11 Eylül 2013 Çarşamba

Düşünce Üzerine Denemeler - 1

          Düşünce tarihinden bahsetmek,bunun üzerine tartışmalar yapmak bir hayli zordur.Bunun sebebi düşünce tarihinin insanlık tarihiyle yaşıt olmasıdır.İnsanlık tarihi ise tam manasıyla çözülememiş bir denklem gibidir.Bu konunun incelemesinşi analizini yapmak için elimizdeki argümanlar yetersiz gibi görünmektedir.Fakat tarih dediğimiz olgu;yazılı belgelerin ve insanlık mirasının nesilden nesile aktarıldığı doğru ve yanlış bilgilerin bir havuzda biriktiği yerdir.Tarih diğer bir deyişle bulanık bir havuza benzer ve bu havuz temizlenmeden,suyu berraklaştırılmadan kesin bir bilgiye ulaşmak imkansızdır.


         


          Toplumsal olayların zaman içerisindeki dönüşümleri ve farklı aktarımları tarihi derinden etkileyen faktörlerdendir.Tam bu noktada düşünce tarihinin insanlık tarihiyle nasıl bir etkileşim içerisinde bulunduğu bunun dinamiklerinin neler olduğu bir hayli önem kazanmaktadır.Bununla birlikte eğer biz düşünce tarihinden bahsedeceksek,insanın bilişsel gelişimi ve bunun aşamalarının neler olduğunu bunun bir olgunluk süreci olup olmadığını tartışmamız gerekmektedir.


         


           İnsan fıtrat gereği düşünme kabiliyeti olan,düşünmeye ihtiyacı olan ve bu ihtiyacı karşılaştığı olaylara gerek tepkisel gerekse bir öngörü olarak geliştiren bir varlıktır.Örneğin ilkçağ filozoflarından bazıları herhangi bir bilginin bilinemeyeceğini bilinse bile bunun aktarılamayacağını düşünmüşlerdir.Fakat bu noktada yaptıkları hata kendilerinin sahip oldukları bu görüşün tarih sahnesinde hala oynamakta olduğu gerçeği ile ortaya çıkmıştır ve çıkmaktadır.İnsanlar hayata gelirler ve bir düşünce silsilesi içerisinde varolurlar ve düşünceleriyle bir benlik profili oluşturup "ben" olurlar.Düşünceyi inkar demek "ben" i inkar demektir ki bu teknik olarak mümkün değildir.


         


           Başka bir İlkçağ filozofu da varlıkların en küçük yapı biriminin atom olduğunu ve bunun daha küçük bir parçaya indirgenemeyeceğini savunmuş ve tarihsel süreçte o da yanılmıştır.Evet yanılmıştır diyorum çünkü tarih bunu çürütmüştür.İnsan sürekli varlığını anlamlandırma çabası içersinde olmuştur.Neden?


          Evet şimdi gelelim sorularımıza:


1.Varlık var mıdır?


2.Varlık varsa nasıl vardır?


3.Varlık neden vardır?


4.Varlık yoksa bunu nasıl biliriz?


5.Bilgi var mıdır?


6.Bilgi varsa nedir?


7.Bu bilgi bilinebilir mi?


8.Bilgi ve varlık arasında nasıl bir bağ vardır?


9.İnsan bu bağı keşfedebilir mi?


10.Nasıl keşfeder?


ve son olarak


11. Bütün bu soruların cevapları da dahil bu yazının yazılma sebebi nedir , ve siz bu yazıyı neden okuyorsunuz ?!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder