22 Eylül 2013 Pazar

VATAN SEVGİSİ VE SAVAŞLARLA İLGİLİ ŞİİRLER

Vatan Sevgisini İçten Duyanlar
(Aşık Veysel)

Vatan sevgisini içten duyanlar
Sıtkı ile çalışır benimseyerek
Milletine, Ulusuna uyanlar
Demez neme lazım, neyime gerek

Her ferdin hakkı var, bizimdir Vatan
Babamız, dedemiz döktüler al kan
Hudut boylarında can verip yatan
Saygıyle anarız, şehit diyerek

Vatan aşkı ile çalışan kafa
Muhakkak erişir öndeki safa
Tesir nüfuz olur her bir tarafa
Herkes onu büyük tanır severek

Olmak istiyorsan dünyada mesut
Hakka halka yarayacak bir iş tut
Çalıştır oğlunu, kızını okut
İnsan olmak için okumak gerek

Vatan bizim, ülke bizim, el bizim
Emin ol ki her çalışan kol bizim
Ayyıldızlı bayrak bizim, mal bizim
Söyle Veysel öğünerek, överek.


BİR YOLCUYA
( Bu şiir Gelibolu yamaçlarında yazıldı.).

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın, Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın, Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda, Gördüğüm bu tümsek, Anadolu’nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda, Can veren Mehmed’in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele, Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğuldu sele, Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki, hasrolan kan, kemik, etin, Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda, bütün milletin, Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

NECMETTİN HALİL ONAN


ŞEHİTLER ABİDESİ İÇİN

Gökkubbenin altında yatar, al kan içinde,
Ey yolcu, şu toprak için can veren erler.
Hakk'ın bu veli kulları taş türbeye girmez,
Gufrana bürünmüş, yalınız Fatiha bekler.


ÇANAKKALE ŞEHİDLERİNE

Su boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?En kesif orduların yükleniyor dördübeşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara' ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayasızca tahassüd ki ufuklar kapalı!Nerde-gösterdiği vahşetle " bu, bir Avrupalı
Dedirir- yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,Varsa gelip açılıp mahpesi, yahut kümesi
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvam-i beşer,
Kaynıyor kum gibi... mahşer mi, hakikat mahşer.Yedi iklimi cihanın duruyor karşısında
Ostralya' yla beraber bakıyorsun: Kanada!Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk;
Sade bir hadise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela...Hani, taunada züldür bu rezil istila!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-u asil,
Ne kadar gözdesi mevcud ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına.
Maske yırtılmasa hala bize afetti o yüz...Medeniyyet denilen *****, hakikat,yüzsüz.
Sonra mel' undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: eder her biri bir mülkü harab.Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a' makı;Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin:
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam;
Atılan her lağamın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müthiş tipidir: savrulur enkaz-i beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak;
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.Saçıyor zırha bürünmüş de o namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.Top tüfekten daha sık, gülle yağanmermiler..
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;Alınır kal' a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, haşa, edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.Sarılır, indirilir mevk-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-u beşer;Bu göğüslerse Huda' nin ebedi serhaddi;
"O benim sun'-u bediim, onu çiğnetme! " dedi.
Asım’ın nesli.diyordum ya.nesilmiş gerçek;İşte çiğnetmedi namusunu,çiğnetmeyecek
Şüheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar,Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düsmüs,asker!Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid' i
Bedr' in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi...
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?"
Gömelim gel seni tarihe!"desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitap..Seni ancak ebediyyetler eder istiab.
"Bu, taşındır" diyerek Kabe' yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namiyle,Kanayan lahdine çeksem bütün ecramiyle;
Ebr-i nisani açık türbene çatsam da tavan,Yedi kandilli Süreyya' yı uzatsam oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağbiri, akşamları,sarsam yarana.Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini;Şark’ın en sevgili sultanı Selahaddin' i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran..Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;Sen ki,ruhunla beraber gezer ecrami adin
Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın...Heyhat!..
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...
Ey sehid oğlu sehid, isteme benden makber,Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmed Akif Ersoy

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder