Kazakistan
Kazaklar, Nevruz törenlerinde Mevlid okuturlar. Evler baştan başa temizlenir, herkes en iyi elbiselerini giyer. Nevruz törenleri sırasında ev duvarlarına veya çeşitli eşyalar üzerine kil kaplar atılarak parçalanır. Ateş üzerinden atlanır. Ateşten atlamaların, eski yılın kötülüklerinden ve hastalıklarından sıyrılmak, yeni yıla sağlıklı bir şekilde girmek için yapıldığı tespit edilmiştir. Kazaklar, Nevruz'da yaptıkları yemeğe "Nevruz-köcö" adını verir. Nevruz çorbası veya lapa adı verilen başka bir yemek de yaparlar ki, bunları o gün komşulara dağıtırlar.
Kırgızistan
Kırgızlar, yeni yılın ilk gününe Nooruz adını vermeket ve bugün "Nooruz köcö" denilen özel bir yemek yemektedirler. "Köcö", darı yarması yahut bulgur konulmak suretiyle yapılan bir nevi tirittir. "Auz köcö" denilen "kavut" da bu günün özel yemeklerindendir.
Kırgız yılı, gece ile gündüzün bir olduğu günde yapılan Nevruz Festivali ile başlamaktadır.
Yılbaşı bayramı 21 Mart'tır.
Özbekistan
Özbekistan'ın Semerkand, Buhara, Andican taraflarında Nevruz törenleri, Nevruz günü başlamakta ve bir hafta devam etmektedir. Halk, bu Nevruz eğlencelerine "Seyil Eğlenceleri" adını vermektedir. Halk bu Nevruz eğlencelerine "Seyli Eğlenceleri" adını vermektedir. Seyil yerleri dönme dolaplar, çalgıcılar, beççeler, seyyar satıcılarla dolar. Nevruzun birinci günü, halk çadır çadır gezerek birbirlerinin bayramını kutlar. Bu ziyaretler sırasında ikram edilen yemek, "aş" adı verilen pilavdır. Ayrıca çay ve çeşitli meyveler de sunulur. Köpkari, güreş, at yarışları ve horoz dövüşleri gibi spor gösterileri düzenlenir. Nevruz kutlamalarından esinlenmiş tiyatro eserleri sahnelenir.
Türkmenistan
Türkmenler, yeni yılın ilk gününe Novruz adını verirler. Novruz'dan beş altı gün önce, her Türkmen ailesi temizlik yapmaya başlar. Novruz için Türkmen çöreği, Türkmen petiri, külce, yağlı börek, şekşeke, koko, bovursak, Türkmen palovu hazırlanır. Ne kadar çok yiyecek hazırlanırsa, yeni yılın o denli iyi geçeceğine inanılır. Semeni, Novruz'un özel yiyeceğidir.
Birkaç aile birleşip büyük bir kazanda buğday özüne, un, su ve şeker ekleyerek hazırlarlar. Bir gün önceden pişirilmeye başlanan semeni, 21 Mart sabahı hazır olur.
Azerbaycan
Azerbaycan'da Nevruz, üç gün sürmektedir. Her yıl Mart ayının 21-23'üncü günleri, büyük törenle kutlanır. Nevruz'dan sonraki en önemli gün, "ahir çerşenbe/son çarşamba" dır. Bu güne, "ılin ahir tek tek" günü de denir. Bayram ayı içindeki dört haftanın Çarşamba günleri de önemlidir. Buna "üskü" denilmektedir. "Ahir çerşenbe"den önceki Salı günü mezarlığa giden erkekler, Fatiha okuyup dönerler. Kadınlar ise mezarlığa, hazırladıkları helva, pilav ve daha başka yiyecekler ile gitmektedir. Kur'an-ı Kerim okunur, Fatihaların ardından yemekler fakirlere dağıtılıp, 1-2 saat sonra mezarlıktan ayrılınır. Kabir-üstü uygulaması da sona erer.
Azerbaycan'da salıyı çarşambaya bağlayan gece "ahir-çerşenbe" denir. "Ahir çerşenbe" de yapılması gerekli işlerin başında evin, eşyanın, kap kacağın yıkanması ve temizlenmesi işi gelmektedir. Pülenberi adı verilen üzerliğin yakılması adetinin yanısıra, en az yedi yemişten oluşan "yeddi-levin" gecesi yapılmaktadır. "Gapı Pusma" adeti gençlerin niyet tutarak komşu kapılarını dinlemeleri ile ilgilidir. İlk duyulan söz, yeni yılın lehine veya aleyhine yorumlanmasına neden olur.
"Ahir çerşenbe" nin diğer bir âdeti de, "suya yüzük atma" oyunudur. Odanın ortasına su dolu leğen getirilir, leğenin etrafını saran kızlar yüzüklerini leğenin içine atarlar. Üstü bezle örtülü leğenden, kızlardan birisi bayatı söyleyerek leğenin içinden yüzük çıkarır, çekilen yüzük kime aitse, bayatı da onun olur.
Su-başı âdetleri: Ertesi gün, gün doğmadan su kaynağına gidilir, el yüz yıkanır. Kızlar iki ellerinin başparmaklarını ip ile bağlayarak, suyun üzerinden atlarlar. Daha sonra parmaklarındaki ipi keserek suya atarlar. Böylece kısmetlerinin açılacağına inanırlar.
Su başına gidenler, kaynağın gözünden yedi küçük taş alarak, su kabının dibine koyarlar. Bu taşlar, bir dahaki âhir çerşenbeye kadar kabın dibinde kalır. Su dönüşü, üç böğürtlen dalı koparılarak eve getirilir. Bunlar da bir sonraki âhir çerşenbeye kadar takıldığı yerde kalır.
Nevruz'dan bir gün öncesine, "baca-baca" denir. Çeşitli renklere boyanmış, suda pişirilmiş yumurtalar, kapı kapı dolaşan çocuklara verilir. Çocuklar o gün gruplar halinde dolaşarak;
Nevruz, Nevruz bahara
Güller güller nahara
Bağçamızda gül olsun
Gül olsun, bülbül olsun
şeklinde bayatılar, maniler söylerler. Çocuklar yeşil alanlarda boyalı boyalı yumurtalar ve aşıklarla oyun oynarlar.
"Baca-baca" gününün gecesi "bacadan şal atma" âdeti görülür. Akşam üzeri yine tongallar yakılır, üzerinden atlanır, gece olunca çocuklar uçlarına uzun ip bağlı heybeleri, hısım ve akrabalarının bacalarından sallandırırlar, gençler bellerine bağladıkları şalı bacadan sarkıtırlar. Ev sahibi şalı sarkıtan tahmini kişi için, en uygun armağanı şala bağlar.
Yeddi-levin gecesinin sabahında, bir ağaca kalın bir iple küflen (salıncak) asılır. Genç kızlar ve delikanlılar sıra ile sallanır. Bu oyuna küfdibi, küfyeli gibi adlar verilir. Küflende sallanan kişi, mani okur, etrafındakiler ona cevap verir.
Bayram günü erkekler ve kadınlar, ayrı ayrı toplanarak bayramlaşırlar. O yıl ölenlerin, evleri ziyaret edilir. Bu gün yas tutulması günah sayılır. Evler dolaşılarak şeker, pirinç, yumurta vb. yiyecekler fakirlere dağıtılır. Hasta ve dost ziyaretleri önemlidir.
Nevruz: Karapapaklar'da Nevruz, Kırım Türkleri'nde Navrez, Gündönümü; Batı Trakya Türkleri'nde Mevris, Makedonya ve Kosova Türkleri'nde Sultan-ı Navrız adlarıyla kutlanmaktadır.
Türkiye
Anadolu'da "Sultan-ı Nevruz", "Nevruz Sultan", "Mart Dokuzu" ve "Mart Bozumu" gibi adlarla bilinen Nevruz, gelenekleriyle bütün Türk toplumu içerisinde yaşamaya devam etmektedir.
Ağaç işleriyle uğraşmaları nedeniyle tahtacı olarak isimlendirilen Tahtacı Türkmenleri'nde; Nevruz Bayramı eski Martın dokuzudur ve Sultan Nevruz olarak adlandırılmaktadır. Nevruz, Tahtacı Türkmenleri'nin yaylaya çıkışında; 22-23 Mart tarihlerinde kutlanmaktadır. Tahtacı, Türkmenlerinde Nevruz; ölülerin yedirilip içirildiği gün olarak kabul edilir. Burada eski Türk inanç sisteminin atalar kültü kendini göstermektedir.
22 Mart, Nevruz'dan bir gün önceyi karşılamaktadır. Bu gün Nevruz hazırlıkları yapılır. Çamaşırlar yıkanır, yemekler hazırlanır. Nevruz günü yenilen yemekler arasında ıspanaklı börek, soğan kabuğu ile boyanmış yumurtalar, yufka, sarı-burma, şeker, leblebi, lokum sayılabilir. Bu arada yakın akraba ve komşular, birbirlerine Nevruz ziyaretine gidip gelmeye başlarlar.
23 Mart sabahı erken kalkılır. Yeni ve temiz elbiseler giyilerek, önceden hazırlanan yiyeceklerle birlikte mezarlığa gidilir. Mezarlığın başında bulunan ocaklarda kahve pişirilir, sohbet edilir. Herkes komşu mezarları ziyaret etmek ve çay, kahve içmek zorundadır. Daha sonra topluca yemek yenir. Bu arada sazlar çalınır, şarkılar, türküler söylenir. Ağaçlara salıncaklar kurulur. Çocuklar "bayrak" adı verilen uçurtmaları uçururlar.
Öğleden sonra kadınlar geniş bir tabağa çerezler koyarak, "hak üleştirir" ler. Yiyecekler gelen geçene dağıtılarak, "ölünün ruhuna değsin" dileğinde bulunur.
Yemekten sonra aile fertleri teker teker mezar taşını öperler, daha sonra mezarlıktan dönülür.
Akşam komşu ve akrabalar, eğlencelerini ve sohbetlerini, yeme ve içmelerini sürdürürler. Sohbetler sabaha kadar devam eder.
Bu bayramda herkes güler yüzlüdür. Suçlar bağışlanır. Bayrama katılmak zorunludur, katılmayan köy halkınca dışlanır.
Yörükler arasında; Nevruz ile birlikte kışın bittiği ve bahar mevsimin başladığı kabul edilir. Köy ve yaylalarda 22 Mart'ta şehirlerde ise Nevruz günü Pazar gününe rastlamazsa, bu tarihi takip eden Pazar günü kutlanır. Köy halkı, 22 Mart sabahı yaylalara doğru yola çıkarlar. Daha önceden "davar evleri" ne yerleşmiş olanlar, köyden gelen akraba ve komşularına ev sahipliği ederler. Köylerden gelen grupla yayladakiler karşılaştıklarında, bir el silah atarak "Nevruzunuz kutlu, dölünüz hayır ve bereketli olsun" şeklinde selamlaşırlar. Gelen misafirler çadırlara yerleşir, kendilerine ikramlarda bulunulur. Sürü sahipleri tarafından kesilen kurbanlar, hep birlikte yenilir. Sünni olan Yörüklerde, imamlar tarafından yapılan dualara halk da katılır ve şükredilir.
Gençler tarafından yapılan eğlenceler düzenlenir, yemekler yenir, şarkı ve türküler söylenir, oyun oynanır. Eğlenceler geç saatlere kadar devam eder.
Bazı bölgelerde, Nevruz'un Hz. Ali'nin doğum günü olduğuna dair inanışın yanı sıra Hz. Ali ile Hz. Fatima'nın evlenme günü olduğuna dair bir inanış da vardır. Ayrıca, kışın sona ererek baharın geldiği, kışlaklardan yaylalara doğru göçlerin başlamasının zamanının geldiği kabul edilir. Nevruz sabahı mürşidin okuduğu duadan sonra, süt içilir. Nevruziye adı verilen nefesler ve Hz. Ali'nin Mevlidi okunur. Bugün şeker, şerbet ve çiçeklerle kutlanır.
Gaziantep ve çevresinde 22 Mart gününe "Sultan Navrız" adı verilir. Halk arasındaki inanca göre 21 Mart'ı 22 Mart'a bağlayan gece Sultan Navrız, belli olmayan bir saatte gökte, ayaklarındaki halhalları gıcırdatarak, önünde gergefini işleyerek, batıdan doğuya göç eden güzel bir kızdır. Başka bir inanca göre ise, "kuş donuna" giren ve ayaklarındaki halhalı gıcırdatarak uçan, bir ermiştir. Nevruz gecesi Sultan Navruz'ın geçtiği saatte uyanık olanların, bütün dileklerinin gerçekleşeceğine inanılır.
Bu sebeple evdeki bütün kap kacağa su doldurulur, sabaha kadar beklenir ve Nevruz gecesi, avluya bir tekne içerisinde ay ışığında su bırakılır ve sabaha kadar ibadet edilir. Yöresel inanca göre dilek kabul edilirse, teknedeki suyun altına dönüşeceğine inanılır. Ertesi sabah ise bütün halk kırlara, bostanlara gider, orada çiğ köfte, şareli pirinç aşı, yumurta, maş piyvazı yerler, çeşitli oyunlar oynarlar, eğlenirler.
