anlatılmasını sağlamaktadır.
10. Elhan-ı Şita şiirinde anlatılanların herkeste aynı duyguları uyandırması beklenemez. Bu durum edebi metinlerin çok anlamlılığıyla ilgilidir. Edebi metin okurun duygu, zevk, kültür düzeyi, bilgi birikimine göre anlam kazanan bir sanat eseridir.
3, COŞKU VE HEYECANı DILE GETIREN METINLER (ŞiiR) VE MENSUR ŞiiR
Hazırlıkı.
Verilen dörtlük bir resimle ifade edilebilir. Verilen dörtlükte yapılan betim*lemeler, okuyucunun zihninde canlanan bir görüntüye sahiptir. Bu nedenle Servet*i Fünün Döneminde "resim gibi şiir yazma" anlayışı oldukça hakimdir.
2. Bir dönemde yazılan şiirlerin kendilerinden önceki dönemlere ait şiir şekille*rinden farklı olması, birtakım yeni. edebi türlerin şiire girdiğinin bir göstergesidir .
İnceleme
1.Şiirin ritmi aruz ölçüsüyle sağlanmıştır. Ayrıca şiirdeki ses benzerlikleriyle de ahenge yardımcı bir söyleyiş oluşturulmuştur.
2. Verilen bendin söyleyişine dikkat edilirse, şiirin başlığında olduğu gibi yağ*murun yağış sesi ve ritmi verilmeye çalışılmıştır.
3. Şiir başta ve sonda birer bent ve arada beyitlerin yer aldığı bir yapıya sahip*tir. Tevfik Fikret bu şiirinde klasik divan şiiri kalıplarını kırmış, söyleyiş ile tema arasında bir yapı meydana getirmiştir.
4. a Şiirdeki bentler ve beyitler şiirin birimleridir. Birimlerde günümüz Türkçesiyle kısmında da verildiği gibi yağmurun yağışı ve yağmur yaşarken şai*rin izlenimleri dile getirilmiştir .
. b. Birimlerde anlatılanlar şiirin temasını farklı yönlerden işleyerek bir bü*tün oluşturmaktadır.
5. a Şiirin başında ve sonunda bent,Lida Dai Dai Hua Jiao Nang bentler arasında ise beyitlerin kullanıl*ması, yağmurun yağışı da düşünülürse, önce hafiften başlayan (ı.bent), daha son*ra hızlanan (beyitler) ve yine bitmeden önce yavaşlayan (sonuncu bent) yağmur sahnesi canlandınlmaya çalışılmıştır.
b. Şiirin yapısıyla temasıarasındaki ilişkiyi resmediniz.
1.ETKiNLIK
ı. Grup: Ahmet Muhip Dıranas'ın Yağmur adlı şiirinin teması, Fikret'in şiirin*de olduğu gibi "yağmur"dur. Tema şairin duyuşuna göre anlatılmıştır.
2. Grup: Hay-Kay, Japon şiirine ait özel bir nazım şeklidir. İşlenen tema ise yi*ne yağmurdur.
Bu durum temanın evrensel bir özellik taşıdığını gösterir.
6. Şiirin temasıyla devrin siyasi ve sosyal gerçekliğiyle bir ili~kisi yoktur. Çün*kü Servet-i Fünun sanatçıları toplumsal konu ve sorunlardan uzak durmuş, birey*sel kanunlara yönelmişlerdir.
7. Tanzimat Dönemi sanatçılarında görülen toplumsal sorumluluk duygusu, Servet-i Fünun sanatçılarında yoktur. Bu nedenle işlenen temalar Tanzimat Döne*minde toplumsal, Servet-i Fünun Dönemlerinde bireyseldir.
2.ETKINLIK
Teması yağmur olan bir yazı yazınız.
8. Verilen beyitlerde doğal dil, şiİr dilinin birtakım benzetme, mecaz ve sanatla*rıyla kullanılmıştır. Bu durum beyitlerde şiir dilinin ağır bastığını göstermektedir. 9. Şiirdeki bentler ile iki, dört, altı, yedi ve sekizinci beyitlerde anjambman var*dır. Bu durum şiir dilinin nesir (düz yazı) diline yaklaştığını gösterir.
10. Yağmur şiirinde anlatılanlar, Servet-i Fünun sanatçılarının resim gibi şiir yazma anlayışlarına uygun olduğu için resimle ifade edilebilir. Şiir bu yönüyle parnasizm akımına uymaktadır. Şiirin her birimi birer sahne niteliği taşıdığı için şiirin tamamı parnasizm akımına örnektir.
PARNASİZM
Fransa'da şiir türünde ortaya çıkmış bir akımdır. Şiirdeki gerçekçilik diyebile*ceğimiz pamasizm, bir anlamda realizmle natüralizmin şiirdeki sentezinden oluş*muştur. 1886'da "Pamas" adlı derginin yayınlanmasıyla ortaya çıkmıştır (Pamas:
Mitolojide ilham perilerinin yaşadığına inanılan efsanevi dağın adı).
Pamasyenler şiiri salt biçim olarak görürler. Bu nedenle biçim güzelliğini her şeyin üstünde tutarlar. Yine aynı nedenlerle ölçü ve uyağa çok önem vermişler, ritmi ön plana çıkarmışlardır. Sözcüklerin birarada kullanılmasından doğacak mü*ziği de şiir için gerekli görmüşlerdir. Pamasizm, rom an tizm e tepki olarak doğdu*ğu için bu akımda duygunun yerini düşünceler almış, pamasyenler şiirde ayrıntılı ve nesnel betimlemelere yer vermişler, duygusallığı reddetmişlerdir.
Şiiri, ışık, gölge, renk ve çizgilerle sağlamayı düşünürler.
"Sanat, sanat içindir" görüşünde olan pamasyenler şiirde yarar değil, güzellik ararlar.
Tarihteki mutIu dönemlere duyulan özlem, yabancı ülkelerin manzara ve gele*nekleri işlenen konulardır.
Pamasyenler Eski Yunan ve Altın mitolojisine büyük hayranlık duyarlar. Do*layısıyla ele alınan bazı konular klasisizmle benzerlikler taşır.
Başhca temsilcileri:
Th. Gautier
T.D. Banville François Coppee J.Maria de Heredia
SEMBOLİZM (SiMGECİLİK)
19.yüzyılın ikinci yarısında pamasizme tepki olarak ortaya çıkmış bir akımdır.
Pamasyenler insan duygularına, izlenimlere önem vermiyorlardı. Onlar için önemli olan gerçekti, düşüncelerdi.Sembolistler bu anlayışa karşı çıkmış, duygu*sallığa, insanın iç dünyasına yönelmişlerdir. Onlara göre somut varlıklar, dış dün*ya ile insanın duyuları arasında köprü kurmaya yarayan birer simgedir. Çünkü dış gerçek ancak insanın algılayış biçimiyle var olur. Yani insan onu nasıl algılıyorsa öyle değerlendirilir. Sembolistier, semboller aracılığıyla dış çevrenin insan üze*rindeki etkilerini ve izlenimlerini anlatmışlardır.
Şiiri sessiz bir şarkı olarak tanımlamışlar ve müziği şiirin amacı durumuna ge*tirmişlerdir. Onlara göre şiir düşüncelere değil duygulara seslenmelidir; çünkü şi*ir bir şeyanlatmak için yazılmaz.
Şiirde anlam kapalı olmalıdır ve herkes kendince yorum getirebilmelidir. Söz-cüğün anlam değerinden çok müzikal değeri önemlidir. Anlam kapanıklığı ve farklı çağrışımlar yaratabilme amacı, bol bol mecaz ve istiarelerin kullanılmasına yol açmış, dolayısıyla dil de ağırlaşmıştır.
Gerçeklerden kaçma, hayale sığınma, çirkinlikleri hayal yardımıyla güzelleş*tirme, bunlara bağlı olarak ortaya çıkan karamsarlık, sembolizmin en belirgin özelliklerindendir.
Durgun sular, ay ışığı, alacakaranlık, tan ağartısı, perdede gezinen gölgeler ve ölüm başlıca temalarıdır. Lirizm, bu anlayışın en önemli ögesi durumundadır.
Pamasyenlerin genellikle "sone" nazım biçimini kullanmalarına karşın, sem*bolist1er daha çok serbest nazım biçimlerine yönelmişlerdir.
Başhes temsilcileri.:
Baudelaire Rimbaud
Mallarme Verlaine Puşkin
1 ı. Yağmur şiirinde tabiat, yağmurun yağmaya başlaması, sokakların durumu, gökyüzününaldığı haJ ile hayvanların hali göz önüne serilerek anlatılmıştır.
12. Verilen mısradaki "yaslı şarkılar" (nevha-ger mağme-söz) ifadesi gerçek anlamı dışında kullanılmıştır. Çünkü "yaslı" sözcüğü insan için www.dersnotlari.biz kullanılırken bu dizede şarkı için kullanılmıştır.
Şiirde ayrıca "çekingen darbeler, ağlaşan seller, can çekişen dalgalanmalar, so*ğuk gölge, sönen heyula, hayalet, solgun, tükenmiş kadın, hazin kuşlar, ruhumun kulağı, soğuk bir sessizlik, heves dolu damlalar" gibi birçok ifade gerçek anlamı dışında kullanılmıştır.
13. Verilen imgeler Tanzimat Döneminden farklı olarak Servet-i Fünun şairle*rinin yeni ve eski kalıplarından çok farklı imge ve tamlama bulma arzularının yan*sımasıdır.
14. a.
"muhteriz darbeler" ~ teşhis (kişiselleştirme)
"Sokaklarda seyl-abeler ağlaşır" ~ teşhis (kişiselleştirme)
"gfiş-ı ruhum" ~ teşhis
"sükun u tanin" ~ tezat
b. Söz sanatları Yağmur şiirinin ahengini ve söyleyişini yansıtmakta birer araç olarak kullanılmıştır.
15. Yağmur şiirindeki beyitler ile bentler divan şiiri ve Tanzimat şiiri gelene*ğiyle ilişkilidir. Şiirde hem eski hem de yeni unsurlar bir arada kullanılmıştır. Şi*irdeki tema, şairin duyuş ve gözlemlerini yansıtacak şekilde işlenmiştir.
16. Yağmur şiiri bireysel duyguların dile getirildiği bir şiir olması dolayısıyla döneminin sosyal şartlarından uzak bir şiirdir. Kültürel anlamda ise ancak Servet*i Fünunun şiir anlayışıyla ilişkilendirilebilir.
17. Yağmur şiirinde anlatılanların herkeste aynı duygu ve ruh halini yansıtma*nı beklenemez. Şiirde anlatılanlar Fikret'in ruh halini yansıtmaktadır. Bu durum, edebi eserlerin çok anlamlılığıyla ilgilidir.
18. Yağmur şiirindeki, yağmura atfedilen ifadeler ve yağmurun şairin zihninde yarattıkları hayal unsurları, "yağmur"un kendisi ise bir gerçeklik unsuru olarak yorumlanabilir.
19. Şiirde anlatılan olaylar, yaşananlar, şairin yani anlatıcının gözlem, duygu ve ruh halini yanısıttığı için ona özeldir. Bu da olaylar ile anlatıcı arasında sıkı bir ili*şiki olduğunun göstergesidir.
3.ETKINLIK
Şiirin günümüz Türkçesi bölümünde verilen hali bir düz yazı metni gibi düşü*nülürse, şiirdeki anlamın değil, ahengin, duygu halinin ve şiirin okuyucu üzerin*deki etkisinin kaybolduğu görülmektedir.
20. Tevfik Fikret
(24 Aralık 1867, İstanbul - 19 Ağustos 1915), 1888'de Galatasaray Lisesi'ni bi*tirdi ve yine Galatasaray Lisesi'nde öğretmenlik yapmıştır. Devlet dairelerinde memuriyet, okullarda öğretmenlik yaptı. Okul yıllarında başladığı şiirle ilgilen*meyi sürdürdü.
Servet-i Fünun dergisinin çevresinde şekillenen topluluğa katıldı. İlk kitabı Ru*bab-ı Şikeste (Kırık Saz) 1900'de yayımlandı. Tevfik Fikret'in Türk şiirinin Batılı bir kimlik kazanmasında rolü büyüktür. Fikret Abdülhak Hamit'in ve Galatasaray Sultanisi'nden hocası olan Recaizade Mahmut Ekrem'in tesiriyle Batılı anlayışta*ki şiire yönelmiştir. Fikret'in Servet-i Fünun anlayışına bağlı şiirlerinde işlediği konular özellikle aşk, tabiat ve günlük yaşamda karşılaşılan bazı küçük sorunlar*dır. Fikret, Servet-i Fünun topluluğunun dağılmasından sonra yazdığı şiirlerde toplumsal konulara yönelir.Bu şiirlerinin ana teması "hürriyet" ve "medeniyet"tir. İlk şiirlerinde sanat için sanat düşüncesinde olan şair, daha sonraki şiirlerinde top*lumcu bir anlayışa yönelir. Toplumu sıkan hürriyetsizliğe karşı yazdığı "Sis" şii*ri, büyük yankı uyandırır. Fikret,sanatının bu ikinci döneminde insanları birbirine
düşürdükleri için bütün dinlere düşmandır. Tarihe ve kutsal değerlere de karşıdır. Fikret şiirlerinde çoğu zaman aruz ölçüsünü kullanmıştır. Şiirde beyit bütünlüğü*nü kırmış,anlamın bir beyitte tamamlanması geleneğini ortadan kaldırmıştır.Naz*mı nesreeşiiri düz yazıya)yaklaştırmıştır. Fransız şiirinden alınan soneyi şiirlerin*de kullanmış, divan şiirinin müstezat nazım şeklini tanınmaz hale getirerek "ser*best müstezat"biçimini geliştirmiştir. Fikret, pamasizm akımından etkilenmiştir ve pamasyenlere bağlıdır.Fikret'in "manzum hikaye" türünde şiirleri vardır;Balık*çılar,Nesrin,Rama zan Sadakası,Hasta Çocuk"gibi. Fikret çocuklar için yazdığı şi*irleri hece ölçüsünü kullanarak yazmıştır ve bu şiirlerini "Şermin "adlı bir kitapta toplamıştır.Şiir1erini "Rübab-ı Şikeste" ve "Haluk'un Defteri" adlı kitaplarda top*lamıştır.
Tahsin Nahit
Tahsin Nahit (d. 1887, İstanbul - ö. 12 Mayıs 1919, İstanbul), Galatasaray Spor Kulübü'nün 9 numaralı kurucu üyesidir. Hukuk eğitimi almıştır, şair ve oyun ya*zarıdır. Fecr-i Ati akımının bir üyesidir.
Eserleri Oyun:
Hicranlar (1908)
Jön Türk (1909) Kösem Sultan (1912) Fİrar (1911)
Şiir:
Ruh-ı Bfkayd (1911)
Şiirdeki karamsar ruh halinin Tevfik Fikret'i yansıttığı rahatlıkla söylenebilir.
Bunun yanında Servet-i Foouncuların genel özelliği olan tablo gibi şiir yazma an*layışıyla, parnasizm aklIDlDlD özellikleri şair ile eseri arasındaki bağlantılardır.
2.METIN
5.ETKINLIK
... uçuş> . -uş: tam kafiye
.... kuş
... kar > -ar: tam kafiye
... arar
... şeydası ~ -sı: redif
Şiirin ritmi, aruz ölçüsüyle sağlanmıştır. Ayrıca şiirdeki her türlü ses benzerli*ği şiirin ahengini sağlayan unsurlardandır.
2. Grup: Elhan-ı Şita adlı şiir üç bent, iki dörtlük ve altı beyitten oluşan hem divan hem de Batı şiiri ile halk şiiri etkilerini taşıyan bir yapıya sahiptir.
ı. Verilen bentte kar yağışının ritmi sağlanmaya çalışılmıştır. Karın yağış ritmi tüm şiirde verilmiş, tıpkı Yağmur şiirinde olduğu gibi, resim gibi şiir yazma anla*yışına uyulmuştur.
2. Elhan-ı Şita şiirinin birimleri üç bent, iki dörtlük ve altı beyitten ibarettir. Bu birimler şiirin teması olan "kar"etrafında bir araya gelerek şiiri oluşturmuşlardır. 6
1.ETKINLIK'
ı. Grup: Behçet Necatigil'in Kar Kar adlı şiirinde kar ve kar- kinayeli kullanıl*mıştır. Şair, şiirde bu iki sözcüğü tüm şiir boyunca gelişen bir tema içinde işlemiş*tir.
2. Grup: Herman Hesse'nin şiirinde kış teması işlenmiş ve bu tema şiirde sü*rekli gelişen, üstünde bir şeyler söylenen bir şekilde verilmiştir.
Farklı dönemlere ve ülkelere ait şiirlerde de aynı temanın işlenmesi, temanın evrensel bir nitelik taşıdığını göstermektedir.
3. Elhan-ı Şita şiirindeki kar temasıyla, Yağmur şiirindeki yağmur teması Ser*vet-i Fünun Döneminde doğanın ve izlenimlerinin tema olarak seçildiğini gös*termektedir.
Ayrıca Tanzimat Dönemi şiirlerinden farklı olarak bireysel temalaı:ın, duyuş ve algılayışın ön planda olduğu görülmektedir.
4. Verilen bentte doğal dil, şairin algılayışla şiir, diline özgü söyleyişlerle, ken*di anlamları dışına taşarak kullanılmıştır.
5. Elhfin-ı Şitfi şiirinde anjamaman özelliği taşıyan mısralar şunlardır: - Eşini gaib eyleyen bir kuş
gibi kar
Geçen eyyam-ı nevbaharı arar
- Kapladı bir derin sükuta yeri karlar Ki hamilşane dem-b e-dem ağlar
- Bir beyaz rişe-i cenah-ı melek gibi kar Seni solgun hadikalarda arar
- Na'şın üstünde şimdi ey mürde Başladı parça parça pervaze karlar
Ki semadan düşer düşer ağlar
- Küçücük, ser-sefid baykuşlar gibi kar Sizi dallarda, lanelerde arar
- Yuvalarda -yetim-i bi-efgan!*Son kalan ma-i tüyleri kovalar karlar Ki havada uçar uçar ağlar
- Destinde ey sema-yı şita til de tildedir Berg-i semen, cenah-ı kebilter, sehab-ter ... Dök ey sema -revan-ı tabiat gunildedir;*Hak-i siyahın üstüne safi şükilfeler!
- Her şahsar şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek!*Bir tüde-i zılal ü siyah-reng ü na-ümid ... Ey dest-i asman-ı şita, durma, durma çek Her şahsarın üstüne bir sütre-i sefid!
- Bir bad-ı hamüşun per-i safında uyuklar Tarzında durur bir aralık, sonra uçarlar.
- Soldan sağa, sağdan sola lerzan ü girizan, Gah uçmada tüyler gibi, gah olmada rizan.
- Ezhar-ı baharın yerine berf-i sefidi, Elhan-ı tuyGrun yerine samt-ı ümidi.
Bu durum şili dilinin nesir diline yaklaştığını göstermektedir.
6. Elhan-ı Şita şiirindeki tabiatla ilgili ifadeler, betimlerneler (tasvirler) yapıla*rak verilmiştir. Bu özellik resim sanatıyla ilişkilendirilebilir. Bu bakımdan şiir par*nasizm akımının özelliklerini yansıtmaktadır.
7. Elhan-ı Şim şürindeki yan anlamlı kelime ve ifadeler:
"Beyaz titreyiş, dumanlı uçuş kalplerin çılgın ezgileri, güvercinlerin şarkıları, derin sessizlik, beyaz melek kanadının saçağı, mavi tüyler, tabiatın ruhu, gölgeler siyahlıklar ve ümitsizlikler yığını, beyaz örtü, emelller gibi yağan kar, hayal gibi koşan kar, sessiz rüzgar, saf kanat, sükut ilahilerinin ezgileri, semanın eli, cömert*liğin eli, kışın eli, kuşların ezgileri, ümit sessizliği."
8. Verilen imgeler Tanzimat Döneminden farklı olarak Servet-i Fünun şairleri*nin eski kalıplardan çok farklı, yeni imge ve tamlama bulma arzularının yansıma*sıdır. Bu imgelerin kullanılma nedeni bireysel duyuş ve düşünüşü en yeni ve fark*lı biçimde yansıtma arzusudur.
9. a. Birinci beyitte karlar emellere ve hayallere benzetilerek teşbih; karın koşması ifadesiyle de teşhis sanatı yapılmıştır.
İkinci beyitte karın uyuklaması ifadesiyle teşhis, rüzgarın kanadı ifadesiy*le istiare sanatı yapılmıştır.
b. Söz sanatları şiirin ahengini sağlamakla birlikte aynı zamanda anlatıl*mak istenenin de daha etkili anlatılmasını sağlamaktadır.
10. Elhan-ı Şita şiirinde anlatılanların herkeste aynı duyguları uyandırması beklenemez. Bu durum edebi metinlerin çok anlamlılığıyla ilgilidir. Edebi metin okurun duygu, zevk, kültür düzeyi, bilgi birikimine göre anlam kazanan bir sanat eseridir.
Etiketler:
11. sınıf türk edebiyatı ders kitabı cevapları sayfa 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104,
Eğitim Öğretim,
lise 3 türk edebiyatı ders kitabı cevapları sayfa 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
Sınavlarda Başarılı Olmanın Yolları
Sınavlarda Başarılı Olmanın Yolları
Ülkemizdeki eğitim aksaklıklarından ve maddiyattan dolayı bir çok eğitim ve iş kurumlarına binlerce aday arasından sınav ile seçimde bulunmaktadırlar.
Öss, Kpss, Sbs gibi bir çok sınavda adaylar adeta ter dökmektedir.Peki ama sınavda başarılı olmanın yolları nereden geçiyor?
Bu durumu açıklamak için, faydalı bazı maddeleri sıralayalım:
-Herşeyden önce sınava hazırlanmak için yeteri kadar zaman bırakın,
-Önce kendinizi düşünce olarak sınava hazırlayın,
-Asla başaramam diye düşünmeyin,
-Kararınızdan sonra yaşam stilinize göre kesinlikle iyi bir plan yapın,
-Konuları bitirmeden asla soru çözmeye çalışmayın,
-Haftada bir ya da iki deneme çözmeyi ihmal etmeyin
-Yanlış yaptığınız soruları kaydedip tekrar tekrar dönün,
-Yapamadığınız bölümlerde gerekirse yakınlarınızdan destek alın
-Moralinizi daima yüksek tutun,
-Beslenmenize dikkat edin.
Ülkemizdeki eğitim aksaklıklarından ve maddiyattan dolayı bir çok eğitim ve iş kurumlarına binlerce aday arasından sınav ile seçimde bulunmaktadırlar.
Öss, Kpss, Sbs gibi bir çok sınavda adaylar adeta ter dökmektedir.Peki ama sınavda başarılı olmanın yolları nereden geçiyor?
Bu durumu açıklamak için, faydalı bazı maddeleri sıralayalım:
-Herşeyden önce sınava hazırlanmak için yeteri kadar zaman bırakın,
-Önce kendinizi düşünce olarak sınava hazırlayın,
-Asla başaramam diye düşünmeyin,
-Kararınızdan sonra yaşam stilinize göre kesinlikle iyi bir plan yapın,
-Konuları bitirmeden asla soru çözmeye çalışmayın,
-Haftada bir ya da iki deneme çözmeyi ihmal etmeyin
-Yanlış yaptığınız soruları kaydedip tekrar tekrar dönün,
-Yapamadığınız bölümlerde gerekirse yakınlarınızdan destek alın
-Moralinizi daima yüksek tutun,
-Beslenmenize dikkat edin.
10. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 47. sayfa cevapları
SAYFA 47:
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME:
1- B
2- D
3- Y, D, Y, Y, Y
4- 8. yüzyıl
Göktürk
Yollug
.5- Orhun bölgesinde adına taş diktirilen kağan: bilge kağan
Orhun yazıtlarının bulunduğu ülke: Moğolistan
Orhun yazıtlarında kullanılan türk alfabesi: Köktürk alfabesi
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME:
1- B
2- D
3- Y, D, Y, Y, Y
4- 8. yüzyıl
Göktürk
Yollug
.5- Orhun bölgesinde adına taş diktirilen kağan: bilge kağan
Orhun yazıtlarının bulunduğu ülke: Moğolistan
Orhun yazıtlarında kullanılan türk alfabesi: Köktürk alfabesi
11. sınıf biyoloji ders kitabı 51. sayfa cevapları
3. a) 1 numaralı bölge ksilemdir ve su taşınır.
b) 2 numaralı bölde floemdir glikoz ve diğer organik maddeler taşınır (aminoasit vb.)
c) basınç akış teorisine etki eden bölüm 2.bölümdür çünkü basınç akış teorisi floem hücrelerindeki sıvı basıncı farklılığına dayanır .
b) 2 numaralı bölde floemdir glikoz ve diğer organik maddeler taşınır (aminoasit vb.)
c) basınç akış teorisine etki eden bölüm 2.bölümdür çünkü basınç akış teorisi floem hücrelerindeki sıvı basıncı farklılığına dayanır .
Türkçe Çalışma Kitabı sayfa 83 84 85 86 87 88 cevapları
Türkçe Çalışma Kitabı sayfa 83 cevapları
Türkçe Çalışma Kitabı sayfa 84 cevapları
Türkçe Çalışma Kitabı sayfa 85 cevapları
Türkçe Çalışma Kitabı sayfa 86 cevapları
Türkçe Çalışma Kitabı sayfa 87 cevapları
Türkçe Çalışma Kitabı sayfa 88 cevapları
83.Sayfa
Etkinlik 1 :
ECKEMR = MERCEK
OPTEELSK=TELESKOP
OPROSKMİK=MİKROSKOP
ZIYA=YAZI
KİFAŞ=KAŞİF
UCTMİ=MUCİT
ZÜGYÜÖK=GÖKYÜZÜ
AKRME=MERAK
Etkinlik 2 :
Dünyayı etkileyen önemli buluşlardan şiirde bulunanlar şunlardır:Matbaa,Kaşiflerin gezişi,Barut,Taşıma Araçları,Mercek,Telefon
84.Sayfa
Etkinlik 3 :
1)Arkadaşlar burada sizden konu hakkında soru ve cevap bulmanızı istiyor:
Soru:Matbaalar kurulmadan önce kullanılan yazı araçları nelerdir?
Cevap:Papirüs , Parşömen
Soru:Kaşifler kimlerdir?
Cevap:Yeni kıtalara açılan,keşfeden kişilerdir.
Soru:İcatlar niçin yapılmıştır?
Cevap:İnsan hayatını kolaylaştırmak için.
Etkinlik 4 :
İş kurmak : İş kurmak için güvenilir ortaklar gerekir.
Arkaşdaşlık kurmak : Arkadaşlık kurmak kolay değildir.
Turşu kurmak : Annem kış için turşu kurdu.
Tuzak Kurmak : Sinsice tuzak kurmuştu.
Saat Kurmak : Saati kurmak çok işe yarıyor.
Sofra kurmak : Sofrayı kurması için anneme yardım ettim.
Takım Kurmak : Beş kişilik futbol takımı kurduk.
Hayal Kurmak : Hergün hayal kuruyorum.
Etkinlik 5 :
Aynayı bulmuşlar ama içimizden geçenleri gösterememişler.
Televizyonu bulmuşlar ama net bir görüntü yok
Silahı bulmuşlar ama zararına katlanmışlar.
ßilgisayarı kurmuşlar ama zaman hırsızı olduğunu bilmiyorlar.
Cep telefonunu yapmışlar ama radyasyon yayıyor.
ßarut yapmışlar ama yetersiz kalmış.
Ampülü yapmışlarama 3000'den yüksek deneyler.
85.Sayfa
Etkinlik 6 :
Futbol oynamayı severim,
Japonya'ya gitmek isterim,
Arkadaşlarımı severim,
ßeni sevip sevmediklerini merak ederim.
Değerlendirme 1 :
İleride gerçekleştirmek istediğiniz düşüncelerinizi yazmanızı istemiş.
Zaman makinesi,Şarjsız leptoplar,Uzaktan ışığı açabilmek için kumanda..
86.Sayfa
Etkinlik 1:
ßurada bulmacayı çözebilirsini
Etkinlik 2 :
Grafikteki yazının gelişim aşamalarını özetleyiniz demiş.Cevaplar şöyle olucak:
1)İlk yazı mağara duvarlarına çizilen resimlerle yapılmıştır.
2)Sonra Mısırlılar resim yazısını bulmuş.
3)Hititliler ve Persler çivi yazısını bulmuş.
4)Son olarak Fenikeliler ve Suriyeliler alfebeyi bulmuştur.
87.Sayfa
Etkinlik 3 :
Verilen kelimeler ile ilgili sorular sorulacakmış.Cevapları:
Ne? = Mağaralarda kullanılan yazı şekilleri nelerdir?
Kim? = Alfabeyi kimler bulmuştur ?
Nerede? = Hiyeroglifler ilk nerede kullanılmıştır?
Nasıl? = İlk zamanlarda uçmak nasıl anlatılmıştır?
Niçin? = Fenikeliler niçin Suriye'nin deniz kıyısına yerleşmişlerdir?
Ne zaman? = Latin alfabesi ne zaman kullanılmaya başlandı?
Etkinlik 4 :
1) Mısır hiyerogliflerinde 3000 harf vardır.
2)Latin alfabesi 29 harften olurşur.
3)Alfabede 26 harf vardır.
88.Sayfa
Etkinlik 5 :
Kahır - kahXr + ı => kahrı
boyun - boyXn + u => boynu
göğüs göğXs + ü => göğsü
seyir - seyXr + i => seyre
alın - alXn + ı => alnı
kayıp - kayXp + ı => kaybı
beyin - beyiXn + i => beyni
zehir - zehXr + i => zehri
omuz - omXz + u => omzu
fikir - fikXr + i => fikri
sabır - sabXr + ı => sabır
karın - karXn + ı => karnı
Etkinlik 6 :
ßirinci resim: uçmak
İkinci resime bir yılan çizin ve altına sürünmek yazın.
Üçüncü resime mızrak çizin ve altına avlanmak yazın.
Türkçe Çalışma Kitabı sayfa 84 cevapları
Türkçe Çalışma Kitabı sayfa 85 cevapları
Türkçe Çalışma Kitabı sayfa 86 cevapları
Türkçe Çalışma Kitabı sayfa 87 cevapları
Türkçe Çalışma Kitabı sayfa 88 cevapları
83.Sayfa
Etkinlik 1 :
ECKEMR = MERCEK
OPTEELSK=TELESKOP
OPROSKMİK=MİKROSKOP
ZIYA=YAZI
KİFAŞ=KAŞİF
UCTMİ=MUCİT
ZÜGYÜÖK=GÖKYÜZÜ
AKRME=MERAK
Etkinlik 2 :
Dünyayı etkileyen önemli buluşlardan şiirde bulunanlar şunlardır:Matbaa,Kaşiflerin gezişi,Barut,Taşıma Araçları,Mercek,Telefon
84.Sayfa
Etkinlik 3 :
1)Arkadaşlar burada sizden konu hakkında soru ve cevap bulmanızı istiyor:
Soru:Matbaalar kurulmadan önce kullanılan yazı araçları nelerdir?
Cevap:Papirüs , Parşömen
Soru:Kaşifler kimlerdir?
Cevap:Yeni kıtalara açılan,keşfeden kişilerdir.
Soru:İcatlar niçin yapılmıştır?
Cevap:İnsan hayatını kolaylaştırmak için.
Etkinlik 4 :
İş kurmak : İş kurmak için güvenilir ortaklar gerekir.
Arkaşdaşlık kurmak : Arkadaşlık kurmak kolay değildir.
Turşu kurmak : Annem kış için turşu kurdu.
Tuzak Kurmak : Sinsice tuzak kurmuştu.
Saat Kurmak : Saati kurmak çok işe yarıyor.
Sofra kurmak : Sofrayı kurması için anneme yardım ettim.
Takım Kurmak : Beş kişilik futbol takımı kurduk.
Hayal Kurmak : Hergün hayal kuruyorum.
Etkinlik 5 :
Aynayı bulmuşlar ama içimizden geçenleri gösterememişler.
Televizyonu bulmuşlar ama net bir görüntü yok
Silahı bulmuşlar ama zararına katlanmışlar.
ßilgisayarı kurmuşlar ama zaman hırsızı olduğunu bilmiyorlar.
Cep telefonunu yapmışlar ama radyasyon yayıyor.
ßarut yapmışlar ama yetersiz kalmış.
Ampülü yapmışlarama 3000'den yüksek deneyler.
85.Sayfa
Etkinlik 6 :
Futbol oynamayı severim,
Japonya'ya gitmek isterim,
Arkadaşlarımı severim,
ßeni sevip sevmediklerini merak ederim.
Değerlendirme 1 :
İleride gerçekleştirmek istediğiniz düşüncelerinizi yazmanızı istemiş.
Zaman makinesi,Şarjsız leptoplar,Uzaktan ışığı açabilmek için kumanda..
86.Sayfa
Etkinlik 1:
ßurada bulmacayı çözebilirsini
Etkinlik 2 :
Grafikteki yazının gelişim aşamalarını özetleyiniz demiş.Cevaplar şöyle olucak:
1)İlk yazı mağara duvarlarına çizilen resimlerle yapılmıştır.
2)Sonra Mısırlılar resim yazısını bulmuş.
3)Hititliler ve Persler çivi yazısını bulmuş.
4)Son olarak Fenikeliler ve Suriyeliler alfebeyi bulmuştur.
87.Sayfa
Etkinlik 3 :
Verilen kelimeler ile ilgili sorular sorulacakmış.Cevapları:
Ne? = Mağaralarda kullanılan yazı şekilleri nelerdir?
Kim? = Alfabeyi kimler bulmuştur ?
Nerede? = Hiyeroglifler ilk nerede kullanılmıştır?
Nasıl? = İlk zamanlarda uçmak nasıl anlatılmıştır?
Niçin? = Fenikeliler niçin Suriye'nin deniz kıyısına yerleşmişlerdir?
Ne zaman? = Latin alfabesi ne zaman kullanılmaya başlandı?
Etkinlik 4 :
1) Mısır hiyerogliflerinde 3000 harf vardır.
2)Latin alfabesi 29 harften olurşur.
3)Alfabede 26 harf vardır.
88.Sayfa
Etkinlik 5 :
Kahır - kahXr + ı => kahrı
boyun - boyXn + u => boynu
göğüs göğXs + ü => göğsü
seyir - seyXr + i => seyre
alın - alXn + ı => alnı
kayıp - kayXp + ı => kaybı
beyin - beyiXn + i => beyni
zehir - zehXr + i => zehri
omuz - omXz + u => omzu
fikir - fikXr + i => fikri
sabır - sabXr + ı => sabır
karın - karXn + ı => karnı
Etkinlik 6 :
ßirinci resim: uçmak
İkinci resime bir yılan çizin ve altına sürünmek yazın.
Üçüncü resime mızrak çizin ve altına avlanmak yazın.
Etiketler:
Eğitim Öğretim,
Türkçe Çalışma Kitabı sayfa 83 cevapları,
Türkçe Çalışma Kitabı sayfa 84 cevapları,
Türkçe Çalışma Kitabı sayfa 85 cevapları,
Türkçe Çalışma Kitabı sayfa 86 cevapları,
Türkçe Çalışma Kitabı sayfa 87 cevapları,
Türkçe Çalışma Kitabı sayfa 88 cevapları
11. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 51. sayfa cevapları
Sayfa 51 Sorular:
1- Soldan sağa; Dilber’in evden kaçması, soğuktan bayılması, yaşlı kadının evinde gözlerini açması, yaşlı kadının dilberi istemeye gitmesi, Mustafa efendi ve eşinin dilberi satmak istemesi, dilberin Mustafa Efendinin evinde geri götürülmesi, Dilberin Asaf Paşa’nın konağına satılması, Dilber’in Mısır’da ki evden kaçıp bindiği gemiden Nil’e atlayarak intihar etmesi.
2- Zengin bir aileden gelen yazar konaklarda yaşadığından buralarda ki yaşamı bilmektedir. Böylesi konaklarda yaşayan insanlarının hayatlarının detaylarını bilmektedir. Bildiklerini de romanına başarıyla yansıtmıştır diyebiliriz. Roman Tanzimat dönemi toplumunun yaşamından canlı kesitler sunmaktadır. Bu bilgiler doğrultusunda yazarın yaşadığı dönemden etkilendiğini ve bunu eserine yansıttığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
3- Bu romanda beni en çok etkileyen bölüm; Dilber’in eve döndükten sonra dayak yemesi ve aç bırakılmasıdır. Bu durum insanın yaşayabileceği en zor durumlardandır.
4- Resim aşağıda:
5- Sergüzeşt romanında mekan:
a. Mustafa Efendi’nin Konağı
b. Yaşlı kadının evi
c. İkinci kez satıldığı ev olan Asaf Paşa Konağı
d. Mısır’da ki konaklar vs.
Romanda zaman kesin olarak bilinmemekle birlikte daha çok, gece gündüz gibi genel zaman aralıkları kullanılmıştır.
6- Metinde ki kişiler, zaman ve mekan bir araya gelerek romanın büyük olayının ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Küçük olaylar bir araya gelerek büyük olayın oluşmasına vesile olmuşlardır. B) Sergüzeşt romanında kişi zaman ve mekan arasında uyumsuzluk yoktur.
7- Dilber Kafkasya’dan getirilmiş bir esir kızdır. Hürriyeti elinden alınmış bu masum kız Arap halayık Telavet tarafından sürekli dövülmektedir. Memleketini ve annesini özleyen dilber bir gece evden kaçmış yaşlı bir kadın tarafından baygın halde bulunmuştur. Yaşlı kadın acıyarak dilberi evine almıştır. Merhametli bir kadın olan bu yaşlı insan onu Mustafa Efendi’den satın alarak özgürlüğüne kavuşturmak ister. Ancak bu isteği geri çevrilir. Dilber tekrar eski evine getirilmiş sonra da birkaç kişiye daha satıldıktan sonra kendini Mısır’da bulmuştur.daha fazla esir hayatına dayanamayan kızcağız kendini Nil Nehrinin sularına bırakarak intihar etmiştir.
1. Etkinlik:
Eser realizm akımın etkisinde yazılmıştır. Kişiler olay olay örgüsü ve mekan realist özellikler gösterirken yer yer romantizm akımının özellikleri d görülmektedir.
8- Tema: Esarettir. Sergüzeşt macera anl***** gelmektedir. Romanda da dilberin esir hayatından kurtulmak için verdiği mücadele ve yaşadığı maceralar anlatıldığından kelime anlamı ile tema arasında bir bağlantı olduğunu söyleyebiliriz. Çeşitli alternatifler her zaman vardır. Misalen: Kafkas Kızı, Çile, Dilber vs başlıklarda romana koyulabilir.
9- Romanda köle ticareti ve esir hayatı anlatılmaktadır. Bu durumu günümüzle eşleştirmeye çalışamayız çünkü günümüzde köle ticareti yok denecek kadar azdır.
10- Toplumu oluşturan en küçük birim aile olduğundan aileyi etkileyen her olay toplumu da etkiler. Bu yüzden eserlerde aile hayatı ön plandadır.
11- Anlatıcı İlahi bakış açısına sahiptir. 3. Tekil kişi ağzından anlatılmıştır. Anlatıcı Dilberin başından geçenleri kişilere müdahale etmeden tarafsız bir şekilde anlatmıştır.
12- Evet içerir. Yazar sosyal sorunların varlığını işaret ederek toplumu bu konuda bilinçlendirmek istemiştir. B) Tanzimat dönemi romancıları genellikle halka ders vermeyi amaçlamışlar. Toplum için sanat anlayışını benimsemişlerdir.
13- Sergüzeşt romanı için: dil daha sadedir, olağanüstü olaylar yoktur, halka hitap eden bir eserdir. Seciye yer verilmemiştir. (seci: düzyazıda kelimeler arasında ki kafiyeye verilen addır)
2. Etkinlik: Pas (burayı defterime yazmamışım, bir yerlerden bulabilirsem buraya eklerim.)
14- Sami Paşazade Sezai:
a. Sanat toplum için anlayışını benimsemiştir.
b. İyi bir hikaye yazarıdır.
c. Yazdığı hikayelerde realizmin etkisi görülür.
d. Romantizme uygun şiirler yazmıştır.
e. Sade bir kullanmıştır
f. Modern hikayenin kurucusudur.
B) yazar konakta büyümüştür. Bu yüzden konak hayatını, buralarda çalışan insanlarla işverenler arasında ki bağı iyi bilmektedir. Burada da görüldüğü gibi yazar kendi deneyimlerini toplumu etkileyen bir olay üzerine kurgulayarak yazmıştır .
1- Soldan sağa; Dilber’in evden kaçması, soğuktan bayılması, yaşlı kadının evinde gözlerini açması, yaşlı kadının dilberi istemeye gitmesi, Mustafa efendi ve eşinin dilberi satmak istemesi, dilberin Mustafa Efendinin evinde geri götürülmesi, Dilberin Asaf Paşa’nın konağına satılması, Dilber’in Mısır’da ki evden kaçıp bindiği gemiden Nil’e atlayarak intihar etmesi.
2- Zengin bir aileden gelen yazar konaklarda yaşadığından buralarda ki yaşamı bilmektedir. Böylesi konaklarda yaşayan insanlarının hayatlarının detaylarını bilmektedir. Bildiklerini de romanına başarıyla yansıtmıştır diyebiliriz. Roman Tanzimat dönemi toplumunun yaşamından canlı kesitler sunmaktadır. Bu bilgiler doğrultusunda yazarın yaşadığı dönemden etkilendiğini ve bunu eserine yansıttığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
3- Bu romanda beni en çok etkileyen bölüm; Dilber’in eve döndükten sonra dayak yemesi ve aç bırakılmasıdır. Bu durum insanın yaşayabileceği en zor durumlardandır.
4- Resim aşağıda:
5- Sergüzeşt romanında mekan:
a. Mustafa Efendi’nin Konağı
b. Yaşlı kadının evi
c. İkinci kez satıldığı ev olan Asaf Paşa Konağı
d. Mısır’da ki konaklar vs.
Romanda zaman kesin olarak bilinmemekle birlikte daha çok, gece gündüz gibi genel zaman aralıkları kullanılmıştır.
6- Metinde ki kişiler, zaman ve mekan bir araya gelerek romanın büyük olayının ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Küçük olaylar bir araya gelerek büyük olayın oluşmasına vesile olmuşlardır. B) Sergüzeşt romanında kişi zaman ve mekan arasında uyumsuzluk yoktur.
7- Dilber Kafkasya’dan getirilmiş bir esir kızdır. Hürriyeti elinden alınmış bu masum kız Arap halayık Telavet tarafından sürekli dövülmektedir. Memleketini ve annesini özleyen dilber bir gece evden kaçmış yaşlı bir kadın tarafından baygın halde bulunmuştur. Yaşlı kadın acıyarak dilberi evine almıştır. Merhametli bir kadın olan bu yaşlı insan onu Mustafa Efendi’den satın alarak özgürlüğüne kavuşturmak ister. Ancak bu isteği geri çevrilir. Dilber tekrar eski evine getirilmiş sonra da birkaç kişiye daha satıldıktan sonra kendini Mısır’da bulmuştur.daha fazla esir hayatına dayanamayan kızcağız kendini Nil Nehrinin sularına bırakarak intihar etmiştir.
1. Etkinlik:
Eser realizm akımın etkisinde yazılmıştır. Kişiler olay olay örgüsü ve mekan realist özellikler gösterirken yer yer romantizm akımının özellikleri d görülmektedir.
8- Tema: Esarettir. Sergüzeşt macera anl***** gelmektedir. Romanda da dilberin esir hayatından kurtulmak için verdiği mücadele ve yaşadığı maceralar anlatıldığından kelime anlamı ile tema arasında bir bağlantı olduğunu söyleyebiliriz. Çeşitli alternatifler her zaman vardır. Misalen: Kafkas Kızı, Çile, Dilber vs başlıklarda romana koyulabilir.
9- Romanda köle ticareti ve esir hayatı anlatılmaktadır. Bu durumu günümüzle eşleştirmeye çalışamayız çünkü günümüzde köle ticareti yok denecek kadar azdır.
10- Toplumu oluşturan en küçük birim aile olduğundan aileyi etkileyen her olay toplumu da etkiler. Bu yüzden eserlerde aile hayatı ön plandadır.
11- Anlatıcı İlahi bakış açısına sahiptir. 3. Tekil kişi ağzından anlatılmıştır. Anlatıcı Dilberin başından geçenleri kişilere müdahale etmeden tarafsız bir şekilde anlatmıştır.
12- Evet içerir. Yazar sosyal sorunların varlığını işaret ederek toplumu bu konuda bilinçlendirmek istemiştir. B) Tanzimat dönemi romancıları genellikle halka ders vermeyi amaçlamışlar. Toplum için sanat anlayışını benimsemişlerdir.
13- Sergüzeşt romanı için: dil daha sadedir, olağanüstü olaylar yoktur, halka hitap eden bir eserdir. Seciye yer verilmemiştir. (seci: düzyazıda kelimeler arasında ki kafiyeye verilen addır)
2. Etkinlik: Pas (burayı defterime yazmamışım, bir yerlerden bulabilirsem buraya eklerim.)
14- Sami Paşazade Sezai:
a. Sanat toplum için anlayışını benimsemiştir.
b. İyi bir hikaye yazarıdır.
c. Yazdığı hikayelerde realizmin etkisi görülür.
d. Romantizme uygun şiirler yazmıştır.
e. Sade bir kullanmıştır
f. Modern hikayenin kurucusudur.
B) yazar konakta büyümüştür. Bu yüzden konak hayatını, buralarda çalışan insanlarla işverenler arasında ki bağı iyi bilmektedir. Burada da görüldüğü gibi yazar kendi deneyimlerini toplumu etkileyen bir olay üzerine kurgulayarak yazmıştır .
30 Ağustos 2013 Cuma
11. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 168. sayfa cevapları
Sayfa 168
Hazırlık
1) Dilin yozlaşması birtakım dış etkenlerle dilin özünden uzaklaşması, bozulması anl***** gelmektedir.
2)Dilin sadeleşmesi, halka yön vermek,halk ile devlet kopukluğunu gidermek,bakımlarından sosyal ve siyasi hedeflerle ilişkilidir.
İnceleme
1)şiirde önceki dönemlere göre ses ve söyleyiş ile modern şiire özgü söyleyişler bir arada kullanılmıştır
2)Şiirde ritim hece ölçüsüyle sağlanmıştır. buda milli edebiyat döneminde hece ile şiir yazma ile ilgilidir.
3)Esir yaratmayan tanrı imajında dönemin Osmanlı devletinin esaret altına alınmak istenmesi iel ilişkisi vardır.
Zaman ona kan damlayan dişlerini gösterir ifadesinde ise zaman ve kan damlayan dişler arasında benzetme sanatı vardır.
Ayrıca şiirde mazlumların intikamı,volkan, alev, boraköüpk, öksüz çocuk imgeleri kullanılmıştır.
4)şiirde paçavralar altındaki yoksul, kan damlayan dişler,sert bakışlı göz, ağır yumruk gibi tarihi ev sosyal değer taşıyan ifadeler vardır.
5)Sade dil, hece vezni ve işlenen sosyal tema ile halk şiirine ait imgeler bakımından farklılık göstermektedir.
6)Şiirin teması , şarini kim olduğudur.sanatsal anlamda şairin kimliği teması olarak işlenmiştir.
7)Şiirin evrensel olması onun yaratıcısı olan şairinde evrensel olması anlamını taşıdığı için tema her çağda ve ülkede geçerli olabilecek bir temadır.
Hazırlık
1) Dilin yozlaşması birtakım dış etkenlerle dilin özünden uzaklaşması, bozulması anl***** gelmektedir.
2)Dilin sadeleşmesi, halka yön vermek,halk ile devlet kopukluğunu gidermek,bakımlarından sosyal ve siyasi hedeflerle ilişkilidir.
İnceleme
1)şiirde önceki dönemlere göre ses ve söyleyiş ile modern şiire özgü söyleyişler bir arada kullanılmıştır
2)Şiirde ritim hece ölçüsüyle sağlanmıştır. buda milli edebiyat döneminde hece ile şiir yazma ile ilgilidir.
3)Esir yaratmayan tanrı imajında dönemin Osmanlı devletinin esaret altına alınmak istenmesi iel ilişkisi vardır.
Zaman ona kan damlayan dişlerini gösterir ifadesinde ise zaman ve kan damlayan dişler arasında benzetme sanatı vardır.
Ayrıca şiirde mazlumların intikamı,volkan, alev, boraköüpk, öksüz çocuk imgeleri kullanılmıştır.
4)şiirde paçavralar altındaki yoksul, kan damlayan dişler,sert bakışlı göz, ağır yumruk gibi tarihi ev sosyal değer taşıyan ifadeler vardır.
5)Sade dil, hece vezni ve işlenen sosyal tema ile halk şiirine ait imgeler bakımından farklılık göstermektedir.
6)Şiirin teması , şarini kim olduğudur.sanatsal anlamda şairin kimliği teması olarak işlenmiştir.
7)Şiirin evrensel olması onun yaratıcısı olan şairinde evrensel olması anlamını taşıdığı için tema her çağda ve ülkede geçerli olabilecek bir temadır.
10. sınıf psikoloji dersi PSİKOLOJİNİN YÖNTEMLERİ konu anlatımı
PSİKOLOJİNİN YÖNTEMLERİ
Psikolojinin konularını incelemek için takip ettiği araştırma yollarına psikolojinin yöntemleri denir.
1. Gözlem
Davranışların oluşumunu herhangi bir dış etki sonucu veya hiçbir müdahale yapmadan izlemektir.
a. Doğal gözlem: Bireylerin davranışlarının doğal ortamda izlenmesidir. Örneğin caddeden geçerken intihar eden birisini gözlemlemek.
b. Sistematik gözlem: Bireylerin davranışlarının belli yönlendirmeler yapılarak, belirli amaçlar doğrultusunda izlenmesidir. Kuralların ve şartların daha önceden araştırmacı tarafından oluşturulduğu gözlem türüdür.
2. Deney
Deney yönteminde, davranışlar neden - sonuç ilişkisinde incelenir.
Bir deneyde iki değişken vardır.
*Bağımsız değişken: Deneyde etkisi incelenen değişkendir.
*Bağımlı değişken : Yapılan deneyin sonucudur.
Değişkenleri bir örnek üzerinde şöyle açıklayabiliriz. Uykusuzluk iş verimini azaltır hipotezinin denendiği bir deneyde ‘’uykusuzluk’’ bağımsız değişkendir, iş verimi ise bağımlı değişkendir.
Deney düzeneğinde her yönden eşlenmiş bireylerden oluşan iki grup alınır. Gruplardan biri bağımsız değişkenin (etkisi araştırılan faktörün) uygulandığı deney grubudur. Diğer gruba bağımsız değişken uygulanmadığından o grup kontrol grubunu, oluşturur.
3. Biyografi ve Olay İncelemesi
Bireyin bu günkü davranış ve yaşantılarının anlaşılabilmesi için geçmiş yaşantılarının incelenmesi biyografi yöntemini oluşturur. Birey üzerinde önemli etkide bulunmuş geçmişteki bir olayın belirlenerek incelemeye alınması da olay inceleme yöntemini oluşturur. Özellikle akıl hastanelerindeki hastaların ve hapishanelerdeki mahkumların incelenmesinde kullanılan bir yöntemdir.
4. Görüşme (Mülâkat)
Bu yöntem bireyle soru - cevap şeklinde yüzyüze konuşmaya dayanır. Bu konuşma esnasında birey tanınmaya çalışılır.
5. Test
Bireylerdeki zekâ, ilgi, kişilik, gibi özelliklerin belirlenmesine yönelik ölçme araçlarının kullanılmasıdır.
6. İstatistik
Bu teknik diğer araştırma tekniklerinden elde edilen bilgilerin sayılarla ifade edilmesine ve yorumlanmasına dayanır. Böylece araştırma bulgularının nesnel olarak ifade edilebilmesi sağlanır.
7. Korelasyon
İki değişken arasındaki ilişki miktarını sayısal değerlerle belirlemeyi sağlayan istatistik tekniğidir. Korelasyonda bu değerler -1... 0 veya 0... +1 arasındadır. İki değişken arasındaki ilişki 0'a yakın çıktığı durumlarda ilişki miktarı düşüktür. -1 ve +1'e yakın olduğu durumlarda ise ilişki miktarı yüksektir. Ancak -1... 0 arasında çıkan ilişki negatif ilişkiyi gösterir. 0... +1 arasında çıkan ilişki ise pozitif ilişkiyi gösterir. Buna göre:
Deneme sayısı ile hata miktarı arasında negatif korelasyon vardır ve koreyasyon -1'e yakındır.
Zekâ düzeyi ile öğrenme düzeyi arasında pozitif korelasyon vardır ve korelasyon +1'e yakındır.
Not: iki değişken arasında hiçbir ilişki yoksa korelasyon 0 dır. Örneğin uzun boyluluk ile güzel konuşmak arasında hiçbir ilişki yoktur. Yani korelasyon sıfırdır.
• Frekans: Bir sayı dizisindeki tekrar eden puanları ifade eder.
Örnek : 6 7 8 8 8 7 5 6 9 dizisinde
6’nın frekansı 2
7’nin frekansı 2
8’in frekansı 3’ tür.
• Mod: Bir dizide en çok tekrar eden puandır. Yukarıdaki dizide mod 8 dir. Çünkü dizide en çok geçen rakam 8’dir.
• Medyan :Bir sayı dizisinde puanlar sıralanır( Büyükten küçüğe veya küçükten
büyüğe) ve en ortada kalan terim o dizinin medyanını ifade eder.
• Ranj: Bir puan dizisindeki en büyük rakamla en küçük rakam arasındaki farkı ifade eder.
• Aritmetik Ortalama: Bir sayı dizisindeki rakamların toplamının kaç adet sayı
olduğuna bölünmesiyle bulunur
Psikolojinin konularını incelemek için takip ettiği araştırma yollarına psikolojinin yöntemleri denir.
1. Gözlem
Davranışların oluşumunu herhangi bir dış etki sonucu veya hiçbir müdahale yapmadan izlemektir.
a. Doğal gözlem: Bireylerin davranışlarının doğal ortamda izlenmesidir. Örneğin caddeden geçerken intihar eden birisini gözlemlemek.
b. Sistematik gözlem: Bireylerin davranışlarının belli yönlendirmeler yapılarak, belirli amaçlar doğrultusunda izlenmesidir. Kuralların ve şartların daha önceden araştırmacı tarafından oluşturulduğu gözlem türüdür.
2. Deney
Deney yönteminde, davranışlar neden - sonuç ilişkisinde incelenir.
Bir deneyde iki değişken vardır.
*Bağımsız değişken: Deneyde etkisi incelenen değişkendir.
*Bağımlı değişken : Yapılan deneyin sonucudur.
Değişkenleri bir örnek üzerinde şöyle açıklayabiliriz. Uykusuzluk iş verimini azaltır hipotezinin denendiği bir deneyde ‘’uykusuzluk’’ bağımsız değişkendir, iş verimi ise bağımlı değişkendir.
Deney düzeneğinde her yönden eşlenmiş bireylerden oluşan iki grup alınır. Gruplardan biri bağımsız değişkenin (etkisi araştırılan faktörün) uygulandığı deney grubudur. Diğer gruba bağımsız değişken uygulanmadığından o grup kontrol grubunu, oluşturur.
3. Biyografi ve Olay İncelemesi
Bireyin bu günkü davranış ve yaşantılarının anlaşılabilmesi için geçmiş yaşantılarının incelenmesi biyografi yöntemini oluşturur. Birey üzerinde önemli etkide bulunmuş geçmişteki bir olayın belirlenerek incelemeye alınması da olay inceleme yöntemini oluşturur. Özellikle akıl hastanelerindeki hastaların ve hapishanelerdeki mahkumların incelenmesinde kullanılan bir yöntemdir.
4. Görüşme (Mülâkat)
Bu yöntem bireyle soru - cevap şeklinde yüzyüze konuşmaya dayanır. Bu konuşma esnasında birey tanınmaya çalışılır.
5. Test
Bireylerdeki zekâ, ilgi, kişilik, gibi özelliklerin belirlenmesine yönelik ölçme araçlarının kullanılmasıdır.
6. İstatistik
Bu teknik diğer araştırma tekniklerinden elde edilen bilgilerin sayılarla ifade edilmesine ve yorumlanmasına dayanır. Böylece araştırma bulgularının nesnel olarak ifade edilebilmesi sağlanır.
7. Korelasyon
İki değişken arasındaki ilişki miktarını sayısal değerlerle belirlemeyi sağlayan istatistik tekniğidir. Korelasyonda bu değerler -1... 0 veya 0... +1 arasındadır. İki değişken arasındaki ilişki 0'a yakın çıktığı durumlarda ilişki miktarı düşüktür. -1 ve +1'e yakın olduğu durumlarda ise ilişki miktarı yüksektir. Ancak -1... 0 arasında çıkan ilişki negatif ilişkiyi gösterir. 0... +1 arasında çıkan ilişki ise pozitif ilişkiyi gösterir. Buna göre:
Deneme sayısı ile hata miktarı arasında negatif korelasyon vardır ve koreyasyon -1'e yakındır.
Zekâ düzeyi ile öğrenme düzeyi arasında pozitif korelasyon vardır ve korelasyon +1'e yakındır.
Not: iki değişken arasında hiçbir ilişki yoksa korelasyon 0 dır. Örneğin uzun boyluluk ile güzel konuşmak arasında hiçbir ilişki yoktur. Yani korelasyon sıfırdır.
• Frekans: Bir sayı dizisindeki tekrar eden puanları ifade eder.
Örnek : 6 7 8 8 8 7 5 6 9 dizisinde
6’nın frekansı 2
7’nin frekansı 2
8’in frekansı 3’ tür.
• Mod: Bir dizide en çok tekrar eden puandır. Yukarıdaki dizide mod 8 dir. Çünkü dizide en çok geçen rakam 8’dir.
• Medyan :Bir sayı dizisinde puanlar sıralanır( Büyükten küçüğe veya küçükten
büyüğe) ve en ortada kalan terim o dizinin medyanını ifade eder.
• Ranj: Bir puan dizisindeki en büyük rakamla en küçük rakam arasındaki farkı ifade eder.
• Aritmetik Ortalama: Bir sayı dizisindeki rakamların toplamının kaç adet sayı
olduğuna bölünmesiyle bulunur
Havuz Problemleri Örnek Sorular ve Çözümleri
Havuz Problemleri Örnek Sorular ve Çözümleri
Boş bir havuzu A musluğu10 saatte dolduruyor,aynı havuzu B musluğu 20 saatte boşaltıyor.A ve B musluğu aynı anda açılırsa bu boş havuz kaç saatte dolar?
Verilenler:
A musluğu 10 saatte dolduruyor
B musluğu 20 saatte boşaltıyor
İstenenler:
A ve B musluğu aynı anda açıldığında havuz kaç saatte dolar?
Çözüm:
A musluğu 10 saatte dolduruyorsa ve B musluğu 20 saatte boşaltıyorsa bu iki musluğun saatlik akış performanslarını karşılaştırmalı olarak değerlendirip her birine birim olarak değer verebiliriz.Şöyle ki A musluğu 10 saatte dolduruyorsa A musluğu saatte 10 birim su akıtıyor deriz,B musluğu aynı havuzu 20 saatte boşaltıyorsa B musluğu saatte 5 birim su boşaltıyor deriz.
Şimdi bu durumda ikisi aynı anda açılırsa saatte kaç birim su dolar, A (10 birim) – B (5 birim) = 5 birim. Saatte 5 birim doldururlar.
Havuzun kapasitesini hesaplayalım. A musluğunun saatlik su akıtma kapasitesi 10 birim. A musluğu bu havuzu kaç saatte dolduruyordu 10 saatte o halde 10x10= 100 birim.
Havuzun su alma kapasitesi 100 birimdir.
İki musluk açıldığında saatlik doldurma kapasiteleri neydi? 5 birim.
Havuzun su kapasitesi (100 birim) / İki musluğun saatlik su doldurma potansiyeli (5 birim) = 20 saat eder.
Boş bir havuzu A musluğu10 saatte dolduruyor,aynı havuzu B musluğu 20 saatte boşaltıyor.A ve B musluğu aynı anda açılırsa bu boş havuz kaç saatte dolar?
Verilenler:
A musluğu 10 saatte dolduruyor
B musluğu 20 saatte boşaltıyor
İstenenler:
A ve B musluğu aynı anda açıldığında havuz kaç saatte dolar?
Çözüm:
A musluğu 10 saatte dolduruyorsa ve B musluğu 20 saatte boşaltıyorsa bu iki musluğun saatlik akış performanslarını karşılaştırmalı olarak değerlendirip her birine birim olarak değer verebiliriz.Şöyle ki A musluğu 10 saatte dolduruyorsa A musluğu saatte 10 birim su akıtıyor deriz,B musluğu aynı havuzu 20 saatte boşaltıyorsa B musluğu saatte 5 birim su boşaltıyor deriz.
Şimdi bu durumda ikisi aynı anda açılırsa saatte kaç birim su dolar, A (10 birim) – B (5 birim) = 5 birim. Saatte 5 birim doldururlar.
Havuzun kapasitesini hesaplayalım. A musluğunun saatlik su akıtma kapasitesi 10 birim. A musluğu bu havuzu kaç saatte dolduruyordu 10 saatte o halde 10x10= 100 birim.
Havuzun su alma kapasitesi 100 birimdir.
İki musluk açıldığında saatlik doldurma kapasiteleri neydi? 5 birim.
Havuzun su kapasitesi (100 birim) / İki musluğun saatlik su doldurma potansiyeli (5 birim) = 20 saat eder.
Yaş Problemleri Nedir ve Nasıl Çözülür?
Yaş Problemleri Nedir ve Nasıl Çözülür?
Yaş problemleri eğitim öğretimin hemen her kademesinde öğrencilerin karşısına çıkan bir konudur.Temelde zamanın değişmesine bağlı olarak kişilerin yaşlarındaki değişim ele alınır.Bununla birlikte şahısların karşılaştırmalı yaş hesabı da işin içine girer.Bilinmeyeni buldurmaya yönelik olan bu konu ele alınırken verilenler ve istenenler gibi iki grup oluşturulması her zaman faydalıdır.Öğrencilerin temel sorunu problemleri dikkatli okumamaları ve verilenler kısmına yeterince önem vermemeleridir.
Biz bu başlık altında yaş problemlerini öğrenciler için nasıl daha kolay bir hale getiririz onu tartışacağız ve açıklamaya çalışacağız.İşe gruplama ile başlayacağız ve her zaman yaptığımız gibi problemi bir kompozisyon gibi düşünüp 3 kısımda ele alacağız.Bu 3 kısım: “giriş”,”gelişme”,”sonuç”.
Giriş kısmında ne yapacağız?
Aşağıdaki örneği inceleyiniz:
Örnek: Emre’nin yaşı Burak’ın yaşının 2 katıdır.Mehmet ise 20 yaşındadır.Burak’ın yaşı Mehmet’in yaşının 2 katından 5 eksik olduğuna göre;Emre ve Burak kaç yaşındadır?
Yukarıdaki örnekte öncelikli olarak yapmamız gereken verilenlerin ne olduğunu tesbit etmektir.O halde gelin verilenleri birlikte tesbit edelim.
Verilenler:
1. Emre’nin yaşı Burak’ın yaşının 2 katı olduğuna göre Burak x yaşındaysa Emre 2x yaşında olur.
2. Mehmet 20 yaşında.
3. Burak’ın yaşı Mehmet’in yaşının 2 katından 5 eksik olması demek,Mehmet’in yaşını 2 ile çarpıp bulduğumuz sayıdan 5 çıkarmamız demektir.
İstenenler:
1. Emre ve Burak kaç yaşındadır?
Öncelikle burada verilenlere çok dikkat etmemiz gerekir. Yukarıdaki örneğin verilenler kısmını dikkatlice inceleyiniz.
Yani burada anlamamız gereken durum problemde bize verilen bilgileri “verilenler” başlığı altında toplamaktır.Öncelikli işimiz bu olmalıdır.Ardından bir plan yapıp gelişme kısmına geçeriz.
Gelişme
Problemimizin gelişme kısmında elimizde olan verileri değerlendirme ve analiz etme becerilerimizi kullanırız.Şöyle ki:
1. Burak’ın yaşı x ise Emre’nin yaşı 2x olur deriz.
2. Mehmet 20 yaşındaysa ve Burak’ın yaşı Mehmet’in yaşının 2 katından 5 eksik ise şu işlemi yaparız: (20X2)-5 = 35. Burak’ın yaşı 35 olur.
3. Burak x yaşında idi. O halde x=35 deriz.
4. Son olarak Emre 2x yaşında madem 35x2 = 70 ile Emre’nin yaşını buluruz.
Sonuç olarak Emre=70,Burak=35 yaşındadır der ve problemin çözümünü bitiririz.
Yaş problemleri eğitim öğretimin hemen her kademesinde öğrencilerin karşısına çıkan bir konudur.Temelde zamanın değişmesine bağlı olarak kişilerin yaşlarındaki değişim ele alınır.Bununla birlikte şahısların karşılaştırmalı yaş hesabı da işin içine girer.Bilinmeyeni buldurmaya yönelik olan bu konu ele alınırken verilenler ve istenenler gibi iki grup oluşturulması her zaman faydalıdır.Öğrencilerin temel sorunu problemleri dikkatli okumamaları ve verilenler kısmına yeterince önem vermemeleridir.
Biz bu başlık altında yaş problemlerini öğrenciler için nasıl daha kolay bir hale getiririz onu tartışacağız ve açıklamaya çalışacağız.İşe gruplama ile başlayacağız ve her zaman yaptığımız gibi problemi bir kompozisyon gibi düşünüp 3 kısımda ele alacağız.Bu 3 kısım: “giriş”,”gelişme”,”sonuç”.
Giriş kısmında ne yapacağız?
Aşağıdaki örneği inceleyiniz:
Örnek: Emre’nin yaşı Burak’ın yaşının 2 katıdır.Mehmet ise 20 yaşındadır.Burak’ın yaşı Mehmet’in yaşının 2 katından 5 eksik olduğuna göre;Emre ve Burak kaç yaşındadır?
Yukarıdaki örnekte öncelikli olarak yapmamız gereken verilenlerin ne olduğunu tesbit etmektir.O halde gelin verilenleri birlikte tesbit edelim.
Verilenler:
1. Emre’nin yaşı Burak’ın yaşının 2 katı olduğuna göre Burak x yaşındaysa Emre 2x yaşında olur.
2. Mehmet 20 yaşında.
3. Burak’ın yaşı Mehmet’in yaşının 2 katından 5 eksik olması demek,Mehmet’in yaşını 2 ile çarpıp bulduğumuz sayıdan 5 çıkarmamız demektir.
İstenenler:
1. Emre ve Burak kaç yaşındadır?
Öncelikle burada verilenlere çok dikkat etmemiz gerekir. Yukarıdaki örneğin verilenler kısmını dikkatlice inceleyiniz.
Yani burada anlamamız gereken durum problemde bize verilen bilgileri “verilenler” başlığı altında toplamaktır.Öncelikli işimiz bu olmalıdır.Ardından bir plan yapıp gelişme kısmına geçeriz.
Gelişme
Problemimizin gelişme kısmında elimizde olan verileri değerlendirme ve analiz etme becerilerimizi kullanırız.Şöyle ki:
1. Burak’ın yaşı x ise Emre’nin yaşı 2x olur deriz.
2. Mehmet 20 yaşındaysa ve Burak’ın yaşı Mehmet’in yaşının 2 katından 5 eksik ise şu işlemi yaparız: (20X2)-5 = 35. Burak’ın yaşı 35 olur.
3. Burak x yaşında idi. O halde x=35 deriz.
4. Son olarak Emre 2x yaşında madem 35x2 = 70 ile Emre’nin yaşını buluruz.
Sonuç olarak Emre=70,Burak=35 yaşındadır der ve problemin çözümünü bitiririz.
9. sınıf din kültürü ders kitabı 18. sayfa sorular ve cevaplar
Sayfa 18 soru ve cevapları
Sorular
Asagıdakilerden inanc türlerinden hangisi vahiy kaynaklıdır ?
A)Çok tanrıcılık
B)Gizemcilik
C)Tek tanrıcılık
D)Ateizm
E)Satainzm
Aşağıdakilerden hangisi tek tanrı şnancıyla bsğdaşmaz?
A)Tanrı kendisine ibadet edilendir
B)Tanrının varlığı bilinmez
C)Tanrı birdir
D)Evreni yaratan tanrıdır
E)Tek tanrı inancının özünü tevhit oluşturur
Boşluk Doldurma .
- İnsanı diğer varlıklardan ayıran en belirgin özelliği ................ olmasıdır
- İslamiyetten önce Mekkelilerin büyük çoğunluğu birden fazla çok tanrıya inandıkları için ........... olarak isimlendirilmiştir
- .................. Tanrının varlığı konusunda şüpheci bir tavır benimseyen ve tanrının varlığının bilinemez ileri süren akımdır.
A)Çok tanrıcılık
B)Gizemcilik
C)Tek tanrıcılık
D)Ateizm
E)Satainzm
Aşağıdakilerden hangisi tek tanrı şnancıyla bsğdaşmaz?
A)Tanrı kendisine ibadet edilendir
B)Tanrının varlığı bilinmez
C)Tanrı birdir
D)Evreni yaratan tanrıdır
E)Tek tanrı inancının özünü tevhit oluşturur
Boşluk Doldurma .
- İnsanı diğer varlıklardan ayıran en belirgin özelliği ................ olmasıdır
- İslamiyetten önce Mekkelilerin büyük çoğunluğu birden fazla çok tanrıya inandıkları için ........... olarak isimlendirilmiştir
- .................. Tanrının varlığı konusunda şüpheci bir tavır benimseyen ve tanrının varlığının bilinemez ileri süren akımdır.
Cevaplar
1-c
2-b
boşluk doldurma
1-akıllı
2-müşrik
3-agnostisizm
2-b
boşluk doldurma
1-akıllı
2-müşrik
3-agnostisizm
11. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 4. sayfa cevapları
HAZIRLIK ÇALIŞMALARI
1-a)çıkarılan sonuç:edebi eserler toplumdan etkilenirler.
b) yorum size kalmış
2)edebi eserler toplumdan etkilenirler...toplumdan örnek alarak yazarlar.
1-a)çıkarılan sonuç:edebi eserler toplumdan etkilenirler.
b) yorum size kalmış
2)edebi eserler toplumdan etkilenirler...toplumdan örnek alarak yazarlar.
9. sınıf geometri Kare Dik Prizma özellikleri ve örnek soruları
KARE DİK PRİZMA
Taban şekli kare,yan yüzeyleri dikdörtgen olan prizmaya kare dik prizma denir.
D’ C’ ABCD ve A’B’C’D’ birer karedir
a a |AA’| = |BB’| = |CC’| = |DD’| = h
[CC’] ┴ [CA]
e h h |AC| = A√2
D C
a a√2
A B
Hacmi = Taban Alanı x Yükseklik
= a2.h
Yanal Alan = Taban Çevresi x Yükseklik
= 4ah
Bütün Alanı = 2 x Taban Alanı x Yanal Alanı
= 2a2 + 4ah
Taban yüzey köşegeni = |AC| = f = a√2
Cisim Köşegeni = |AC’| = e = √2a2 +h2
Örnek:
Taban alanı 25 cm2 ve yüksekliği 8 cm olan kare dik prizmanın cisim köşegeni kaç cm dir?
A) 9 B) 10 C)√114 D) √129 E)12
Çözüm:
Tabanı 25 cm2 olduğundan bir ayrıtı 5 cm olur.
Taban Yüzeyinin köşegeni f = 5√2 cm olur.
Çisim köşegeni: e = √f2 +h2
e =√50+64
e = √114 cm cevap C)
Taban şekli kare,yan yüzeyleri dikdörtgen olan prizmaya kare dik prizma denir.
D’ C’ ABCD ve A’B’C’D’ birer karedir
a a |AA’| = |BB’| = |CC’| = |DD’| = h
[CC’] ┴ [CA]
e h h |AC| = A√2
D C
a a√2
A B
Hacmi = Taban Alanı x Yükseklik
= a2.h
Yanal Alan = Taban Çevresi x Yükseklik
= 4ah
Bütün Alanı = 2 x Taban Alanı x Yanal Alanı
= 2a2 + 4ah
Taban yüzey köşegeni = |AC| = f = a√2
Cisim Köşegeni = |AC’| = e = √2a2 +h2
Örnek:
Taban alanı 25 cm2 ve yüksekliği 8 cm olan kare dik prizmanın cisim köşegeni kaç cm dir?
A) 9 B) 10 C)√114 D) √129 E)12
Çözüm:
Tabanı 25 cm2 olduğundan bir ayrıtı 5 cm olur.
Taban Yüzeyinin köşegeni f = 5√2 cm olur.
Çisim köşegeni: e = √f2 +h2
e =√50+64
e = √114 cm cevap C)
10. sınıf coğrafya Göçlerin Nedenleri Ve Sonuçları
Göçlerin Nedenleri Ve Sonuçları
Göçlerin nedenlerine bakacak olursak;sosyal bir olgu olan göçler kendiliğinden meydana gelmemiş,sebepsiz yere olmamıştır. Göçleri meydana getiren birtakım sosyal,ekonomik,coğrafi ve dini sebepler vardır. Yine göçlerin yapılmasıyla birlikte meydana çeşitli sorunlarda yok değildir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan günümüze kadar göçler sebepleri bakımından iki ayrı b**ümde incelenebilir. Daha gelenekçi yapıya sahip kültürün etkisiyle meydana gelen sebeplerle 1950-1980 arası yapılan göçler ve 1980-2000 yılları arasında yapılan göçler.
Fakat Türkiye’de meydana gelen göçlerin sebepleri ve sonuçlarını açıklamadan önce 1927 ile 1950 ve 1955 ile 2000 yılları arasında kırsal ve kentsel nüfus oranlarını belirtmek ve bu doğrultuda bilgilenmek sebep ve sonuçlar açısından daha iyi olacaktır.
Yeni kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’nde 1950’ye kadar kırsal nüfus oranlarının hayli yüksek olduğu görülmektedir. Bu dönemde Türkiye ekonomik özellikleri dikkate alındığında bir tarım ülkesidir.(Erkan,2002)
‘Bilindiği gibi kentlerdeki doğal nüfus artışı kırsal alandan daha düşüktür. Bunun altında yatan temel neden 1980’li yıllardan sonra Türkiye’deki köyden kente hızlı bir göçün yaşanmakta oluşudur.’ (Erkan , 2002 : 86)
Göçlerin sebeplerine genel olarak bakınca,itici ve çekici faktörler olarak iç göçlerin sebeplerini ikiye ayırabiliriz. Köylerde meydana gelen olumsuz etkenler itici faktörleri, şehirlerin sunmuş olduğu imkanlar ise iç göçler için çekici faktörleridir.
1980’lere kadar Türkiye’de iç göçlere köylü ve toprak-ağa-devlet ilişkileri,kan davaları,istimlak,kız kaçırma,suç,doğal afetler,dinsel baskılar,yoksul köylüler ve kentlerin çekiciliği gibi faktörler sebep olmuştur.( Doğan , 1980)
Değişen şartlarla birlikte kan davaları iç göçlerin yapılmasını etkileyen sebeplerden biri olmaktan çıkmış fakat yerini terör olayları nedeniyle yapılan göçlere bırakmıştır.
1980 sonrası Türkiye’de iç göçlerin hızlanmasında etkili olan faktörler çeşitlilik gösterir.
‘Türkiye’de iç göçler genelde kırdan kente doğrudur. Bunda kırsal alanda eğitim ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği,kentlerde iş imkanlarının fazlalılığı etkendir.’( Meral , 2002 : 601)
Kırsal alanlarda hızlı nüfus artışı iç göçlerin en önemli sebeplerinden birisidir. Hızlı nüfus artışının sebep olduğu fazla sayıdaki mirasçıların paylaşmalarıyla tarım alanlarının daralması,artan nüfusla birlikte kırsal alanlarda bulunan iş olanaklarının nüfusa yeterli gelmemesi iç göçlerin önemli nedenlerindendir. İklimin gösterdiği değişiklikler ve yer şekillerinin de olumsuz etkisiyle insanlar göç etmeye mecbur kalmışlardır.
Öte yandan gelişen teknolojiyle birlikte tarımda makineleşmenin artması ve iş gücüne duyulan ihtiyacın azalması insanları göç etmek zorunda bırakmıştır.
Kentlerde;sanayileşmeden dolayı iş imkanlarının fazla olması,eğitim ve sağlık hizmetlerinin yaygın olması,hayat standartlarının yüksek olması ve yeni iş olanakları elde etme amacı gibi çekici faktörler iç göçlerin diğer sebepleridir.
İtici ve çekici faktörlerin etkisiyle yapılan iç göçlerin beraberinde getirdiği insanların kısa sürede barınma ihtiyaçlarını karşılamak için yaptıkları gecekonduların sebep olduğu düzensiz kentleşme en önemli sorunlardan biridir. Göçlerle birlikte artan nüfusun barınma ihtiyacı giderilememiş ve kentlerde konut sıkıntısı yaşanmıştır. Kentlerde artan nüfusun sorunları giderilmeye çalışılmış,nüfusun istihdamı hedeflenmiş,kırsal kesim yine ihmal edilerek yatırımlarda dengesizlik olmuştur. Kırsal kesimde nüfus sürekli azalmış,kentlerde ise sürekli artmıştır. Bununla birlikte nüfusun dağılışında dengesizlik olmuştur.
Kentlerin kuruluş yıllarında şehirin dışına yapılan sanayi tesisleri,nüfusun artması ve paralelinde artan konutlarla birlikte kentlerin içinde kalmış,sonuçta yüksek düzeyde çevre kirliliğine neden olmuş,iyi bir planlama yapılamaması yüzünden alt yapı yetersizliği sorunu olmuştur.
Aşırı kentleşmenin etkisiyle artan nüfusun istihdamı zorlaşmış,insanların eğitim ve sağlık hizmetleri tam anlamıyla giderilememiştir. Yine aşırı nüfusun etkisiyle toplu taşımada sorunlar ortaya çıkmıştır.
Yukarıda sınıflamasını yaptığımız iç ve dış göçler sebep ve sonuç itibariyle bazı noktalarda birbirinden ayrılır. Dış göçler, iç göçlere göre, sebepleri ve etkileriyle çok geniş coğrafyaları çok daha büyük bir biçimde etkiler.
Meydana gelen büyük çapta tabi afetler insanları dış göçe zorlayan önemli bir nedendir. Ülkeler arasında meydana gelen savaşların yıkıcı etkisinden kurtulmak için insanlar dışarı göç etmek zorunda kalmışlardır. Yine savaşların sonunda devletlerin kendi aralarında yaptığı anlaşmalarla nüfus değişimi(mübadele) yapmışlar ve insanlar kitleler halinde göç etmişlerdir.
Toplumlar arasında,bulundukları etnik grubun farklılıkları sorun olmuş,anlaşmazlıklar çıkmış ve bu insanlar göçe zorlanmıştır. Yaşadığı yerin ekonomik olarak yaşamını devam ettirmeye yeterli olmaması dış göçün sebepleri arasındadır.
Yine devletler arasında yapılan anlaşmalarla birlikte yapılan sınır değişiklikleri önemli bir dış göç nedenidir.
‘İç göçleri önlemek için,kırsal alanda eğitim ve sağlık gibi hizmetler iyileştirilmeli,besi ve tarım hayvancılığı geliştirilmeli,kırsal alanda küçük sanayi kolları geliştirilmelidir.’ ( Meral, 2002 : 601)
İç göçlerin sebepleri dikkate alınarak köye dönüş yasaları desteklenmeli,bu yönde yapılan ve uygulanan projeler desteklenmelidir. Kırsal kesimde yaşayan insanların güvenlik sorunları giderilmelidir. Aşırı nüfus artışının önüne geçilerek iyi bir aile planlaması yapılmalı,halkın eğitim seviyesi yükseltilerek sağlık hizmetleri iyileştirilmelidir. Halkın kentleşmesinin önüne geçilerek toplumun kültür yapısı zedelenmemelidir.
Kırsal kesimdeki halkın istihdamıyla yapılacak yatırımlarla ve izlenecek ekonomik politikalarla köyden kente yapılan göçlerin önüne geçilmiş olacak,kırsal kesimdeki halkın refah düzeyi yükselip,kentlerde meydana gelen olumsuzlukların önüne geçilmiş olacaktır.
Göçlerin nedenlerine bakacak olursak;sosyal bir olgu olan göçler kendiliğinden meydana gelmemiş,sebepsiz yere olmamıştır. Göçleri meydana getiren birtakım sosyal,ekonomik,coğrafi ve dini sebepler vardır. Yine göçlerin yapılmasıyla birlikte meydana çeşitli sorunlarda yok değildir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan günümüze kadar göçler sebepleri bakımından iki ayrı b**ümde incelenebilir. Daha gelenekçi yapıya sahip kültürün etkisiyle meydana gelen sebeplerle 1950-1980 arası yapılan göçler ve 1980-2000 yılları arasında yapılan göçler.
Fakat Türkiye’de meydana gelen göçlerin sebepleri ve sonuçlarını açıklamadan önce 1927 ile 1950 ve 1955 ile 2000 yılları arasında kırsal ve kentsel nüfus oranlarını belirtmek ve bu doğrultuda bilgilenmek sebep ve sonuçlar açısından daha iyi olacaktır.
Yeni kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’nde 1950’ye kadar kırsal nüfus oranlarının hayli yüksek olduğu görülmektedir. Bu dönemde Türkiye ekonomik özellikleri dikkate alındığında bir tarım ülkesidir.(Erkan,2002)
‘Bilindiği gibi kentlerdeki doğal nüfus artışı kırsal alandan daha düşüktür. Bunun altında yatan temel neden 1980’li yıllardan sonra Türkiye’deki köyden kente hızlı bir göçün yaşanmakta oluşudur.’ (Erkan , 2002 : 86)
Göçlerin sebeplerine genel olarak bakınca,itici ve çekici faktörler olarak iç göçlerin sebeplerini ikiye ayırabiliriz. Köylerde meydana gelen olumsuz etkenler itici faktörleri, şehirlerin sunmuş olduğu imkanlar ise iç göçler için çekici faktörleridir.
1980’lere kadar Türkiye’de iç göçlere köylü ve toprak-ağa-devlet ilişkileri,kan davaları,istimlak,kız kaçırma,suç,doğal afetler,dinsel baskılar,yoksul köylüler ve kentlerin çekiciliği gibi faktörler sebep olmuştur.( Doğan , 1980)
Değişen şartlarla birlikte kan davaları iç göçlerin yapılmasını etkileyen sebeplerden biri olmaktan çıkmış fakat yerini terör olayları nedeniyle yapılan göçlere bırakmıştır.
1980 sonrası Türkiye’de iç göçlerin hızlanmasında etkili olan faktörler çeşitlilik gösterir.
‘Türkiye’de iç göçler genelde kırdan kente doğrudur. Bunda kırsal alanda eğitim ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği,kentlerde iş imkanlarının fazlalılığı etkendir.’( Meral , 2002 : 601)
Kırsal alanlarda hızlı nüfus artışı iç göçlerin en önemli sebeplerinden birisidir. Hızlı nüfus artışının sebep olduğu fazla sayıdaki mirasçıların paylaşmalarıyla tarım alanlarının daralması,artan nüfusla birlikte kırsal alanlarda bulunan iş olanaklarının nüfusa yeterli gelmemesi iç göçlerin önemli nedenlerindendir. İklimin gösterdiği değişiklikler ve yer şekillerinin de olumsuz etkisiyle insanlar göç etmeye mecbur kalmışlardır.
Öte yandan gelişen teknolojiyle birlikte tarımda makineleşmenin artması ve iş gücüne duyulan ihtiyacın azalması insanları göç etmek zorunda bırakmıştır.
Kentlerde;sanayileşmeden dolayı iş imkanlarının fazla olması,eğitim ve sağlık hizmetlerinin yaygın olması,hayat standartlarının yüksek olması ve yeni iş olanakları elde etme amacı gibi çekici faktörler iç göçlerin diğer sebepleridir.
İtici ve çekici faktörlerin etkisiyle yapılan iç göçlerin beraberinde getirdiği insanların kısa sürede barınma ihtiyaçlarını karşılamak için yaptıkları gecekonduların sebep olduğu düzensiz kentleşme en önemli sorunlardan biridir. Göçlerle birlikte artan nüfusun barınma ihtiyacı giderilememiş ve kentlerde konut sıkıntısı yaşanmıştır. Kentlerde artan nüfusun sorunları giderilmeye çalışılmış,nüfusun istihdamı hedeflenmiş,kırsal kesim yine ihmal edilerek yatırımlarda dengesizlik olmuştur. Kırsal kesimde nüfus sürekli azalmış,kentlerde ise sürekli artmıştır. Bununla birlikte nüfusun dağılışında dengesizlik olmuştur.
Kentlerin kuruluş yıllarında şehirin dışına yapılan sanayi tesisleri,nüfusun artması ve paralelinde artan konutlarla birlikte kentlerin içinde kalmış,sonuçta yüksek düzeyde çevre kirliliğine neden olmuş,iyi bir planlama yapılamaması yüzünden alt yapı yetersizliği sorunu olmuştur.
Aşırı kentleşmenin etkisiyle artan nüfusun istihdamı zorlaşmış,insanların eğitim ve sağlık hizmetleri tam anlamıyla giderilememiştir. Yine aşırı nüfusun etkisiyle toplu taşımada sorunlar ortaya çıkmıştır.
Yukarıda sınıflamasını yaptığımız iç ve dış göçler sebep ve sonuç itibariyle bazı noktalarda birbirinden ayrılır. Dış göçler, iç göçlere göre, sebepleri ve etkileriyle çok geniş coğrafyaları çok daha büyük bir biçimde etkiler.
Meydana gelen büyük çapta tabi afetler insanları dış göçe zorlayan önemli bir nedendir. Ülkeler arasında meydana gelen savaşların yıkıcı etkisinden kurtulmak için insanlar dışarı göç etmek zorunda kalmışlardır. Yine savaşların sonunda devletlerin kendi aralarında yaptığı anlaşmalarla nüfus değişimi(mübadele) yapmışlar ve insanlar kitleler halinde göç etmişlerdir.
Toplumlar arasında,bulundukları etnik grubun farklılıkları sorun olmuş,anlaşmazlıklar çıkmış ve bu insanlar göçe zorlanmıştır. Yaşadığı yerin ekonomik olarak yaşamını devam ettirmeye yeterli olmaması dış göçün sebepleri arasındadır.
Yine devletler arasında yapılan anlaşmalarla birlikte yapılan sınır değişiklikleri önemli bir dış göç nedenidir.
‘İç göçleri önlemek için,kırsal alanda eğitim ve sağlık gibi hizmetler iyileştirilmeli,besi ve tarım hayvancılığı geliştirilmeli,kırsal alanda küçük sanayi kolları geliştirilmelidir.’ ( Meral, 2002 : 601)
İç göçlerin sebepleri dikkate alınarak köye dönüş yasaları desteklenmeli,bu yönde yapılan ve uygulanan projeler desteklenmelidir. Kırsal kesimde yaşayan insanların güvenlik sorunları giderilmelidir. Aşırı nüfus artışının önüne geçilerek iyi bir aile planlaması yapılmalı,halkın eğitim seviyesi yükseltilerek sağlık hizmetleri iyileştirilmelidir. Halkın kentleşmesinin önüne geçilerek toplumun kültür yapısı zedelenmemelidir.
Kırsal kesimdeki halkın istihdamıyla yapılacak yatırımlarla ve izlenecek ekonomik politikalarla köyden kente yapılan göçlerin önüne geçilmiş olacak,kırsal kesimdeki halkın refah düzeyi yükselip,kentlerde meydana gelen olumsuzlukların önüne geçilmiş olacaktır.
12. sınıf türk edebiyatı dersi 1. dönem 2. yazılı soruları ve cevapları
Nem varsa,evim anam
Çocukluğum hatıram
Ve ne sevdalar serde,
Bıraktım gerilerde
Kaçar gibi yangından..
………..…. (N.F.Kısakürek-Çile)
1-Yukarıdaki manzum parçada geçen söz sanatlarını bularak açıklayınız.(10p)
2-) Yukarıda verilen şiiri biçim özelliklerine ( uyak düzeni,kafiye, redif, ölçü, nazım birimi) göre inceleyiniz(10P)
3-Aşağıdaki eserlerin yazarlarını eşleştiriniz.(10p)
1- Ben ve Ötesi
2-Biz İnsanlar:
3- Söz Arasında
4-Ömrümde Sükût:
5- Konçinalar:
4-Yedi Meşaleciler akımının özelliklerini maddeler halinde yazınız.(10p)
5-.Egzistansiyalizm(Varoluşçuluk )akımının özellikleri ve temsilcilerini yazınız.?(15P)
6-Öz Şiir Anlayışını sürdüren şiirin özellikleri nelerdir?Maddeler halinde yazınız.(10p)
7-Nazım Hikmet RAN’ın edebi kişiliği ve 5 eserini yazınız. (10p)
8)Aşağıdaki şiirin temasını yanına yazınız. (10P)
SABAHA DEK
Bütün gün ayaktayımdır,avluda;
Otururum lambamın altında,sabaha dek;. TEMA………..……………………
Öyle bir sır ki bu,kimseler anlamaz,
Göğüs geçiririm, ara sıra
PO Kiu-yi
9-Aşağıdaki boşlukları doğru olarak tamamlayınız.(15p)
a)……………………………eserlerin hem yaşam sevincini hem karamsarlığı yansıttığı şiirlerinde "yalnızlık" ve "ölüm" temaları ağır basar. Geçirdiği kısmi felç sonucu konuşma yeteneğini yitirdi.(3P)
b)Yazarın güncel konularla ilgili gazete ve dergilerde yayınlanmak üzere yazdığı,ispatlama kaygısı olmadan kendi düşüncelerini ortaya koyduğu yazılara………………………..denir. (3P)
c)Bir milletin kendi özgü düşünüş ve yaşayış biçimi,dil,töre ve gelenekleri,toplumsal değer yargıları ve kuralları ile oluşan özellikler bütününe …………………….……….denir(3P)
d)Bir yazarın başından geçen ya da tanık olduğu olay ve olguları bilgilerine, gözlemlerine dayanarak anlattığı yazı türüne ………………………… denir. (3P)
e)…………………………..yazarın herhangi bir konu üzerinde kesin sonuçlara varmadan, kişisel görüş ve düşüncelerini senli benli bir anlatım içinde verdiği yazı türüdür. (3P)
cevaplar:
a Nem varsa,evim anam -m…redif
a Çocukluğum hatıram -a…yarım kafiye
b Ve ne sevdalar serde, -de… redif
b Bıraktım gerilerde -er……..tam kafiye
c Kaçar gibi yangından..
…. (N.F.Kısakürek-Çile)
1-Yukarıdaki manzum parçada geçen söz sanatlarını bularak açıklayınız.(10p)
-Karmaşa ve telaş yangına benzetilmiş ancak bu kavramlar kullanılmamıştır………..İSTİARE
2-) Yukarıda verilen şiiri biçim özelliklerine ( uyak düzeni,kafiye, redif, ölçü, nazım birimi) göre inceleyiniz(10P)
-Kafiye düzeni a-a-b-b-c nazım birimi.: bent **çü:3+4=7 hece ölçüsü kullanılmış.
3-Aşağıdaki eserlerin yazarlarını eşleştiriniz.(10p)
1- Ben ve Ötesi ----------Necip Fazıl KISAKÜREK
2-Biz İnsanlar: -------------Peyami SAFA
3- Söz Arasında ------------NuruLLah ATAÇ
4-Ömrümde Sükût: ----------Cahit Sıtkı TARANCI
5- Konçinalar: ---------------Haldun TANER
4-Yedi Meşaleciler akımının özelliklerini maddeler halinde yazınız.(10p)
YEDİ MEŞALECİLER
• Beş Hececilerin gerçekçilik ve içtenlikten uzak şiirlerine tepki olarak doğmuştur.
• Girişimlerini “canlılık, samimiyet ve sürekli yenilik” olarak özetlediler ancak bunu gerçekleştiremediler.
• Hece vezninden yola çıktılar, biçimde bir yenilik yapamadılar.
• Özde ise Verlaine, Mallerme, özellikle de Baudelarie gibi Fransız ozanlarını örnek aldılar.
• Olayları daha gerçekçi bir gözle, içten ve yeni bir ruhla anlatmak istediler.
• Konuları olabildiğince genişletmeye çalıştılar.
• Şiirlerinde izlenimciliğin tesiri görülür. (tablo gibi şiir)
• Topluluk 1928’de Meşale Dergisi’nin kapanmasıyla dağıldı.
• Yedi Meşaleciler:Yaşar Nabi NayırZiya Osman SabaVasfi Mahir KocatürkKenan Hulusi Koray Sabri Esat SiyavuşgilCevdet Kudret SolokMuammer Lütfi Bahşi
5-.Egzistansiyalizm(Varoluşçuluk )akımının özellikleri ve temsilcilerini yazınız.?(15P)
EGZİSTANSİYALİZM ( VAROLUŞÇULUK )
Var olmanın özden önce geldiğini ileri süren egzistansiyalizmin tarihsel kökleri oldukça eskilere gider. İnsanın kendi varlığını, kendisinin yarattığını ileri süren bir öğretidir bu. Varoluşçuluğun bir sanat akımı olarak biçimlenişi, bu öğretinin etkisiyledir.
Egzistansiyalistlere göre tüm varlıklar var oluşlarından önce gerçekleştirilmişlerdir. Bu nedenle örneğin ağaç ağaçlığını yapamaz artık; ama insan kendini yapabilir. İnsan kendi özünü oluştururken yalnızdır ve özgürdür. Bu özünü oluşturma süreci seçeneklerle doludur. İnsanın karşı karşıya kaldığı bu seçme durumu ona karşı karşıya kaldığı bu seçme durumu ona yoğun sorumluluklar yükler ve bu da kişiyi bunalıma düşürür.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra J.Paul Sartre ile gittikçe güçlenen bu akım, Descartes’in “Düşünüyorum öyleyse varım” görüşünü tersine çevirerek “Var olduğum için düşünüyorum” tezine ulaşır ve özgürlüğü kısıtlayan hiçbir engeli tanımaz.
İnsana büyük değer veren varoluşçular insana yapılan haksızlıklardan herkesi sorumlu tutarak egzistansiyalizme toplumcu bir özellik kazandırırlar.
•J.P.SARTRE (1905-1980) •ALBERT CAMUS (1913-1960) •FRANZ KAFKA (1883-1924) •ANDRE GİDE (1869-1951)•KARL JASPERS
6-Öz Şiir Anlayışını sürdüren şiirin özellikleri nelerdir?Maddeler halinde yazınız.(10p)
1. SAF (ÖZ) ŞİİRİN ÖZELLİKLERİ ŞÖYLE SIRALANABİLİR:
• Şiir dili her şeyin üstündedir.
• Sanat bir biçim (form) sorunudur.
• Amaç iyi ve güzel şiir yazabilmektedir.
• Kendilerine özgü bir imge düzenleri vardır.
• Dilde saflaşma en başta gelen unsurdur.
• Şiir, soylu bir sanat olarak kabul edilir.
• İçsel, bireyci bir yaklaşımla insan anlatılır.
• En değerli şey dizedir.
• Disiplinli bir çalışma ile saf şiir yazma endişesi vardır.
7-Nazım Hikmet RAN’ın edebi kişiliği ve 5 eserini yazınız. (10p)
Nâzım Hikmet, hece vezniyle yazdığı ilk şiirlerini Yeni Mecmua, İnci, Ümit ve Celal Sahir (Erozan)'ın çıkardığı Birinci Kitap, İkinci Kitap vb. dergilerinde yayımlamıştır. "Bir Dakika" adlı şiiriyle Alemdar gazetesinin açtığı yarışmada birincilik kazanmıştır (1920). Daha sonra Aydınlık, Resimli Ay, Hareket, Resimli Herşey, Her Ay gibi dergilerde yazan Nâzım Hikmet cezaevine girdikten sonra yıllarca yayın yapamamıştır. Ancak, 1940'lı yıllarda, Yeni Edebiyat, Ses, Gün, Yürüyüş, Yığın, Baştan, Barış gibi toplumcu dergilerde İbrahim Sabri, Mazhar Lütfi takma adlarıyla ya da imzasız olarak bazı şiirleri çıkmıştır. Kuvâyı Milliye Destanı İzmir'de Havadis gazetesinde tefrika edilmiştir (1949). Destanı Yön dergisi yayınlayarak (1965) Nâzım Hikmet'i yeniden okurlara ulaştırmıştır.
ESERLERİ ŞİİR: 835 Satır, Jokond ile Si-Ya-U, Varan 3, 1+1=1 (Nail V. ile), Sesini Kaybeden Şehir, Benerci Kendini Niçin **dürdü , Gece Gelen Telgraf, Taranta Babu'ya Mektuplar, Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı, Kurtuluş Savaşı Destanı, Saat 21-22 Şiirleri, Memleketimden İnsan Manzaraları, Rubailer, Dört Hapishaneden, Yeni Şiirler, Son Şiirleri. OYUN: Kafatası, Bir **ü Evi Yahut Merhumun Hanesi, Unutulan Adam, İnek , Ferhat ile Şirin, Enayi, Sabahat, Yusuf ile Menofis, İvan İvanoviç Var mıydı, Yok muydu ? ROMAN: Kan Konuşmaz, Yeşil Elmalar, Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim.
YAZILAR: İt Ürür Kervan Yürür (Orhan Selim takma adıyla), Alman Faşizmi ve Irkçılığı, Milli Gurur, Sovyet Demokrasisi.
MEKTUPLAR: Kemal Tahir'e Hapishaneden Mektuplar, Cezaevinden Memet Fuat'a Mektuplar, Bursa Cezaevinden Vâ-Nû'lara Mektuplar, Nâzım'ın Bilinmeyen Mektupları (Adalet Cimcoz'la Mektuplar, Haz. Ş. Kurdakul), Piraye'ye Mektuplar.
MASAL: La Fontaine'den Masallar (Ahmet Oğuz Saruhan adıyla), Sevdalı Bulut.
8)Aşağıdaki şiirin temasını yanına yazınız. (10P)
SABAHA DEK
Bütün gün ayaktayımdır,avluda;
Otururum lambamın altında,sabaha dek;. TEMA…AŞK
Öyle bir sır ki bu,kimseler anlamaz,
Göğüs geçiririm, ara sıra
PO Kiu-yi
9-Aşağıdaki boşlukları doğru olarak tamamlayınız.(15p)
a)…C.SITKI TARANCI…eserlerin hem yaşam sevincini hem karamsarlığı yansıttığı şiirlerinde "yalnızlık" ve "ölüm" temaları ağır basar. Geçirdiği kısmi felç sonucu konuşma yeteneğini yitirdi.(3P)
b)Yazarın güncel konularla ilgili gazete ve dergilerde yayınlanmak üzere yazdığı,ispatlama kaygısı olmadan kendi düşüncelerini ortaya koyduğu yazılara FIKRA…..denir. (3P)
c)Bir milletin kendi özgü düşünüş ve yaşayış biçimi,dil,töre ve gelenekleri,toplumsal değer yargıları ve kuralları ile oluşan özellikler bütününe …MİLLİ KİMLİK….denir(3P)
d)Bir yazarın başından geçen ya da tanık olduğu olay ve olguları bilgilerine, gözlemlerine dayanarak anlattığı yazı türüne …ANI… denir. (3P)
e)…DENEME…..yazarın herhangi bir konu üzerinde kesin sonuçlara varmadan, kişisel görüş ve düşüncelerini senli benli bir anlatım içinde verdiği yazı türüdür. (3P)
Çocukluğum hatıram
Ve ne sevdalar serde,
Bıraktım gerilerde
Kaçar gibi yangından..