Diyarbakır'da; Nevruz günü halk, eğlence ve mesire yerlerine giderek Nevruz'u kutlarlar.
Doğu Anadolu halkı için Nevruz gecesi, kutsallık taşır. Bu gece, canlı cansız bütün varlıkların Tanrı'ya secde ettiklerine inanılır. O gün, herkesin yıllık rızkı ve mukadderati belirlenir. Herkes, güzel ve yeni elbiseler giyerek yeni yıla hazırlanır. Evlerde yemekler yapılır, karşılıklı ziyaretler birbirini takip eder, fakirlere yardım edilir. 17 Mart gününe bağlanan gece, aile reisi aile mensuplarının sayısı kadar küçük taş toplar. Bunları evin bacasının dış kısmında bir yere koyar. Taşların kimi temsil ettiği, daha önceden belirlenir. Bayram sabahı bu taşlar yoklandığında, hangisinin altında kırmızı böcek bulunursa, uğur ona addolunur. Bununla ilgili olarak, ailenin o uğurlu ferdi yüzünden Tanrı'nın rızkının kendilerine verildiğine inanılır.
Mart ayı içinde Anadolu'nun bazı yörelerinde görülen bir başka gelenek de, "kara çarşamba" geleneğidir. Mart ayının ilk çarşambasını içine almaktadır. Bu tarihte törenler yapılır. Çeşitli yiyecekler hazırlanarak birlikte yenilir. Aynı gece gençler bir dilek tutarak, komşularının kapısını dinlerler. Konuşmadan yayık yaymak yaygın bir gelenektir.
Kars ve çevresinde; bu tarihte kapı dinleme, baca-baca âdetleri görülür. Evde bulundurulan çeşitli meyvelerden, baca-baca gezenlere verilir.
Tunceli çevresinde bugün, erkekler alınlarına kara sürerek su kaynaklarına giderler. Bu karaları orada temizleyerek, dua ve niyazda bulunurlar. Bunun yanında, kötülük ve sıkıntılardan kurtulma dileği taşıyan farklı uygulamalara da rastlanmaktadır.
"Kara Çarşamba" geleneğine bağlı olarak, baca çizmek ve taş dizmek olarak anılan uygulamada, bacaların kenarına ev halkını temsil eden taşlar dizilir. Sabaha kadar orada kalan taşların altı, sabah erkenden kontrol edilir. Taşların hangisini altından böcek çıkarsa, o taş için belirlenen kişinin, evin kaderi üzerinde etkili olacağına inanılır.
"Pamuk iğne" olarak adlandırılan oyunda ise, köyden iki genç kız abdest alarak, kalaylanmış bir karavana ile, buz tutmuş suyun başına giderler. Buzu kırıp, karavanayı suya daldırırlar, yedi kez ihlâs suresi okuduktan sonra kabı sudan çekerler.
Çarşamba akşamı "tuzluk gılik" olarak adlandırılan çöreği yiyen erkek yada genç kızın, kiminle evleneceğini yönelik yorumlarda bulunulması bir diğer uygulamadır.
Özellikle Orta Anadolu'da Nevruz, "Mart Dokuzu" olarak bilinir. Diğer bölgelerde olduğu gibi 22 Mart sabahı oldukça erken kalkılır, mezarlar ziyaret edilir, niyet tutulur. Niyetlenecek kişi mezarlardan birer taş alarak, kırka tamamlar. Bir torbaya koyup, niyet tuttuktan sonra evine asar ve bir yıl bekler, niyet kabul olursa, taşların kırkbir adet olacağına inanılır. Bir dahaki Mart Dokuzu'nda, niyet kabul olsa da olmasa da taşlar, iade edilir.
Ziyaretlerden sonra çeşitli yemekler yenilir, oyunlar oynanır, dilekler tutulur, eğlenceler düzenlenir, büyük ateşler yakılır. 21 Mart'ı 22 Mart'a bağlayan gece de seyirlik oyunlar oynanır. Eğlence ve sohbetler geç saatlere kadar sürer.
Nevruz'la ilgili Anadolu'da görülen diğer gelenekler arasında; ağacın güneşten etkilenmemesi için ağaca bez bağlanarak yapılan "Mart ipliği" âdeti ve özellikle Giresun'da "Mart bozumu" âdeti önem taşımaktadır. Mart bozumunda, akarsulardan alınıp getirilen su evlere serpilir, ayağı uğurlu bir misafirin gelmesi ve "Mart'ınızı bozuyorum" demesi beklenir.