………..…. (N.F.Kısakürek-Çile)
1-Yukarıdaki manzum parçada geçen söz sanatlarını bularak açıklayınız.(10p)
2-) Yukarıda verilen şiiri biçim özelliklerine ( uyak düzeni,kafiye, redif, ölçü, nazım birimi) göre inceleyiniz(10P)
3-Aşağıdaki eserlerin yazarlarını eşleştiriniz.(10p)
1- Ben ve Ötesi
2-Biz İnsanlar:
3- Söz Arasında
4-Ömrümde Sükût:
5- Konçinalar:
4-Yedi Meşaleciler akımının özelliklerini maddeler halinde yazınız.(10p)
5-.Egzistansiyalizm(Varoluşçuluk )akımının özellikleri ve temsilcilerini yazınız.?(15P)
6-Öz Şiir Anlayışını sürdüren şiirin özellikleri nelerdir?Maddeler halinde yazınız.(10p)
7-Nazım Hikmet RAN’ın edebi kişiliği ve 5 eserini yazınız. (10p)
8)Aşağıdaki şiirin temasını yanına yazınız. (10P)
SABAHA DEK
Bütün gün ayaktayımdır,avluda;
Otururum lambamın altında,sabaha dek;. TEMA………..……………………
Öyle bir sır ki bu,kimseler anlamaz,
Göğüs geçiririm, ara sıra
PO Kiu-yi
9-Aşağıdaki boşlukları doğru olarak tamamlayınız.(15p)
a)……………………………eserlerin hem yaşam sevincini hem karamsarlığı yansıttığı şiirlerinde "yalnızlık" ve "ölüm" temaları ağır basar. Geçirdiği kısmi felç sonucu konuşma yeteneğini yitirdi.(3P)
b)Yazarın güncel konularla ilgili gazete ve dergilerde yayınlanmak üzere yazdığı,ispatlama kaygısı olmadan kendi düşüncelerini ortaya koyduğu yazılara………………………..denir. (3P)
c)Bir milletin kendi özgü düşünüş ve yaşayış biçimi,dil,töre ve gelenekleri,toplumsal değer yargıları ve kuralları ile oluşan özellikler bütününe …………………….……….denir(3P)
d)Bir yazarın başından geçen ya da tanık olduğu olay ve olguları bilgilerine, gözlemlerine dayanarak anlattığı yazı türüne ………………………… denir. (3P)
e)…………………………..yazarın herhangi bir konu üzerinde kesin sonuçlara varmadan, kişisel görüş ve düşüncelerini senli benli bir anlatım içinde verdiği yazı türüdür. (3P)
cevaplar:
a Nem varsa,evim anam -m…redif
a Çocukluğum hatıram -a…yarım kafiye
b Ve ne sevdalar serde, -de… redif
b Bıraktım gerilerde -er……..tam kafiye
c Kaçar gibi yangından..
…. (N.F.Kısakürek-Çile)
1-Yukarıdaki manzum parçada geçen söz sanatlarını bularak açıklayınız.(10p)
-Karmaşa ve telaş yangına benzetilmiş ancak bu kavramlar kullanılmamıştır………..İSTİARE
2-) Yukarıda verilen şiiri biçim özelliklerine ( uyak düzeni,kafiye, redif, ölçü, nazım birimi) göre inceleyiniz(10P)
-Kafiye düzeni a-a-b-b-c nazım birimi.: bent **çü:3+4=7 hece ölçüsü kullanılmış.
3-Aşağıdaki eserlerin yazarlarını eşleştiriniz.(10p)
1- Ben ve Ötesi ----------Necip Fazıl KISAKÜREK
2-Biz İnsanlar: -------------Peyami SAFA
3- Söz Arasında ------------NuruLLah ATAÇ
4-Ömrümde Sükût: ----------Cahit Sıtkı TARANCI
5- Konçinalar: ---------------Haldun TANER
4-Yedi Meşaleciler akımının özelliklerini maddeler halinde yazınız.(10p)
YEDİ MEŞALECİLER
• Beş Hececilerin gerçekçilik ve içtenlikten uzak şiirlerine tepki olarak doğmuştur.
• Girişimlerini “canlılık, samimiyet ve sürekli yenilik” olarak özetlediler ancak bunu gerçekleştiremediler.
• Hece vezninden yola çıktılar, biçimde bir yenilik yapamadılar.
• Özde ise Verlaine, Mallerme, özellikle de Baudelarie gibi Fransız ozanlarını örnek aldılar.
• Olayları daha gerçekçi bir gözle, içten ve yeni bir ruhla anlatmak istediler.
• Konuları olabildiğince genişletmeye çalıştılar.
• Şiirlerinde izlenimciliğin tesiri görülür. (tablo gibi şiir)
• Topluluk 1928’de Meşale Dergisi’nin kapanmasıyla dağıldı.
• Yedi Meşaleciler:Yaşar Nabi NayırZiya Osman SabaVasfi Mahir KocatürkKenan Hulusi Koray Sabri Esat SiyavuşgilCevdet Kudret SolokMuammer Lütfi Bahşi
5-.Egzistansiyalizm(Varoluşçuluk )akımının özellikleri ve temsilcilerini yazınız.?(15P)
EGZİSTANSİYALİZM ( VAROLUŞÇULUK )
Var olmanın özden önce geldiğini ileri süren egzistansiyalizmin tarihsel kökleri oldukça eskilere gider. İnsanın kendi varlığını, kendisinin yarattığını ileri süren bir öğretidir bu. Varoluşçuluğun bir sanat akımı olarak biçimlenişi, bu öğretinin etkisiyledir.
Egzistansiyalistlere göre tüm varlıklar var oluşlarından önce gerçekleştirilmişlerdir. Bu nedenle örneğin ağaç ağaçlığını yapamaz artık; ama insan kendini yapabilir. İnsan kendi özünü oluştururken yalnızdır ve özgürdür. Bu özünü oluşturma süreci seçeneklerle doludur. İnsanın karşı karşıya kaldığı bu seçme durumu ona karşı karşıya kaldığı bu seçme durumu ona yoğun sorumluluklar yükler ve bu da kişiyi bunalıma düşürür.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra J.Paul Sartre ile gittikçe güçlenen bu akım, Descartes’in “Düşünüyorum öyleyse varım” görüşünü tersine çevirerek “Var olduğum için düşünüyorum” tezine ulaşır ve özgürlüğü kısıtlayan hiçbir engeli tanımaz.
İnsana büyük değer veren varoluşçular insana yapılan haksızlıklardan herkesi sorumlu tutarak egzistansiyalizme toplumcu bir özellik kazandırırlar.
•J.P.SARTRE (1905-1980) •ALBERT CAMUS (1913-1960) •FRANZ KAFKA (1883-1924) •ANDRE GİDE (1869-1951)•KARL JASPERS
6-Öz Şiir Anlayışını sürdüren şiirin özellikleri nelerdir?Maddeler halinde yazınız.(10p)
1. SAF (ÖZ) ŞİİRİN ÖZELLİKLERİ ŞÖYLE SIRALANABİLİR:
• Şiir dili her şeyin üstündedir.
• Sanat bir biçim (form) sorunudur.
• Amaç iyi ve güzel şiir yazabilmektedir.
• Kendilerine özgü bir imge düzenleri vardır.
• Dilde saflaşma en başta gelen unsurdur.
• Şiir, soylu bir sanat olarak kabul edilir.
• İçsel, bireyci bir yaklaşımla insan anlatılır.
• En değerli şey dizedir.
• Disiplinli bir çalışma ile saf şiir yazma endişesi vardır.
7-Nazım Hikmet RAN’ın edebi kişiliği ve 5 eserini yazınız. (10p)
Nâzım Hikmet, hece vezniyle yazdığı ilk şiirlerini Yeni Mecmua, İnci, Ümit ve Celal Sahir (Erozan)'ın çıkardığı Birinci Kitap, İkinci Kitap vb. dergilerinde yayımlamıştır. "Bir Dakika" adlı şiiriyle Alemdar gazetesinin açtığı yarışmada birincilik kazanmıştır (1920). Daha sonra Aydınlık, Resimli Ay, Hareket, Resimli Herşey, Her Ay gibi dergilerde yazan Nâzım Hikmet cezaevine girdikten sonra yıllarca yayın yapamamıştır. Ancak, 1940'lı yıllarda, Yeni Edebiyat, Ses, Gün, Yürüyüş, Yığın, Baştan, Barış gibi toplumcu dergilerde İbrahim Sabri, Mazhar Lütfi takma adlarıyla ya da imzasız olarak bazı şiirleri çıkmıştır. Kuvâyı Milliye Destanı İzmir'de Havadis gazetesinde tefrika edilmiştir (1949). Destanı Yön dergisi yayınlayarak (1965) Nâzım Hikmet'i yeniden okurlara ulaştırmıştır.
ESERLERİ ŞİİR: 835 Satır, Jokond ile Si-Ya-U, Varan 3, 1+1=1 (Nail V. ile), Sesini Kaybeden Şehir, Benerci Kendini Niçin **dürdü , Gece Gelen Telgraf, Taranta Babu'ya Mektuplar, Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı, Kurtuluş Savaşı Destanı, Saat 21-22 Şiirleri, Memleketimden İnsan Manzaraları, Rubailer, Dört Hapishaneden, Yeni Şiirler, Son Şiirleri. OYUN: Kafatası, Bir **ü Evi Yahut Merhumun Hanesi, Unutulan Adam, İnek , Ferhat ile Şirin, Enayi, Sabahat, Yusuf ile Menofis, İvan İvanoviç Var mıydı, Yok muydu ? ROMAN: Kan Konuşmaz, Yeşil Elmalar, Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim.
YAZILAR: İt Ürür Kervan Yürür (Orhan Selim takma adıyla), Alman Faşizmi ve Irkçılığı, Milli Gurur, Sovyet Demokrasisi.
MEKTUPLAR: Kemal Tahir'e Hapishaneden Mektuplar, Cezaevinden Memet Fuat'a Mektuplar, Bursa Cezaevinden Vâ-Nû'lara Mektuplar, Nâzım'ın Bilinmeyen Mektupları (Adalet Cimcoz'la Mektuplar, Haz. Ş. Kurdakul), Piraye'ye Mektuplar.
MASAL: La Fontaine'den Masallar (Ahmet Oğuz Saruhan adıyla), Sevdalı Bulut.
8)Aşağıdaki şiirin temasını yanına yazınız. (10P)
SABAHA DEK
Bütün gün ayaktayımdır,avluda;
Otururum lambamın altında,sabaha dek;. TEMA…AŞK
Öyle bir sır ki bu,kimseler anlamaz,
Göğüs geçiririm, ara sıra
PO Kiu-yi
9-Aşağıdaki boşlukları doğru olarak tamamlayınız.(15p)
a)…C.SITKI TARANCI…eserlerin hem yaşam sevincini hem karamsarlığı yansıttığı şiirlerinde "yalnızlık" ve "ölüm" temaları ağır basar. Geçirdiği kısmi felç sonucu konuşma yeteneğini yitirdi.(3P)
b)Yazarın güncel konularla ilgili gazete ve dergilerde yayınlanmak üzere yazdığı,ispatlama kaygısı olmadan kendi düşüncelerini ortaya koyduğu yazılara FIKRA…..denir. (3P)
c)Bir milletin kendi özgü düşünüş ve yaşayış biçimi,dil,töre ve gelenekleri,toplumsal değer yargıları ve kuralları ile oluşan özellikler bütününe …MİLLİ KİMLİK….denir(3P)
d)Bir yazarın başından geçen ya da tanık olduğu olay ve olguları bilgilerine, gözlemlerine dayanarak anlattığı yazı türüne …ANI… denir. (3P)
e)…DENEME…..yazarın herhangi bir konu üzerinde kesin sonuçlara varmadan, kişisel görüş ve düşüncelerini senli benli bir anlatım içinde verdiği yazı türüdür. (3P)
11. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 142. sayfa cevapları
SAYFA 142
ölçme değerlendirme
1-)(D),(Y), (D)
2-)-''TEVFİK FİKRET''
-''RESİM''
3-)halit ziya uşaklıgil=bir ölümün defteri
cenap şehabettin=hac yolunda
tevfik fikret=tarih-i kadaim
4-)(D)
5-)(E)
6-)(A)
7-)(B)
8-)tanzimat edebiyatı=roman hikaye ve şiirde toplumsal ve siyasi konular işlenmiştir.klasizm ve romantizmden etkilenmiştir.sade ve edebi sanatlar bakımından zayıf bir dil
servet-i fünün=roman, hikaye ve şiirde bireysel konular işlenmiştir.realizm, parnasizm ve sembolizm den etkilenmiştir.ağır,süslü ve edebi sanatlar bakımından zengin bir dili vardır.
ölçme değerlendirme
1-)(D),(Y), (D)
2-)-''TEVFİK FİKRET''
-''RESİM''
3-)halit ziya uşaklıgil=bir ölümün defteri
cenap şehabettin=hac yolunda
tevfik fikret=tarih-i kadaim
4-)(D)
5-)(E)
6-)(A)
7-)(B)
8-)tanzimat edebiyatı=roman hikaye ve şiirde toplumsal ve siyasi konular işlenmiştir.klasizm ve romantizmden etkilenmiştir.sade ve edebi sanatlar bakımından zayıf bir dil
servet-i fünün=roman, hikaye ve şiirde bireysel konular işlenmiştir.realizm, parnasizm ve sembolizm den etkilenmiştir.ağır,süslü ve edebi sanatlar bakımından zengin bir dili vardır.
6. sınıf Türkçe kitabı sayfa 152 153 154 5.etkinliğine kadar cevaplar
6. sınıf Türkçe kitabı sayfa 152 cevapları,6. sınıf Türkçe kitabı sayfa 153 cevapları,6. sınıf Türkçe kitabı sayfa 154 cevapları
1.etkinlik
kapışmak,kılıksız,korsan,koy,k örkütük,kupon,kuşku.
2.etkinlik
bora:
kitap okuyor ve tabak almaya gidiyor orada tabağı kırılan bir kıza tabaklarını veriyor.
prenses:
korsanlar tarafından kaçırılıyor ve korsanlardan kaçıyor.
bu olayların ortak yönü:
ikisininde kitapla ilgili olay yaşaması.
3.etkinlik
y-d-d-d-y.
4.etkinlik
bora:kitap okumayı seven,dikkatli,meraklı,yardıms ever,zeki.
prenses:sarı saçlı,korkak,zeki,masal kahramanı.
küçük kız:prensese çok benzeyen,üzgün,korkak,dikkatsi z,inatçı.
korsanlar:kılıksız,zeki değiller,yaşlı,çirkin,kötü kalpli.
5.etkinlik
tek kelimeden oluşan başlık:prenses yada bora vb. size kalmış.
kelime grubundan oluşan başlık:boranın kitabı vb. size kalmış.
cümleden oluşan başlık:kitaptaki prensesin macerası vb. size kalmış.
1.etkinlik
kapışmak,kılıksız,korsan,koy,k örkütük,kupon,kuşku.
2.etkinlik
bora:
kitap okuyor ve tabak almaya gidiyor orada tabağı kırılan bir kıza tabaklarını veriyor.
prenses:
korsanlar tarafından kaçırılıyor ve korsanlardan kaçıyor.
bu olayların ortak yönü:
ikisininde kitapla ilgili olay yaşaması.
3.etkinlik
y-d-d-d-y.
4.etkinlik
bora:kitap okumayı seven,dikkatli,meraklı,yardıms ever,zeki.
prenses:sarı saçlı,korkak,zeki,masal kahramanı.
küçük kız:prensese çok benzeyen,üzgün,korkak,dikkatsi z,inatçı.
korsanlar:kılıksız,zeki değiller,yaşlı,çirkin,kötü kalpli.
5.etkinlik
tek kelimeden oluşan başlık:prenses yada bora vb. size kalmış.
kelime grubundan oluşan başlık:boranın kitabı vb. size kalmış.
cümleden oluşan başlık:kitaptaki prensesin macerası vb. size kalmış.
12. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 62. sayfa cevapları
Sayfa.62
a.hava kursun gibi a..r
istiklal sevgilimiz gibidir.
kursun eritme.e ca..r.yorum
Muhendis bestekar.
b.Az sozle cok sey anlatmak
Kendi dusuncelerinle yasam.n. anlatm.st.r.
Okuyucuya yol gostermis.Soylev tarz. bir dil kullan.yor.
a.hava kursun gibi a..r
istiklal sevgilimiz gibidir.
kursun eritme.e ca..r.yorum
Muhendis bestekar.
b.Az sozle cok sey anlatmak
Kendi dusuncelerinle yasam.n. anlatm.st.r.
Okuyucuya yol gostermis.Soylev tarz. bir dil kullan.yor.
11. sınıf biyoloji ders kitabı 17-43 sayfalar arası notları
Meristem Doku
-Meristem doku bitkilerin büyüme bölgelerinde bulunur..Sürekli bölünme yetenegine
sahip hücrelerden oluşur.
-Meristemler uç,ve yanal meristem olmak üzere iki grupta incelenir.
-Meristem dokunun bölünebilir olmasi bitkide daima büyümenin sinirisz olamsini sağlar.
Meristemler köklerine göre Primer ve Sekonder olmak üzere iki ayrilir..
-Primer M. bölünme yeteneğini kaybetmiş hüclerelerden oluşur
-Primer M kök ve gövdenin uç kisimlarinda bulunur
TEMEL DOKU
Parankima
Bitkinin her organinda bulunan temel yapisini oluşturan çevre koşullarina ayak uydurmayi
sağlayan her türlü değişime ugrayabilen dokulardir.
Parankima dokusu ihtiyac durumunda sekonder dönüşür..
Parankima dokusu besin ve su depo etme iletim demetleri ile bitki dokulari arasinda madde
aliş verişine yardimci olma bitkiye alinan gazlari hücrenin arasindaki boşluklara depo etme gibi
görevleri vardir.
Kollenkima
Büyümekte ve gelişmekte olan bitkilerin gövdelerinde ve yaprak saplarinda
bulunur. Eğilme ve bükülmeye karşi bitkiyi dik tutar.
İki çeşit kollenkima vardir
1-)Köşe kollenkimasi
2-) Levha "
Sklerenkima.
Ölü hücrelerden oluşur ,Embrio korumakla görevlidir.
Sklerenkima dokusu hücrelerin şekiilerine göre
1-)Taş ve Lifler hüclerden oluşur
İLETİM DOKU
İletim doku ksilem(odun) ve floem(soymuk) olmak üzere iki ayri kisimdan oluşur
Ksılem
Kökten emici tüyler vasitasiyla su ve minarelleri gövdeye ve yapraklara taşimasini sağlayan dokudur.
Floem
Yapraklardan üretilen fotosentezi köklerdenden alinan organik besinleri bitkinin iç kisimlarina dağitir.
Örtü Doku
Epidermis:
Tek sirali hücrelerden oluşan bitkinin tüm yüzeyini kaplayan en diş tabakadir.
Epidermis hücrelerin farklilaşmasiyla diken,stoma gibi yapilar oluşur
STOMA:
Stomlar genellikle bitkilerin yeşil kısımlarinda yaprak ve gövde epidermislerinde bulunurlar.
Bitkilerin çevreyle gaz aliş verişini sağlayan yapilardir.
Peridermis:
Çok yillik bitkilerde epidermis parçalanir yerini peridemis alir bunun üzerine gövdede bazi açikliklar
belirlenir burada lentisel bulunur bunlarda gaz aliş verişini sağlar.
KÖK
Çeşitleri.
SaçaK Kök
Ana kök fazla gelişmemiştir
Kazik Kök
Yan kökler az gelişmiş ana kök çok gelişmiştir.
-Meristem doku bitkilerin büyüme bölgelerinde bulunur..Sürekli bölünme yetenegine
sahip hücrelerden oluşur.
-Meristemler uç,ve yanal meristem olmak üzere iki grupta incelenir.
-Meristem dokunun bölünebilir olmasi bitkide daima büyümenin sinirisz olamsini sağlar.
Meristemler köklerine göre Primer ve Sekonder olmak üzere iki ayrilir..
-Primer M. bölünme yeteneğini kaybetmiş hüclerelerden oluşur
-Primer M kök ve gövdenin uç kisimlarinda bulunur
TEMEL DOKU
Parankima
Bitkinin her organinda bulunan temel yapisini oluşturan çevre koşullarina ayak uydurmayi
sağlayan her türlü değişime ugrayabilen dokulardir.
Parankima dokusu ihtiyac durumunda sekonder dönüşür..
Parankima dokusu besin ve su depo etme iletim demetleri ile bitki dokulari arasinda madde
aliş verişine yardimci olma bitkiye alinan gazlari hücrenin arasindaki boşluklara depo etme gibi
görevleri vardir.
Kollenkima
Büyümekte ve gelişmekte olan bitkilerin gövdelerinde ve yaprak saplarinda
bulunur. Eğilme ve bükülmeye karşi bitkiyi dik tutar.
İki çeşit kollenkima vardir
1-)Köşe kollenkimasi
2-) Levha "
Sklerenkima.
Ölü hücrelerden oluşur ,Embrio korumakla görevlidir.
Sklerenkima dokusu hücrelerin şekiilerine göre
1-)Taş ve Lifler hüclerden oluşur
İLETİM DOKU
İletim doku ksilem(odun) ve floem(soymuk) olmak üzere iki ayri kisimdan oluşur
Ksılem
Kökten emici tüyler vasitasiyla su ve minarelleri gövdeye ve yapraklara taşimasini sağlayan dokudur.
Floem
Yapraklardan üretilen fotosentezi köklerdenden alinan organik besinleri bitkinin iç kisimlarina dağitir.
Örtü Doku
Epidermis:
Tek sirali hücrelerden oluşan bitkinin tüm yüzeyini kaplayan en diş tabakadir.
Epidermis hücrelerin farklilaşmasiyla diken,stoma gibi yapilar oluşur
STOMA:
Stomlar genellikle bitkilerin yeşil kısımlarinda yaprak ve gövde epidermislerinde bulunurlar.
Bitkilerin çevreyle gaz aliş verişini sağlayan yapilardir.
Peridermis:
Çok yillik bitkilerde epidermis parçalanir yerini peridemis alir bunun üzerine gövdede bazi açikliklar
belirlenir burada lentisel bulunur bunlarda gaz aliş verişini sağlar.
KÖK
Çeşitleri.
SaçaK Kök
Ana kök fazla gelişmemiştir
Kazik Kök
Yan kökler az gelişmiş ana kök çok gelişmiştir.
11. sınıf felsefe ders kitabı 38. sayfa cevapları
sayfa 38
Sofistler...: D
Timon......: D
İnsanı......: Y
Gorgias....: D
Descartes....: Y
Protagoras...: Y
Pyrrhon...: D
Sofistler...: D
Timon......: D
İnsanı......: Y
Gorgias....: D
Descartes....: Y
Protagoras...: Y
Pyrrhon...: D
7. sınıf Türkçe çalışma kitabı 146 147 151 152 153 cevapları
146 1etkinlik
1.şiir 2.kutu
2.işir 1.kutu
3.şiir 1.kutu
sayfa 147 3. etkinlik
hayatı 1904-1946 yıllar arsında yaşamış bir şair ve bestecidir
151. sayfa:
1-Hitap cümlesi var
2-Cümleleri birbirinden ayırmak için kullanılmıştır.
3-Anlamı kuvvetlendirmek için kullanılmıştır.
4-Açıklama yapmak için kullanılmıştır.
5-Argo kelime olduğu için ve devamı gelemeyeceği için kullanılmıştır.
6-Devamının geleceği anlamı vardır.
7-Soru cümlesi olduğu için kullanılmıştır.
8-Emir cümlesi olduğu için kullanılmıştır.
9-"Yaklaşık" anlamı vardır.
152. sayfa :
10-Dikkat çekmek için kullanılmıştır.
11-Bir başkasının konuşmasını aktardığı için kullanılmıştır.
12-Açıklama olduğu için kullanılmıştır.
7. etkinlik :
I.
1-alacaktı
2-çalışırdı
3-okuyacaktı
4-yapamazmışım
5-otururduk
153. sayfa
6-buluşacaktı
7-yerdi
II.
8-uğrayacaktı
9-yazıyordum
10-giderdi
11-gitmemiştir
III.
12-gelmişti
13-ısınacakmış
14-çözebilirmiş
15-istemişmiş
1.şiir 2.kutu
2.işir 1.kutu
3.şiir 1.kutu
sayfa 147 3. etkinlik
hayatı 1904-1946 yıllar arsında yaşamış bir şair ve bestecidir
151. sayfa:
1-Hitap cümlesi var
2-Cümleleri birbirinden ayırmak için kullanılmıştır.
3-Anlamı kuvvetlendirmek için kullanılmıştır.
4-Açıklama yapmak için kullanılmıştır.
5-Argo kelime olduğu için ve devamı gelemeyeceği için kullanılmıştır.
6-Devamının geleceği anlamı vardır.
7-Soru cümlesi olduğu için kullanılmıştır.
8-Emir cümlesi olduğu için kullanılmıştır.
9-"Yaklaşık" anlamı vardır.
152. sayfa :
10-Dikkat çekmek için kullanılmıştır.
11-Bir başkasının konuşmasını aktardığı için kullanılmıştır.
12-Açıklama olduğu için kullanılmıştır.
7. etkinlik :
I.
1-alacaktı
2-çalışırdı
3-okuyacaktı
4-yapamazmışım
5-otururduk
153. sayfa
6-buluşacaktı
7-yerdi
II.
8-uğrayacaktı
9-yazıyordum
10-giderdi
11-gitmemiştir
III.
12-gelmişti
13-ısınacakmış
14-çözebilirmiş
15-istemişmiş
Ortaöğretim Başarı Puanı Hesaplama Hakkında
Ortaöğretim Başarı Puanı Hesaplama Hakkında
Bilindiği gibi öss sisteminde orta öğretim başarı puanının önemi yadsınamaz.
ÖSYM sınav yerleştirme sistemlerinde adayların OBP puanları iki aşamada hesaplanır.
1. Aşama: her Öğrencinin okulu, okulu bitirme yılı ve diploma notu değerlendirilir.
2. Aşamada ise öğrencilerin mezun oldukları okulların ÖSS’deki başarıları ölüçülür ve öğrencilerin sözel sayısal ve eşit ağırlık olmak üzere 3 alandaki orta öğretim başarı puanları okulun öss başarısı ile derecelendirilir.
Okulların Diploma notu nasıl hesaplanır?
Öğrencilerimizin diploma puanı dediği, okulların diploma notu her yıl için tekrar hesaplanır. Diploma puanları hesaplanırken o yıl okulda ki son sınıf öğrencilerin diploma notları esas alınır. Eğer öğrenci mezun durumdaysa diplomaya bezer nitelikteki not ortalaması baz alınır. Diploma notunuzun hesaplanmasında öss’ye başvurup başvurmadığınıza bakılmaz o yıl mezun olan tüm öğrencilerin diploma notu hesaplanır.
Eğer okuldaki öğrenci sayısı 5’ten az ise ya da standart sapma 1 den küçükse ya da oralaması o olan öğrenciler mevcut olupta az sayıdaki öğrenci sayısını haksız yere etkiliyorsa işte o zaman diploma notları önceki yıllara ve Türkiye ortalamasına göre çıkarılır.
Bilindiği gibi öss sisteminde orta öğretim başarı puanının önemi yadsınamaz.
ÖSYM sınav yerleştirme sistemlerinde adayların OBP puanları iki aşamada hesaplanır.
1. Aşama: her Öğrencinin okulu, okulu bitirme yılı ve diploma notu değerlendirilir.
2. Aşamada ise öğrencilerin mezun oldukları okulların ÖSS’deki başarıları ölüçülür ve öğrencilerin sözel sayısal ve eşit ağırlık olmak üzere 3 alandaki orta öğretim başarı puanları okulun öss başarısı ile derecelendirilir.
Okulların Diploma notu nasıl hesaplanır?
Öğrencilerimizin diploma puanı dediği, okulların diploma notu her yıl için tekrar hesaplanır. Diploma puanları hesaplanırken o yıl okulda ki son sınıf öğrencilerin diploma notları esas alınır. Eğer öğrenci mezun durumdaysa diplomaya bezer nitelikteki not ortalaması baz alınır. Diploma notunuzun hesaplanmasında öss’ye başvurup başvurmadığınıza bakılmaz o yıl mezun olan tüm öğrencilerin diploma notu hesaplanır.
Eğer okuldaki öğrenci sayısı 5’ten az ise ya da standart sapma 1 den küçükse ya da oralaması o olan öğrenciler mevcut olupta az sayıdaki öğrenci sayısını haksız yere etkiliyorsa işte o zaman diploma notları önceki yıllara ve Türkiye ortalamasına göre çıkarılır.
Orman Ağaçları Ve Hayvanları
Orman Ağaçları Ve Hayvanları
Köstebek-Kestane
Kızılağaç-Tarla faresi
Dağ faresi-Bodur meşe
Ladin-Tavşan
Gelincik-Gürgen
Meşe-Tilki
Kirpi Kayın
Orman çamı-Porsuk
Ada çamı Sedir-Sincap
Ayı-Ardıç
Selvi-Su Samuru
Vaşak-Yaban Domuzu
Köstebek-Kestane
Kızılağaç-Tarla faresi
Dağ faresi-Bodur meşe
Ladin-Tavşan
Gelincik-Gürgen
Meşe-Tilki
Kirpi Kayın
Orman çamı-Porsuk
Ada çamı Sedir-Sincap
Ayı-Ardıç
Selvi-Su Samuru
Vaşak-Yaban Domuzu
29 Ağustos 2013 Perşembe
Osmanlı İmparatorluğu'nun Tarihi - 2
[youtube http://www.youtube.com/watch?v=VEks-2oykAc&fs=1&hl=en_US]
Osmanlı imparatorluğunun tarihini anlatan güzel bir video.
Osmanlı imparatorluğunun tarihini anlatan güzel bir video.
4. sınıf Türkçe Cümlenin Ögeleri
1. Yüklem:İş,hareket bildiren sözcüğün cümledeki adıdır.
2. Özne:İş,hareket veya oluşu yapan varlıktır.
3. Tümleç:Yüklemin anlamını tamamlayan sözcüklerdir.
Örnek:Çöpcü sokağı temizliyor.
özne tümleç yüklem
Yağmur hızlı yağıyor
özne tümleç yüklem
Pınar yemeğini bitirdi.
özne tümleç yüklem
Kır çiçekleri güzeldir.
özne yüklem
Ayşe,ağlıyordu yere düştüğünde.
özne yüklem tümleç
2. Özne:İş,hareket veya oluşu yapan varlıktır.
3. Tümleç:Yüklemin anlamını tamamlayan sözcüklerdir.
Örnek:Çöpcü sokağı temizliyor.
özne tümleç yüklem
Yağmur hızlı yağıyor
özne tümleç yüklem
Pınar yemeğini bitirdi.
özne tümleç yüklem
Kır çiçekleri güzeldir.
özne yüklem
Ayşe,ağlıyordu yere düştüğünde.
özne yüklem tümleç
11. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 166. sayfa cevapları
Sayfa 166
Anlama ve Yorumlama
1) a)vatan adlı şiir, sade bir dille yazılmış olması, hece vezninin kullanılması ve fikrin ön planda olması nedeniyle milli edebiyat dönemine aittir.
Bülbül adlı şiir, musikiye önem vermesi, sanatlı ve süslü bir dili olması nedeniyle saf(öz)şiir anlayışına uygundur.
Kocakarı ile ömer ise halkın inanç ve değerlerini işlemesi nedeniyle manzum hikaye anlayışına uygundur.
b)vatan = ziya gökalp
bülbül= ahmet haşim
kocakarı ile ömer=mehmet akif ersoy
Anlama ve Yorumlama
1) a)vatan adlı şiir, sade bir dille yazılmış olması, hece vezninin kullanılması ve fikrin ön planda olması nedeniyle milli edebiyat dönemine aittir.
Bülbül adlı şiir, musikiye önem vermesi, sanatlı ve süslü bir dili olması nedeniyle saf(öz)şiir anlayışına uygundur.
Kocakarı ile ömer ise halkın inanç ve değerlerini işlemesi nedeniyle manzum hikaye anlayışına uygundur.
b)vatan = ziya gökalp
bülbül= ahmet haşim
kocakarı ile ömer=mehmet akif ersoy
12. sınıf türk edebiyatı ders kitabı 65. sayfa cevapları
sayfa 65
SANAT
....çiçek "çek" tunç kafiye a
....saklar "aklar"zengin kafiye b
....bizi çek a
....ayaklar b
....arar da "da" tam kafiye
....içini "çini" tunç kafiye
....duvarda
....çini
....derinden "-den" redif
....kelebegin "-erin" zengin kafiye
....yernden "-in" redif
....zeybegin "-bek" zengin kafiye
....sesler "-leri" redif
....sinirlerine "-erine" zengin kafiye
....nefesleri
....yerine
....uzun uzun "uzun" tunç kafiye
....heykeli "-ini" redif
....ruhumuzun "-el" tam kafiye
....belini
....dururken "-ur" tam kafiye
....Anadolu'muz "-urken" redif
....tuttururken "-olumuz" zengin kafiye
....yolumuz
* 14 lü hece ölçüsü ile yazılmıştır
*teşbih sanatı kullanılmıştır
*teması milli kültür
*tarihle ilgili sözcükler içerir
*didaktik bir söyleyiş vardır
*sen: batı medeniyeti
*ben: milli benligimizi benimseyenler
SANAT
....çiçek "çek" tunç kafiye a
....saklar "aklar"zengin kafiye b
....bizi çek a
....ayaklar b
....arar da "da" tam kafiye
....içini "çini" tunç kafiye
....duvarda
....çini
....derinden "-den" redif
....kelebegin "-erin" zengin kafiye
....yernden "-in" redif
....zeybegin "-bek" zengin kafiye
....sesler "-leri" redif
....sinirlerine "-erine" zengin kafiye
....nefesleri
....yerine
....uzun uzun "uzun" tunç kafiye
....heykeli "-ini" redif
....ruhumuzun "-el" tam kafiye
....belini
....dururken "-ur" tam kafiye
....Anadolu'muz "-urken" redif
....tuttururken "-olumuz" zengin kafiye
....yolumuz
* 14 lü hece ölçüsü ile yazılmıştır
*teşbih sanatı kullanılmıştır
*teması milli kültür
*tarihle ilgili sözcükler içerir
*didaktik bir söyleyiş vardır
*sen: batı medeniyeti
*ben: milli benligimizi benimseyenler
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)