Tekirdağ'da nevruz soğukların sonu, baharın başlangıcı olarak kabul edilir ve "Nevruz Şenlikleri" adıyla kutlanır.
Edirne'de, 22 Mart günü yapılan Nevruz kutlamalarında mesire yerlerine gidilir, eski hasırlar yakılarak üzerinden atlanır. Kırklareli'nde Nevruz, "Mart Dokuzu" adıyla kutlanır. Çeşitli yiyecekler hazırlanarak kırlara gidilir.
İzmir Urla'da "Mart Dokuzu Şenlikleri" adıyla kutlanırken; Tire'de bugün "Sultan Nevruz Bayramı" olarak bilinir.
Uşak'ta Nevruz kutlamaları oldukça yaygındır. Bugün için, "yıl yenilendi" tabiri kullanılır.
Sivas'ta Mart Dokuzu'nda gök gürlerse, o yıl ürünün bol olacağına inanılır.
Şebinkarahisar'da 22 Mart sabahı akarsularda yıkanıldığı takdirde, kuvvet ve sağlık kazanılacağına inanılır.
Bilindiği üzere eski takvim, Mart ayından başlardı. Mart ayının ilk oniki günü ayrı ayrı ayları temsil etme suretiyle, o yıl içinde neler olacağı ilk oniki günden tespit olunurdu. O gün yedi çift, bir tek baş harfi S ile başlayan yiyeceklerden yemesi geleneklerdendir.
Osmanlı Padişahlarınca da Nevruz'a özel önem verildiğini görmekteyiz. Padişahlara Nevruz günleri "Nevruziye" adı verilen telhisler yazılarak, padişah kutlanırdı. Nevruz günlerinde müneccimbaşı, yeni takvimi padişahlara sunar, o anda aldığı bahşişe de "Nevruziye Bahşişi" adı verilirdi. Saray hekimbaşları tarafından hazırlanan ve Nevruziye denen çeşitli baharatlardan yapılmış macunlar, padişah ailelerine ve büyüklere sunulurdu. Bugün için yapılmış olan macunlar, porselen kapaklı kâseler içinde takdim edilirdi. Müneccimbaşılar tarafından Nevruz gününün hangi saatinde yenmesi gerektiğini yazan bir kağıt, bu kâselere iliştirilirdi.
Nevruziyeler sadece fakirlere ve hastalara verilirken, zamanla çevresinin talebinin artması ve haksızlık olmaması için çevreye saçılmaya başlanmıştır. Mesir ile Nevruz Macununu aynı uygulamadan kaynaklanmakta ve her ikisinin de sağaltım niteliği bulunmaktadır.
Nevruz geleneği, uygulamada bazı farklılıklar olmakla birlikte, Orta Asya Türk Toplulukları, İran, Anadolu ve Balkanlarda, aynı tarihler arasında her toplumca kendine özgü bir nedene dayandırılarak kutlanan bir geleneksel bir bayram niteliği kazanmıştır.
İran'da günümüzde de kutlanmakta olan Nevruz, efsanevi bir niteliğe sahiptir. Bu efsanelerde ateşi bulduğuna inanılan Cemşid, ağırlık taşımaktadır. İran'da Tanrı'nın, Adem'i Nevruz günü yarattığı ve yıldızların o gün, burçlarına ayrıldığına inanılmaktadır. Nevruz, İranda 13 gün sürer.
1- Azerbaycan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)
2- Kazakistan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)
3- Kırgızistan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)
4- Özbekistan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)
5- Türkmenistan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)
6- Türkiye
21 Mart Nevruz Bayramı
7- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
21 Mart Nevruz Bayramı
Azerbaycan Hükümet Başkanı Neriman Nerimanof'un Mustafa Kemal Paşa'ya Nevruz dolayısıyla çektiği 24 Mart 1921 tarihli telgraf;
"Cenubi Kafkasya Komiseri, Azerbaycan serbest Harbiye Mektebi Talebeleri, iki bölüklü Süvari Askerleri ve Topçuları, Nişancı Türk Alayı askerleri, Türk Milletinin, büyük Nevruz Bayramını tebrik ediyor ve biz ümid ediyoruz ki Azerbaycan İnkılap Ordusu kahraman Türk Ordusu ile beraber Garp emperyalizmi tazyikinde bulunan Şark milletlerini yakında kurtarırlar. Yaşasın Şark İnkılap başları Mustafa Kemal!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder